MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk, "AK Parti hükümeti ülke sınırlarının ve halkının güvenliğini ön planda tutan bir Suriye politikasına dönmek zorundadır" dedi.
Öztürk, partisinin il başkanlığı binasında düzenlediği basın toplantısında, Suriye'nin kuzeyinde meydana gelen gelişmelerin kamuoyunda endişe ve merakla takip edildiğini söyledi.
Yaşananların Türkiye'nin güvenliğine ve bütünlüğüne yönelmiş bir tehdit olduğunu savunan Öztürk, "Reyhanlı'da meydana gelen ve 53 vatandaşımızın ölümüne yol açan patlamalar, Türkiye'nin güneyinde huzur ve asayişe darbe vurmuştur. Bu gelişmeler Türkiye'nin bölgesindeki caydırıcılığına ve müessiriyetine de zarar vermiştir" dedi.
Hükümetin ülke sınırlarının ve halkının güvenliğini ön planda tutan bir Suriye politikasına dönmek zorunda olduğunu vurgulayan Öztürk, şöyle devam etti:
"Terörist eylemleri kevgire dönmüş sınırlarımızdan içeri sokan mevcut dış politika anlayışını değiştirmek, kendi vatandaşlarının güvenliğini gözeten, bölgede barış ve istikrara katkıda bulunacak bir milli güvenlik politikası takip etmek zorundadır. NATO'dan kopmaması için batı kolektif güvenlik sistemi içinde gösterilmeye çalışılan Türkiye'nin bugün organizasyondaki etkisi artık oldukça zayıflamıştır. Küreselleşme adı altında ortaya çıkan yeni dünya düzeni karşısında Türkiye'nin milli güvenlik öncelikleri değişmiştir. Kabul edilmek istenmese de Türkiye aynı şemsiye altında olduğunu sandığı küresel güçlerin tehdidi altındadır."
-"Yeni bir milli savunma ve güvenlik konsepti tayin edilmeli"
Sınırlardaki en küçük istikrarsızlığın Türkiye'yi doğrudan tehdide maruz bıraktığını, NATO şemsiyesi altında Türkiye'nin lehine sağlam bir güvence imkanı bulunmadığını savunan Öztürk, NATO füzesi patriotların Türk topraklarına yerleştirilmesinin ise sembolik ve uyutmaya yönelik bir adım olduğunu ileri sürerek, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin gözleri boyanmakta, bağlanmaktadır. Soğuk savaş döneminin bitmesinden sonra NATO üyeliğinden kaynaklanan güvenlik ve savunma yaklaşımının hiçbir reel değeri kalmamıştır. Türkiye sanıldığı gibi NATO'da söz sahibi de değildir. Bunun böyle olmadığı, NATO güçlerinin küresel birer eşkıya gibi Libya'nın tepesine binmesi sırasında yaşanmış, Türkiye'nin hiçbir itirazı ciddiye alınmamıştır. Bu haliyle Türkiye'nin özellikle Suriye ve Irak gibi terör ihraç eden ülkelerle olan sınırlarını koruması, halkın güvenliğini temin edecek bir savunma şemsiyesi oluşturması mümkün görünmemektedir. O bakımdan artık Türkiye'nin soğuk savaş döneminden kalma savunma ve güvenlik anlayışını terk etme zamanı gelmiştir. Türkiye, kendine mevcut bölgesel konjonktürel ve küresel gelişmelere uygun yeni bir milli savunma ve güvenlik konsepti tayin etmek zorundadır. Topraklarımızın ve insanımızın emniyetini sağlamak için Türkiye kendine yeni bir yol yeni bir strateji çizmelidir. Bu çerçevede NATO ile ilişkilerden AB üyeliğine, Ordu birliklerinin konuşlanmasından sınır karakollarının yeniden tanzimine, terörle mücadele anlayışından ve tehdit algısından diplomatik geleneklere kadar birçok konunun acilen yeni bir konsept doğrultusunda ele alınması elzemdir"
Partilerinin başkalarının istediği şekilde hareket etmediğini belirten Öztürk, "MHP söylediklerinin arkasındadır. Bin yıldır bu topraklarda oluşturduğumuz hukuk bin yıl daha devam etsin diye uğraşıyoruz. Kandan beslenenler ortada, gerilimden beslenenler ortada. Çok basit birşey söylüyorum. Bizim kanla kavgayla bir işimiz yok. Biz bu topraklarda huzurun kardeşliğin hakim olmasını istiyoruz. Bunun içinde güçlü bir devlet anlayışına ihtiyaç var. Bu toprakların her zerresinde kanun hakimiyetini sağlayabilecek, ortaya koyabilecek, dirayetli, ağzından çıkanı kulağı işitebilen yüreğinide ortayan koyan bir iktidara ihtiyaç var" dedi