MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, çözüm sürecinde yaşanan gelişmelere ilişkin, "Bir mühendislik yapıldığı kanaatindeyiz biz. Bu görüşmelerin hepsi sahte görüşmelerdir. Ortada bir tek gerçek var. İktidar partisi bölücü unsurlara teslim olmuş durumdadır. Bölücü unsurlar AKP iktidarını yönetmektedir" diye konuştu.
Adan, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Demokratikleşme Paketi'ni eleştirerek şöyle dedi:
AKP iktidarı sorun çözmek yerine yeni sorunlar üreterek; Türkiye’yi germeye, insanlarımızı ayrıştırmaya ve ülkemizin enerjisini heba etmeye devam etmektedir.
İflas eden Ortadoğu politikası, nereye doğru gittiği belli olmayan ve üye ülkelerin keyfine terk edilen AB politikası, ülkemizi paramparça edeceği belli olan sözüm ona demokrasi paketi, milli değerlerimizi dinamitleyen gayri milli dayatmalar, tamamen sıcak paraya ve uluslararası sermayeye ayarlı bir ekonomi. Tüm bunlar AKP’nin başarısızlık hanesine yazılan sadece birkaç maddedir.
Son gelişmeler göstermiştir ki; sözde demokrasi paketi iddia edildiğinin tersine Türkiye’nin barışına değil, terör örgütünün taleplerine hizmet etmektedir, edecektir. Bir süredir PKK, başta Hakkâri olmak üzere birçok yerde kendini devletin yerine koymuştur. Terör örgütü sözcüleri verdikleri beyanatlarda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni açıktan tehdit etmektedir. Sözde demokrasi paketi ile şımartılan teröristler, ülkemizin hükümranlık haklarıyla adeta dalga geçmektedirler.
Basından okuduğumuz ve hükümet tarafından yalanlanmayan birtakım istihbarat raporlarında; sözde demokrasi paketi sonrasında terör örgütünün kendine güveninin arttığı, örgütlenme ve silahlanma faaliyetlerine hız verdiği, devletimize meydan okuduğu görülmektedir. AKP’nin sözde demokrasi paketi; milli değerlerimizi hiçe saymış, teröriste bir cansuyu gibi olmuştur. Bu paketin ülkemize getireceği maliyetin vebali hiç şüphesiz AKP iktidarının ve Sayın Başbakan’ın boynunadır.
Diğer yandan kendinden olmayan herkese ve her kesime karşı AKP iktidarının zorba uygulamaları artarak devam etmektedir. Muhalif bir sese, muhalif bir duruşa, en basit hak arama arayışına dahi hoşgörü gösterilmemektedir. Bu türden talepler zorbaca bir tutumla bastırılmaktadır. Bunun son örneği ODTÜ’de yaşanan olaylardır.
Masaya oturularak, hukuk çerçevesinde rahatlıkla hallolacak bir mesele, adeta öğrenci düşmanlığına dönüşmüştür. Korkarız ki, AKP’nin bu zorbalığının altından da bir rant peşkeşi çıkmasın. ODTÜ yolu bahane, rant şahane noktasına gelinmesin.
Teröriste uzatılan şefkat eli neden ODTÜ’lü öğrencilerden esirgenmektedir? PKK ile masaya oturan devlet, neden ODTÜ ile oturmamıştır?Eli silah tutana hoşgörü, eli kalem tutana düşmanlık mı gösterilmektedir? Teröristi anlamak için sarf edilen çaba, neden öğrencilerden esirgenmektedir?
Üzülerek görüyoruz ki; zamanında Anadolu’nun altını üstüne getiren Timur’un filleri bile AKP’nin kepçelerinden daha insaflıydı.
Elbette bu zorba ve ‘ben yaptım oldu’ zihniyeti daha fazla devam etmeyecektir. Milletimiz her şeyin farkındadır. Bizler Milliyetçi Hareket Partisi olarak her koşulda milletimizin sesi ve vicdanı olmaya devam edeceğiz. Bu sorumluluğun bir gereği olarak düzenlediğimiz mitinglerimize, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin katılımıyla, 26 Ekim Cumartesi günü, Samsun ‘kurtuluş mitingimiz’ ile devam edeceğiz. Tüm halkımızı Samsun mitingimize davet ediyoruz.
TAM GÜN YASASI
Bir basın mensubunun, "Tam Gün Yasa'nın görüşmeleri ertelendi, ne diyorsunuz?" sorusuna Adan, "İktidar partisi, muhalefet partisini veya ilgili birimleri yani ele aldığı herhangi bir konunun temsilcileriyle görüşmeden çok diktatör bir yapıda meseleleri geliştirmektedir. Tarafları dinlememektedir. Bir keyfi uygulamayla karşı karşıyayız. Parlamentodaki çalışmalar öyle, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda çalışmalar öyle, Türkiye'de halkı ciddiye almayan, kendisine oy vermişleri ciddiye almayan, sivil toplum örgütlerini ciddi almayan bir iktidar anlayışı ile karşı karşıyayız" yanıtını verdi.
"Çözüm sürecinde Başbakan, Öcalan, Kandil arasında karşılıklı sataşma var, ne diyorsunuz?" sorusuna da Adan, "Bir mühendislik yapıldığı kanaatindeyiz biz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiçbir döneminde rastlanmadık olaylarla karşı karşıyadır. Bu görüşmelerin hepsi sahte görüşmelerdir. Ortada bir tek gerçek var. İktidar partisi bölücü unsurlara teslim olmuş durumdadır. Bölücü unsurlar Akp iktidarını yönetmektedir. Bölücü unsurların talepleri belli. Bunlarla aynı masaya oturulmaması gerekiyor. Habur ile başlayan sürece bir bakınız. Sonuçta bir eşkıya başı devlete ortak edilmiştir" dedi.
