MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Çözüm Süreci’ne ilişkin değerlendirmede de bulundu.
Çözüm sürecine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş arasında restleşmeyi değerlendiren MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, yaşananların tamamıyla 'perde arkasında yürütülen müzakere ve ittifakları gizleme amacı' taşıdığına dikkat çekti.
Yapılan pazarlıkların milletten gizlendiğini dile getiren Vural, “Siz Türk milleti adına mahkeme kararı ile verilmiş kararları hangi cüretle pazarlık konusu yapıyorsunuz. Siz hangi cüretle bu milletin, polisin askeri dışında öz savunma güçleri adı altında PKK terör örgütüne kamu düzeni teslim etme pazarlığı yapıyorsunuz? Evet, görünmektedir ki zaman meselesidir. Mesele, millete hazmettirme meselesidir. Terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmek için fırsat kollanmaktadır. PKK ve AKP, milletimize ve devletimize bir kumpas kurmuştur.” dedi.
Vural, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Çözüm Süreci’ne ilişkin değerlendirmede de bulundu. ‘Başbakanlık, İmralı, Kandil Bermuda Üçgeninde’ yapılan müzakerelerin bu milletin kimliğini, üniter yapısını, anayasal düzenini düzen içinde hortumlamak isteyenlerin bu günlerde ‘bir cambaza bak siyaseti’ uyguladığına dikkat çekti. Davutoğlu, Demirtaş, Cumhurbaşkanı arasında yaşanan bu restleşmenin tamamıyla perde arkasında yürütülen müzakereleri ve ittifakları gizleme amacı taşıdığına işaret eden Vural, “Cambaza bak siyaseti uygulanmaktadır. Demirtaş’ın ‘Güvenlik paketini sokakta engelleriz’ sözlerine Davutoğlu’nun ‘Dökülecek her türlü kandan Demirtaş sorumludur’ ifadesi, ‘cambaza bak’ oyunundan başka bir şey değildir. Bu kavganın amacı, AKP ve PKK’nın, üzerinde anlaştıkları İmralı taslağını milletin gözünden çıkartmaktır. Sanal bir gerilim yolu ile yapılan bu anlaşmanın üzerini örtmektir. Bir rol paylaşımı var. Taslakta, özerklik, genel af var derken, AKP hükümetinden bu konuda yalanlama gelmemesi bu konunun açık göstergesidir. Görünen o ki AKP ve PKK, özerklik ve genel af konusunda anlaşmış bulunmaktadır. Mesele, millete hazmettirme meselesidir. Ama bunun, milletin gözünden kaçırılması mümkün değildir. Bu taslakta neler var? Kandil biliyor. İmralı biliyor. Ama AKP’nin milletvekilleri, millet bilmiyor." diye konuştu.
"Kiminle ne pazarlığı yapıyorsunuz? Kime ne veriyorsunuz? Siz kimsiniz ki milletin sahip olduklarını Kandil’e, İmralı’ya vereceksiniz? Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?" sorularını yönelten Vural, şöyle devam etti:
"Bütün bu süreç içinde seçime kadar al gülüm ver gülümle milletten kendinizi kaçıracağınızı, milletin oyunu çaldıktan sonra bunlarla ilgili verdiğiniz sözü yerine getirme sözü verdiğinizi biliyoruz. Amaç ve hedefin tamamı ile bu yaptığınız gizli anlaşmaları milletin gözünden kaçırmak ve milletin iradesini almak suretiyle iradeyi İmralı ve Kandil’e teslim etmektir. Gerçekten bunları deşifre etmeye devam edeceğiz.”
