Türkiye’de hukuk bir kez daha askıya alındı. Hem yapılanlar hem de söylenen sözler Medyaya Darbe Operasyonu’nda kumpas iddiasını güçlendirdi.
Aktifhaber.com’a konuşan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın 'Tahşiyecileri arayıp şikayetiniz var mı diye soruldu' sözlerinin medyaya darbe operasyonunda bir kumpasın, delil oluşturma çabasının apaçık göstergesi olduğunu söyledi.
Aktifhaber.com’a konuşan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın 'Tahşiyecileri arayıp şikayetiniz var mı diye soruldu' sözlerinin medyaya darbe operasyonunda bir kumpasın, delil oluşturma çabasının apaçık göstergesi olduğunu söyledi.
İŞTE OKTAY VURAL'IN O AÇIKLAMALARI:
DEMOKRASİYE, HUKUKA, SİYASETE DARBEDİR
Bu yıl AKP açısından diktatörlüğe sıçrama yılı oldu. 17-25 Aralık sürecinde hesap vermesi gerekenler maalesef bunu diktatörlüğe sıçramak için bir araç olarak kullandılar.
Bazı medya organlarına vergi cezası kestiler, bazı medya organlarını İmralı tutanaklarını yayınladın diye ağlattılar, bazılarını TMSF aracılığıyla tehdit ettiler, bazılarını Alo Fatih, Alo Mustafa hatlarıyla yönlendirdiler...
Tamamen Türkiye’de açıkçası vatandaşın kamu erkinin ne yaptıklarını öğrenmelerini engellemek amacıyla yapıldı. Milleti korku ve sindirme yoluyla körleştiriyorlar. Demokrasiye, hukuk devletine, siyasete darbedir.
ARTIK DİZİLER, ŞARKILAR DAHİ SUÇ OLABİLİR
Medyaya darbe operasyonunun özellikle yolsuzluk süreçlerini sorgulayan bir medyaya yönelik yapılması açıkçası muhalefeti korkutmak sindirmek amacıyla gerçekleştiriliyor. Bundan sonra dizilerden, şarkılardan dahi suç üretebilirler, ama unutmasınlar ki bugün bunları üretenler yarın aynı şekilde, aynı iddialarla muhakkak muhattap olacaklarını dikkate almalılar.
EKREM DUMANLI VE HİDAYET KARACA’YA ZULÜM EDİYORLAR
Bugün bunları yapan yargıya ve polis memurlarına söylüyorum dolayısıyla bundan sonra gücün istediği gibi hareket etmek yarın başka iddianamelerin konusu olacaktır. Herkesin talimatla değil hak, hukuk, adalet çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini ifade ediyorum. Zulm ile payidar olunmaz. Adalet mülkün temelidir deniliyor. Maalesef görüyoruz ki sindirmek, korkutmak, avukatların bile bulunmasını engellemek amacıyla fiili olarak zulm ediyorlar, bu bir zulmdür. Zulmün iktidarı her zaman son bulmuştur. Tavsiyem o dur ki kimse zulme ortak olmasın, hukuktan ayrılmasın, bu güç sarhoşluğu içerisinde açıkçası hukuka aykırı eylemler kimsenin yanına kalmamıştır. Tarih bunu yazmıştır ve yazacaktır.
BÜLENT ARINÇ’IN ‘TAHŞİYECİLERİ ARAYIP ŞİKAYETİNİZ VAR MI DİYE SORULDU’ SÖZLERİ KUMPASIN APAÇIK GÖSTERGESİ
Bülent Arınç’ın bu sözleri maalesef hukuk alanında oluşturulanların hepsi bir kumpası, suçlu olarak ilan edilenlere suç isnat etmeye ve delil oluşturmaya yönelik bir kumpas olduğunu açık ve net bir şekilde, ortaya koyuyor.
Bu sürecin sonucunda bunları sorgulayanların muhtemelen bu basın yayın organlarına el koymayı da bir tedbir olarak getirebileceklerini düşünüyorum. Çünkü gözleri karalar. Bülent Arınç’ın açıklaması bu yapılanların bir hukuki çerçevede değil, tamamen siyasi iradenin belirlediği hedef doğrultusunda suç ve suçlu oluşturma yönünde hareket ettiklerini ortaya koyuyor. Bu bir yargı süreci değil tamamen siyasal bir süreçtir. Yargı siyasal amaçlar için kullanılmaktadır.
Bu korku, baskı ve sindirme aslında 17 Aralık’ın gerçekliğini ortaya koyuyor.