Adan, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Demokratikleşme Paketi'ni eleştirerek şöyle dedi:
AKP iktidarı sorun çözmek yerine yeni sorunlar üreterek; Türkiye’yi germeye, insanlarımızı ayrıştırmaya ve ülkemizin enerjisini heba etmeye devam etmektedir.
İflas eden Ortadoğu politikası, nereye doğru gittiği belli olmayan ve üye ülkelerin keyfine terk edilen AB politikası, ülkemizi paramparça edeceği belli olan sözüm ona demokrasi paketi, milli değerlerimizi dinamitleyen gayri milli dayatmalar, tamamen sıcak paraya ve uluslararası sermayeye ayarlı bir ekonomi. Tüm bunlar AKP’nin başarısızlık hanesine yazılan sadece birkaç maddedir.
Son gelişmeler göstermiştir ki; sözde demokrasi paketi iddia edildiğinin tersine Türkiye’nin barışına değil, terör örgütünün taleplerine hizmet etmektedir, edecektir. Bir süredir PKK, başta Hakkâri olmak üzere birçok yerde kendini devletin yerine koymuştur. Terör örgütü sözcüleri verdikleri beyanatlarda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni açıktan tehdit etmektedir. Sözde demokrasi paketi ile şımartılan teröristler, ülkemizin hükümranlık haklarıyla adeta dalga geçmektedirler.
Basından okuduğumuz ve hükümet tarafından yalanlanmayan birtakım istihbarat raporlarında; sözde demokrasi paketi sonrasında terör örgütünün kendine güveninin arttığı, örgütlenme ve silahlanma faaliyetlerine hız verdiği, devletimize meydan okuduğu görülmektedir. AKP’nin sözde demokrasi paketi; milli değerlerimizi hiçe saymış, teröriste bir cansuyu gibi olmuştur. Bu paketin ülkemize getireceği maliyetin vebali hiç şüphesiz AKP iktidarının ve Sayın Başbakan’ın boynunadır.
Diğer yandan kendinden olmayan herkese ve her kesime karşı AKP iktidarının zorba uygulamaları artarak devam etmektedir. Muhalif bir sese, muhalif bir duruşa, en basit hak arama arayışına dahi hoşgörü gösterilmemektedir. Bu türden talepler zorbaca bir tutumla bastırılmaktadır. Bunun son örneği ODTÜ’de yaşanan olaylardır.
Masaya oturularak, hukuk çerçevesinde rahatlıkla hallolacak bir mesele, adeta öğrenci düşmanlığına dönüşmüştür. Korkarız ki, AKP’nin bu zorbalığının altından da bir rant peşkeşi çıkmasın. ODTÜ yolu bahane, rant şahane noktasına gelinmesin.
Teröriste uzatılan şefkat eli neden ODTÜ’lü öğrencilerden esirgenmektedir? PKK ile masaya oturan devlet, neden ODTÜ ile oturmamıştır?Eli silah tutana hoşgörü, eli kalem tutana düşmanlık mı gösterilmektedir? Teröristi anlamak için sarf edilen çaba, neden öğrencilerden esirgenmektedir?
Üzülerek görüyoruz ki; zamanında Anadolu’nun altını üstüne getiren Timur’un filleri bile AKP’nin kepçelerinden daha insaflıydı.
Elbette bu zorba ve ‘ben yaptım oldu’ zihniyeti daha fazla devam etmeyecektir. Milletimiz her şeyin farkındadır. Bizler Milliyetçi Hareket Partisi olarak her koşulda milletimizin sesi ve vicdanı olmaya devam edeceğiz. Bu sorumluluğun bir gereği olarak düzenlediğimiz mitinglerimize, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin katılımıyla, 26 Ekim Cumartesi günü, Samsun ‘kurtuluş mitingimiz’ ile devam edeceğiz. Tüm halkımızı Samsun mitingimize davet ediyoruz.
TAM GÜN YASASI
Bir basın mensubunun, "Tam Gün Yasa'nın görüşmeleri ertelendi, ne diyorsunuz?" sorusuna Adan, "İktidar partisi, muhalefet partisini veya ilgili birimleri yani ele aldığı herhangi bir konunun temsilcileriyle görüşmeden çok diktatör bir yapıda meseleleri geliştirmektedir. Tarafları dinlememektedir. Bir keyfi uygulamayla karşı karşıyayız. Parlamentodaki çalışmalar öyle, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda çalışmalar öyle, Türkiye'de halkı ciddiye almayan, kendisine oy vermişleri ciddiye almayan, sivil toplum örgütlerini ciddi almayan bir iktidar anlayışı ile karşı karşıyayız" yanıtını verdi.
"Çözüm sürecinde Başbakan, Öcalan, Kandil arasında karşılıklı sataşma var, ne diyorsunuz?" sorusuna da Adan, "Bir mühendislik yapıldığı kanaatindeyiz biz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiçbir döneminde rastlanmadık olaylarla karşı karşıyadır. Bu görüşmelerin hepsi sahte görüşmelerdir. Ortada bir tek gerçek var. İktidar partisi bölücü unsurlara teslim olmuş durumdadır. Bölücü unsurlar Akp iktidarını yönetmektedir. Bölücü unsurların talepleri belli. Bunlarla aynı masaya oturulmaması gerekiyor. Habur ile başlayan sürece bir bakınız. Sonuçta bir eşkıya başı devlete ortak edilmiştir" dedi.