Vural, bir düşünce kuruluşunun hükümet yetkilileri ve PKK yetkilileri tarafından yaptıkları görüşmeler sonucunda, “Türkiye ve PKK Barış Sürecini Kurtarmak” başlıklı raporunda PKK’nın süreçten beklentileri ve nihai amacın sıralandığını ifade ederek, şöyle konuştu:
“‘Anayasa’dan Türk kelimesinin çıkarılması.’ Ey Davutoğlu, yürekli isen çık, ‘Anayasa’dan Türk kelimesinin çıkması ile ilgili hiçbir kusur kabul edilmeyecektir.’ diye söylesene. Valilerin seçim ile gelmesi. Bunu görüştünüz mü? Görüşmediniz mi? Hasta, tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılması, koruculuk sisteminin kaldırılması, jandarmanın kaldırılması, iç güvenlik yasasında jandarmayı valiliğe bağlayan siz değil misiniz? ‘Valiler seçimlerle gelebilir’ diyen dönemin başbakanı değil mi? Terörle mücadele kanununun değişmesi, yerel polis ve öz savunma güçlerinin kamu düzenini sağlaması ve bu şehirleri kapsayan özerkliğin verilmesi. Öcalan’ın serbest bırakılması. AKP soruyorum; İmralı ile vardığınız mutabakatın içinde bunlar var mıdır, yok mudur? Çıkıp açıklayın. Ne eveleyip geveliyorsunuz? Millete gerçekleri söyleyin. Bunları mertçe cevaplamalılar. PKK’ya verilen tavizlerin ne olduğunu millet bilmelidir. Milletin milli kimliğini, hangi cüretle pazarlık konusu yapıyorsunuz, hangi cüretle İmralı ve Kandil’e teslim ediyorsunuz. Siz bu milletin evlatlarını, Doğu ve Güneydoğu'da yaşayanların hangi cüretle Ankara İzmir ve İstanbul’dan koparıyorsunuz? Siz Türk milleti adına mahkeme kararı ile verilmiş kararları hangi cüretle pazarlık konusu yapıyorsunuz. Siz hangi cüretle bu milletin, polisin, askeri dışında öz savunma güçleri adı altında PKK terör örgütüne kamu düzeni teslim etme pazarlığı yapıyorsunuz? Evet, görünmektedir ki zaman meselesidir. Terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmek için fırsat kollanmaktadır. PKK ve AKP, milletimize ve devletimize bir kumpas kurmuştur. ‘Başbakan akacak kanın sorumlusu siz olursunuz’ derken, herhalde bu kan dökücülerle masa başında olduğunu unutmuş görünüyor. Yahu kan dökenler Kandil'de, İmralı'da siz ne arıyorsunuz, İmralı ve Kandil’de. Bugüne kadar dökülen kandan sorumlu olanlara ne yaptınız? Bundan sonra döküleceklere ne yapacaksınız? Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz. 40 yıldır terör örgütünün karşısında diz çökenler, 6-7 Ekim’de terörist başına yalvaranlar, kime neyin hesabını soracaklar, hangi cüretle? Kobani olaylarını İmralı yaptı diyorsun, ey Başbakan. Peki İmralı yöneltti, 50 kişi öldü. Şimdi siz gidip Öcalan’dan ricacı oluyorsunuz. Bu kadar zillet olur mu? Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor, ‘Halkı sokağa dökmek isteyenler yargıdan kurtulamayacaktır’ diyor. Peki size soruyorum. KCK davalarının içini boşaltan yargı paketlerini çıkaran sizler değil miydiniz? Halkı sokağa dökenleri masum ve meşru görenler sizler değil misiniz? PKK terör örgütünü meşrulaştıran sizler değil misiniz? Cumhurbaşkanı kalkıp diyor ki ‘Yargılanmaktan kurtulamayacaklar.’ Siz, PKK ve KCK terör örgütünü yargıdan kurtarmak için paket hazırladınız. Sözde bir devrim ama ardında yatan bir mutabakat. Milletin gözünden kaçırmak amacı ile yapılan sözde bir gerilim.”
“BAŞBAKAN DAVUTOĞLU VESAYETTEN KURTULAMAMIŞTIR”
Oktay, konuşmasında, Başbakan Davutoğlu’nun, bütçe görüşmeleri üzerine yaptığı konuşmasına dikkat çekerek, “Sayın Başbakan bir taklitçi olarak hafızalara kazınmıştır. Üslubu, yaklaşımları kendi kimliğini ortaya koyamayan biri olarak selefinin ayak izlerini takip etmekten başka bir maharet gösterememiştir. Davutoğlu’nun, Türk siyasetine, Türk milletine verebileceği bir şey yoktur. Vesayetten kurtulamamış durumdadır. Dünkü manzaradan anlaşılmıştır ki Türkiye’nin devasa sorunları AKP’nin elinde rehin. Davutoğlu ise Erdoğan’ın elinde rehindir. Gerçekten, geldiğimiz bu noktada, mütecaviz tutumu, iftira hatipliği, kişiselleştirme, gerginleştirme ve kutuplaşma, Türk siyasetine belki yeni bir boyut katabileceği düşünülen Erdoğan’ın yerine gelen Davutoğlu’nun fos çıktığını ortaya koymuştur.” diye konuştu.
