Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın MHP Samsun İl Kongresinde konuştu.
Milliyetçi Hareket Partisinin Kasım ayında başlayan kongre sürecinin tamamlanmak üzere olduğunu belirterek, Samsun il kongresinde bulunmaktan bahtiyar olduğunu söyledi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın konuşmasını şöyle sürdürdü;
Bu süreçte teşkilatlarımız ve camiamızın dinamizmi bir kez daha gözler önüne serilmiş, partimizin iktidara hazır olduğu memnuniyetle görülmüştür. 21 Mart’ta yapılacak Büyük Kurultaydan sonra 2015 Genel Seçimlerine daha bir güçlü ve bilenmiş olarak gideceğiz. Fedakâr ve çalışkan siz dava arkadaşlarımızın gayretleri ve milletimizin teveccühüyle partimizi iktidara taşıyacağız.
Bilindiği gibi iktidarın kendi kolluk kuvvetlerini oluşturmasına, emniyet birimlerinin tasfiyesine ve jandarmanın kapıkulu hâline getirilmesine yönelik İç Güvenlik Paketi, partimizden ve kamuoyundan gelen yoğun tepkilere rağmen Meclis Genel Kuruluna getirilmiştir.
Temel hak ve özgürlükleri sınırlamaya, demokrasi yerine dikta rejimi kurmaya dönük bu tasarı; halkın örgütlenme, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarını ortadan kaldıracak ölçüde tehlikeli bir düzenlemedir.
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda öngörülen değişiklikle, mülki idare amirinin görevlendirdiği kolluk güçlerine durdurma ve arama konusunda verilen geniş yetkiler, antidemokratiktir.
Tasarı yasalaşırsa iktidarın emrine giren kolluk görevlileri canlarının istediği kimsenin koluna girerek meçhul bir yere alıp götürebileceklerdir. İç Güvenlik Paketi bu hâliyle Meclisten geçtiği takdirde artık AKP kurmaylarının dışında hiç kimse güvende olmayacaktır. İktidar, siyasi rakiplerinin ve muarız bellediklerinin üzerine daha kolay gidecektir. Barışçı amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yapılamayacaktır. Sokaktaki herhangi bir grup boy hedefi olacak, insanların kalabalık ortamlarda bir araya gelmeleri, suçlu addedilmeleri için yeterli olacaktır.
İl İdaresi Kanunu’nda vali ve kaymakamlara olağanüstü yetkiler verilmesi ise sistemi tamamen balyoz rejimine; sopalı, falakalı yönetime dönüştürecektir.
Pakete göre polis koleji tamamen kapatılmakta, polis akademisi ise kapatılıp yeniden açılmaktadır. Emniyet teşkilatında hafıza kaybına yol açacak bu düzenlemelerin amacı iktidara hizmet değil, hizmetkârlık edecek kolluk kuvveti oluşturmaktır.
İç Güvenlik Paketindeki en zararlı ve tehlikeli düzenlemeler, jandarma teşkilatının siyasetin emri altına sokulmasını sağlayacak maddelerdir.
İç Güvenlik Paketi’nde Jandarmanın Türk Silahlı Kuvvetlerinden koparılarak siyasete alet edilmesini hedefleyen düzenlemeler, Genelkurmay Başkanlığının bütün itirazlarına rağmen kasıtlı olarak hazırlanmıştır.
Hükûmetin amacı, jandarmayı genelkurmaydan kopararak daha etkin hâle getirmek değildir. Aksine genelkurmayı yani orduyu terörle mücadelede biraz daha tesirsiz duruma getirme planının bir parçasıdır. Türkiye'nin iç ve dış tehdit açısından en riskli olduğu dönemde, jandarmanın TSK’dan koparılmasının gerçek amacı bellidir. Kırsalda teröristlere göz açtırmayan jandarma sivil otoriteye bağlanarak pasifize edilecek, böylece PKK’nın önce özerkliğe sonra da bağımsızlığı giden yolda işi kolaylaşacaktır.
