ökü, geçmişi, ideolojisi, programı, kadrosu olmadan, toplama bir menfaat ortaklığı olarak şekillenen AKP, ülke şartlarının zora girmesi ve kendi içinde yaşadığı anlaşmazlıklar yüzünden hızla bir iç hesaplaşmaya sürükleniyor. Bugüne kadar Başbakan Erdoğanın kesin kontrolünde giden iktidar partisinde, ülke ve parti dengelerinin bozulması ve beklentilerin farklılaşmasıyla birlikte artık her kafadan bir ses çıkıyor.
AKPdeki menfaat dengesinin bozulmasında Anayasa Mahkemesinin Cumhurbaşkanının görev süresi ile ilgili verdiği şok karar tetikleyici oldu. Mahkeme kararı Başbakan Erdoğanın ileriye dönük planlarını geçersiz hale getirdiği gibi, parti üzerindeki kontrolünü de sarstı.
Hiçbir zaman eksik olmayan ve uzun zamandır fırsat kollayan parti içi gruplar bu imkanı kaçırmadı ve anında harekete geçtiler. Kişilerin ve bu grupların özel hesapları su yüzüne çıkarken, makam beklentileri ile ilgili hesaplar her şeyin önüne geçti. Her AKPli artık bundan sonrasına ait bir fikir yürütmeye ve olacakları önceden tahmin ederek pozisyon almaya çalışıyor.
Parti içindeki hesaplaşmaların gelip düğümlendiği yer Cumhurbaşkanı seçimi oluyor. Türk milleti sanki bir AKPli Cumhurbaşkanı seçmeye mecbur ve mahkummuş gibi, millet iradesi hiçe sayılarak, bir taraftan kimin Cumhurbaşkanı kimin başbakan olacağı tartışılıyor, diğer taraftan AKP tüzüğünün öngördüğü 3 dönemden fazla milletvekili seçilememe engelinin nasıl aşılacağı araştırılıyor. Özellikle partinin ağır topları Cumhurbaşkanlığı seçimine bağlı olarak değişecek parti içi dengelerinde konumlarını sağlamlaştırma ve makam kapma arayışlarını sürdürüyorlar.
Bu çerçevede birbirlerini eleştirmekten geri durmadıkları gibi, suçlamalar da yöneltiyorlar. Parti yönetiminde bulunanlar birbirinin tersi açıklamalar yapıyorlar. Bülent Arınç, İmralı canisine ev hapsini gündeme getirirken, Bekir Bozdağ ve Beşir Atalay böyle bir düşüncenin olmadığını söylüyor. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin Uluderede hayatını kaybedenlerin bölücü örgütün yönlendirmesinde olduğunu ilan ederken, Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik bu açıklamayı kınayan bir değerlendirme yapıyor. Milletvekilleri arsında çok daha geniş ve derin tartışmalar yaşanıyor.
Bu arada Başbakan Erdoğanın kişisel özelliklerine dayalı olarak AKPnin varlığını sürdürebilmesi için gündeme getirilen başkanlık, yarı başkanlık ve partili Cumhurbaşkanı arayışlarında bir sonuç alınamadı. Mutlaka anayasa değişikliği gerektiren bu düzenlemelere muhalefet partilerinden destek gelmedi. AKPnin kendi milletvekili sayısı da bu değişikliğe yetmiyor.
Ayrıca bu tartışma kamuoyunda ilgi uyandırmadı ve için şimdilik donduruldu. Yine Başbakanın Pensilvanyaya gönderdiği mesajın karşılık bulmaması, cemaatle olan sorunun devam ettiğini ve yeni sonuçlar ortaya koyacağını gösterdi. Bütün bu gelişmeler önümüzdeki dönemde AKPde yeni ve çok daha büyük iç çatışmaların kaçınılmaz olduğunun kaçınılmaz olduğunu ortaya koyuyor.