"DAVUTOĞLU PERİŞAN VE PELT OLDU"
Vural, Davutoğlu’nun yolsuzluk konusunda söylenenlere verdiği cevaplar sonucunda perişan ve pelt olduğunu da savundu. Vural, yolsuzluk batağına batan bir hükümetin mirasçısı ve halen hükümetinde yolsuzluklarla ilgili sorgulamaya yapılan bir hükümete başkanlık yapan Davutoğlu’nun, yolsuzluk bataklığında çırpınan başbakan olduğunu söyledi. Vural, hesap vermesi gerekenin Başbakan olması gerekirken, Dautoğlu’nun 12 yıl öncesinin yolsuzlukları ile ilgili ilgili iddialarının fos çıktığına işaret etti. Vural, şunları kaydetti:
“Gerek yolsuzluklar gerekse VIP torpiller konusunda tatmin edici cevaplar vermek yerine benim çocuklarımın, benim akrabalarımın hepsi meydanda’ demek suretiyle meseleyi sadece kendisine indirgemiş ama AKP hükümetinin VIP torpil, KPSS’ye girmeden yerleştirilen akraba, eş dostu ile ilgili hiçbir tavır oluşturamamıştır. Ezilmiştir, ezilmeye devam edecektir. Bu konuda bizim verdiğimiz araştırma önergesi çerçevesindeki uygulamaların, AKP’nin aslında nepotizme battığını, bu nepotizmin hangi boyutlarda olduğunun da TBMM’nin görevi olduğunu ifade ediyoruz. Sayın Davutoğlu, Cumhurbaşkanı özel kalem müdürünün, sınavsız bir şekilde işe alınıp alınmadığını millet öğrenmek istiyor. Bir bakanın baldızının ya da bir bakanın kız kardeşinin ya da torpilli bir şekilde işe alınmadığını insanlar merak ediyor. Bunları cevaplamak yerine meseleyi kendi ailesine indirgeyerek kişisel siyasete indirgemesi, Sayın Davutoğlu’nun bir girdap içinde çırpındığını ortaya koyuyor. Bu tablo ortaya çıkmıştır. 2015 seçimlerinde Davutoğlu’nun bu milletin geleceğine bir şey katamayacağı ortaya çıkmıştır.”
Çözüm sürecine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş arasında restleşmeyi değerlendiren MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, yaşananların tamamıyla 'perde arkasında yürütülen müzakere ve ittifakları gizleme amacı' taşıdığına dikkat çekti.
Yapılan pazarlıkların milletten gizlendiğini dile getiren Vural, “Siz Türk milleti adına mahkeme kararı ile verilmiş kararları hangi cüretle pazarlık konusu yapıyorsunuz. Siz hangi cüretle bu milletin, polisin askeri dışında öz savunma güçleri adı altında PKK terör örgütüne kamu düzeni teslim etme pazarlığı yapıyorsunuz? Evet, görünmektedir ki zaman meselesidir. Mesele, millete hazmettirme meselesidir. Terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmek için fırsat kollanmaktadır. PKK ve AKP, milletimize ve devletimize bir kumpas kurmuştur.” dedi.
Vural, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Çözüm Süreci’ne ilişkin değerlendirmede de bulundu. ‘Başbakanlık, İmralı, Kandil Bermuda Üçgeninde’ yapılan müzakerelerin bu milletin kimliğini, üniter yapısını, anayasal düzenini düzen içinde hortumlamak isteyenlerin bu günlerde ‘bir cambaza bak siyaseti’ uyguladığına dikkat çekti. Davutoğlu, Demirtaş, Cumhurbaşkanı arasında yaşanan bu restleşmenin tamamıyla perde arkasında yürütülen müzakereleri ve ittifakları gizleme amacı taşıdığına işaret eden Vural, “Cambaza bak siyaseti uygulanmaktadır. Demirtaş’ın ‘Güvenlik paketini sokakta engelleriz’ sözlerine Davutoğlu’nun ‘Dökülecek her türlü kandan Demirtaş sorumludur’ ifadesi, ‘cambaza bak’ oyunundan başka bir şey değildir. Bu kavganın amacı, AKP ve PKK’nın, üzerinde anlaştıkları İmralı taslağını milletin gözünden çıkartmaktır. Sanal bir gerilim yolu ile yapılan bu anlaşmanın üzerini örtmektir. Bir rol paylaşımı var. Taslakta, özerklik, genel af var derken, AKP hükümetinden bu konuda yalanlama gelmemesi bu konunun açık göstergesidir. Görünen o ki AKP ve PKK, özerklik ve genel af konusunda anlaşmış bulunmaktadır. Mesele, millete hazmettirme meselesidir. Ama bunun, milletin gözünden kaçırılması mümkün değildir. Bu taslakta neler var? Kandil biliyor. İmralı biliyor. Ama AKP’nin milletvekilleri, millet bilmiyor." diye konuştu.