Jandarmanın sivil otoritenin emrine girmesi kararı AB normlarına uymaktan çok, Oslo'da yapılan gizli anlaşmaların zamanla hayata geçirilmesinin bir parçasıdır. AKP iktidarı, Cumhuriyet’i dönüştürme hedeflerine ve PKK’ya verdiği sözlere binaen, menfaatine aykırı gördüğü ve hukuk dairesinde görev yapan her kurumu için dağıtmak düşüncesindedir. Jandarma Genel Komutanlığının doğrudan İçişleri Bakanlığına bağlanmak istenmesi de bu düşüncenin ürünüdür.
Adana’daki Tır Operasyonuyla müessiriyeti gündeme gelen jandarmayı hizaya sokup intikam alma niyetiyle, terörle mücadelenin en büyük aktörü olan Türk ordusunun bölünerek etkisizleştirilme hedefleri birbirini tamamlamaktadır.
İktidara, “Türkiye'de terörle mücadele bitti mi de böyle bir yapılanmaya gidiyorsunuz.” diye sormak lazımdır. AKP iktidarı PKK ile anlaşma ve pazarlık masasına oturmuş olabilir. Ancak terör, kaçakçılık ve uyuşturucuyla mücadelede PKK’dan başka tehdit unsurları da vardır. Türkiye’de terör, PKK’nın eylemlerinden ibaret değildir.
AKP, ülkenin bölünmez bütünlüğünde etkin rol alan bu etkin gücü, jandarmayı işlevsiz hâle getirerek 2015 seçimlerinde doğu ve güneydoğu bölgesindeki PKK sempatizanı seçmenlerin oylarını alabilme hesabı yapmaktadır. Bugüne kadarki politikalarıyla oy uğruna her değeri silebileceğini ispatlayan İktidar, jandarmadan da kolayca vazgeçebilecek bir görüntü vermektedir.
Sorun Jandarmanın sivil idareye teslim edilmesi değil, doğu ve güneydoğunun PKK'ya teslim edilmesidir. Jandarmanın yeniden yapılanmada, “Yeni Türkiye”de etkisizleştirilmesi, ne halkın ne doğrudan hükûmetin isteğidir. İmralı canisiyle Kandil’in talebidir.
17-25 Aralık Operasyonlarından sonra bütün kurumların genleriyle oynayarak korkusuz, muktedir bir iktidar görüntüsü vermeye çabalayan AKP iktidarı; bunu ne İmralı’daki bölücübaşına ne de Kandil’e gösterebilmektedir.
Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonlarından sonra şehirlerde suç ve suçlulukla mücadele edecek polis gücü, direnci kırılmıştır. Sıra jandarmaya gelmiştir. Jandarmayı sivil iradenin eline teslim etmekle, PKK terör örgütüyle etkin mücadele eden en caydırıcı güçlerden birinin de direnci kırılmak istenmektedir.
Elbette Meclis çoğunluğunu elde eden iktidarın yaptığı her şey doğru kabul edilemez. MHP olarak yıllarca varlığını devam ettiren kurumların genleriyle oynanmasına seyirci kalmayacağız.
Bu ucube paketin TBMM’den geçmemesi için elimizden geleni yapacağız.
Beştepe mukiminin oyuncağı ve PKK’nın esiri olmuş bu iktidarla önce seçim meydanlarında, halkın huzurunda hesaplaşacağız. Sonra da milletimizle birlikte yapılanların hesabını onları sandığa gömerek soracağız.
MHP iktidarında da bütün yolsuzluk, hırsızlık, talan ve hukuksuzluk manzumesinin müsebbiplerini Yüce Divana çıkaracağız.