"Kiminle ne pazarlığı yapıyorsunuz? Kime ne veriyorsunuz? Siz kimsiniz ki milletin sahip olduklarını Kandil’e, İmralı’ya vereceksiniz? Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?" sorularını yönelten Vural, şöyle devam etti:
"Bütün bu süreç içinde seçime kadar al gülüm ver gülümle milletten kendinizi kaçıracağınızı, milletin oyunu çaldıktan sonra bunlarla ilgili verdiğiniz sözü yerine getirme sözü verdiğinizi biliyoruz. Amaç ve hedefin tamamı ile bu yaptığınız gizli anlaşmaları milletin gözünden kaçırmak ve milletin iradesini almak suretiyle iradeyi İmralı ve Kandil’e teslim etmektir. Gerçekten bunları deşifre etmeye devam edeceğiz.”
Vural, bir düşünce kuruluşunun hükümet yetkilileri ve PKK yetkilileri tarafından yaptıkları görüşmeler sonucunda, “Türkiye ve PKK Barış Sürecini Kurtarmak” başlıklı raporunda PKK’nın süreçten beklentileri ve nihai amacın sıralandığını ifade ederek, şöyle konuştu:
“‘Anayasa’dan Türk kelimesinin çıkarılması.’ Ey Davutoğlu, yürekli isen çık, ‘Anayasa’dan Türk kelimesinin çıkması ile ilgili hiçbir kusur kabul edilmeyecektir.’ diye söylesene. Valilerin seçim ile gelmesi. Bunu görüştünüz mü? Görüşmediniz mi? Hasta, tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılması, koruculuk sisteminin kaldırılması, jandarmanın kaldırılması, iç güvenlik yasasında jandarmayı valiliğe bağlayan siz değil misiniz? ‘Valiler seçimlerle gelebilir’ diyen dönemin başbakanı değil mi? Terörle mücadele kanununun değişmesi, yerel polis ve öz savunma güçlerinin kamu düzenini sağlaması ve bu şehirleri kapsayan özerkliğin verilmesi. Öcalan’ın serbest bırakılması. AKP soruyorum; İmralı ile vardığınız mutabakatın içinde bunlar var mıdır, yok mudur? Çıkıp açıklayın. Ne eveleyip geveliyorsunuz? Millete gerçekleri söyleyin. Bunları mertçe cevaplamalılar. PKK’ya verilen tavizlerin ne olduğunu millet bilmelidir. Milletin milli kimliğini, hangi cüretle pazarlık konusu yapıyorsunuz, hangi cüretle İmralı ve Kandil’e teslim ediyorsunuz. Siz bu milletin evlatlarını, Doğu ve Güneydoğu'da yaşayanların hangi cüretle Ankara İzmir ve İstanbul’dan koparıyorsunuz? Siz Türk milleti adına mahkeme kararı ile verilmiş kararları hangi cüretle pazarlık konusu yapıyorsunuz. Siz hangi cüretle bu milletin, polisin, askeri dışında öz savunma güçleri adı altında PKK terör örgütüne kamu düzeni teslim etme pazarlığı yapıyorsunuz? Evet, görünmektedir ki zaman meselesidir. Terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmek için fırsat kollanmaktadır. PKK ve AKP, milletimize ve devletimize bir kumpas kurmuştur. ‘Başbakan akacak kanın sorumlusu siz olursunuz’ derken, herhalde bu kan dökücülerle masa başında olduğunu unutmuş görünüyor. Yahu kan dökenler Kandil'de, İmralı'da siz ne arıyorsunuz, İmralı ve Kandil’de. Bugüne kadar dökülen kandan sorumlu olanlara ne yaptınız? Bundan sonra döküleceklere ne yapacaksınız? Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz. 40 yıldır terör örgütünün karşısında diz çökenler, 6-7 Ekim’de terörist başına yalvaranlar, kime neyin hesabını soracaklar, hangi cüretle? Kobani olaylarını İmralı yaptı diyorsun, ey Başbakan. Peki İmralı yöneltti, 50 kişi öldü. Şimdi siz gidip Öcalan’dan ricacı oluyorsunuz. Bu kadar zillet olur mu? Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor, ‘Halkı sokağa dökmek isteyenler yargıdan kurtulamayacaktır’ diyor. Peki size soruyorum. KCK davalarının içini boşaltan yargı paketlerini çıkaran sizler değil miydiniz? Halkı sokağa dökenleri masum ve meşru görenler sizler değil misiniz? PKK terör örgütünü meşrulaştıran sizler değil misiniz? Cumhurbaşkanı kalkıp diyor ki ‘Yargılanmaktan kurtulamayacaklar.’ Siz, PKK ve KCK terör örgütünü yargıdan kurtarmak için paket hazırladınız. Sözde bir devrim ama ardında yatan bir mutabakat. Milletin gözünden kaçırmak amacı ile yapılan sözde bir gerilim.”
“BAŞBAKAN DAVUTOĞLU VESAYETTEN KURTULAMAMIŞTIR”
Oktay, konuşmasında, Başbakan Davutoğlu’nun, bütçe görüşmeleri üzerine yaptığı konuşmasına dikkat çekerek, “Sayın Başbakan bir taklitçi olarak hafızalara kazınmıştır. Üslubu, yaklaşımları kendi kimliğini ortaya koyamayan biri olarak selefinin ayak izlerini takip etmekten başka bir maharet gösterememiştir. Davutoğlu’nun, Türk siyasetine, Türk milletine verebileceği bir şey yoktur. Vesayetten kurtulamamış durumdadır. Dünkü manzaradan anlaşılmıştır ki Türkiye’nin devasa sorunları AKP’nin elinde rehin. Davutoğlu ise Erdoğan’ın elinde rehindir. Gerçekten, geldiğimiz bu noktada, mütecaviz tutumu, iftira hatipliği, kişiselleştirme, gerginleştirme ve kutuplaşma, Türk siyasetine belki yeni bir boyut katabileceği düşünülen Erdoğan’ın yerine gelen Davutoğlu’nun fos çıktığını ortaya koymuştur.” diye konuştu.
"DAVUTOĞLU PERİŞAN VE PELT OLDU"
Vural, Davutoğlu’nun yolsuzluk konusunda söylenenlere verdiği cevaplar sonucunda perişan ve pelt olduğunu da savundu. Vural, yolsuzluk batağına batan bir hükümetin mirasçısı ve halen hükümetinde yolsuzluklarla ilgili sorgulamaya yapılan bir hükümete başkanlık yapan Davutoğlu’nun, yolsuzluk bataklığında çırpınan başbakan olduğunu söyledi. Vural, hesap vermesi gerekenin Başbakan olması gerekirken, Dautoğlu’nun 12 yıl öncesinin yolsuzlukları ile ilgili ilgili iddialarının fos çıktığına işaret etti. Vural, şunları kaydetti:
“Gerek yolsuzluklar gerekse VIP torpiller konusunda tatmin edici cevaplar vermek yerine benim çocuklarımın, benim akrabalarımın hepsi meydanda’ demek suretiyle meseleyi sadece kendisine indirgemiş ama AKP hükümetinin VIP torpil, KPSS’ye girmeden yerleştirilen akraba, eş dostu ile ilgili hiçbir tavır oluşturamamıştır. Ezilmiştir, ezilmeye devam edecektir. Bu konuda bizim verdiğimiz araştırma önergesi çerçevesindeki uygulamaların, AKP’nin aslında nepotizme battığını, bu nepotizmin hangi boyutlarda olduğunun da TBMM’nin görevi olduğunu ifade ediyoruz. Sayın Davutoğlu, Cumhurbaşkanı özel kalem müdürünün, sınavsız bir şekilde işe alınıp alınmadığını millet öğrenmek istiyor. Bir bakanın baldızının ya da bir bakanın kız kardeşinin ya da torpilli bir şekilde işe alınmadığını insanlar merak ediyor. Bunları cevaplamak yerine meseleyi kendi ailesine indirgeyerek kişisel siyasete indirgemesi, Sayın Davutoğlu’nun bir girdap içinde çırpındığını ortaya koyuyor. Bu tablo ortaya çıkmıştır. 2015 seçimlerinde Davutoğlu’nun bu milletin geleceğine bir şey katamayacağı ortaya çıkmıştır.”