Milliyetçi Hareket Partisinin Kasım ayında başlayan kongre sürecinin tamamlanmak üzere olduğunu belirterek, Samsun il kongresinde bulunmaktan bahtiyar olduğunu söyledi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın konuşmasını şöyle sürdürdü;
Bu süreçte teşkilatlarımız ve camiamızın dinamizmi bir kez daha gözler önüne serilmiş, partimizin iktidara hazır olduğu memnuniyetle görülmüştür. 21 Mart’ta yapılacak Büyük Kurultaydan sonra 2015 Genel Seçimlerine daha bir güçlü ve bilenmiş olarak gideceğiz. Fedakâr ve çalışkan siz dava arkadaşlarımızın gayretleri ve milletimizin teveccühüyle partimizi iktidara taşıyacağız.
Bilindiği gibi iktidarın kendi kolluk kuvvetlerini oluşturmasına, emniyet birimlerinin tasfiyesine ve jandarmanın kapıkulu hâline getirilmesine yönelik İç Güvenlik Paketi, partimizden ve kamuoyundan gelen yoğun tepkilere rağmen Meclis Genel Kuruluna getirilmiştir.
Temel hak ve özgürlükleri sınırlamaya, demokrasi yerine dikta rejimi kurmaya dönük bu tasarı; halkın örgütlenme, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarını ortadan kaldıracak ölçüde tehlikeli bir düzenlemedir.
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda öngörülen değişiklikle, mülki idare amirinin görevlendirdiği kolluk güçlerine durdurma ve arama konusunda verilen geniş yetkiler, antidemokratiktir.
Tasarı yasalaşırsa iktidarın emrine giren kolluk görevlileri canlarının istediği kimsenin koluna girerek meçhul bir yere alıp götürebileceklerdir. İç Güvenlik Paketi bu hâliyle Meclisten geçtiği takdirde artık AKP kurmaylarının dışında hiç kimse güvende olmayacaktır. İktidar, siyasi rakiplerinin ve muarız bellediklerinin üzerine daha kolay gidecektir. Barışçı amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yapılamayacaktır. Sokaktaki herhangi bir grup boy hedefi olacak, insanların kalabalık ortamlarda bir araya gelmeleri, suçlu addedilmeleri için yeterli olacaktır.
İl İdaresi Kanunu’nda vali ve kaymakamlara olağanüstü yetkiler verilmesi ise sistemi tamamen balyoz rejimine; sopalı, falakalı yönetime dönüştürecektir.
Pakete göre polis koleji tamamen kapatılmakta, polis akademisi ise kapatılıp yeniden açılmaktadır. Emniyet teşkilatında hafıza kaybına yol açacak bu düzenlemelerin amacı iktidara hizmet değil, hizmetkârlık edecek kolluk kuvveti oluşturmaktır.
İç Güvenlik Paketindeki en zararlı ve tehlikeli düzenlemeler, jandarma teşkilatının siyasetin emri altına sokulmasını sağlayacak maddelerdir.
İç Güvenlik Paketi’nde Jandarmanın Türk Silahlı Kuvvetlerinden koparılarak siyasete alet edilmesini hedefleyen düzenlemeler, Genelkurmay Başkanlığının bütün itirazlarına rağmen kasıtlı olarak hazırlanmıştır.
Hükûmetin amacı, jandarmayı genelkurmaydan kopararak daha etkin hâle getirmek değildir. Aksine genelkurmayı yani orduyu terörle mücadelede biraz daha tesirsiz duruma getirme planının bir parçasıdır. Türkiye'nin iç ve dış tehdit açısından en riskli olduğu dönemde, jandarmanın TSK’dan koparılmasının gerçek amacı bellidir. Kırsalda teröristlere göz açtırmayan jandarma sivil otoriteye bağlanarak pasifize edilecek, böylece PKK’nın önce özerkliğe sonra da bağımsızlığı giden yolda işi kolaylaşacaktır.
Jandarmanın sivil otoritenin emrine girmesi kararı AB normlarına uymaktan çok, Oslo'da yapılan gizli anlaşmaların zamanla hayata geçirilmesinin bir parçasıdır. AKP iktidarı, Cumhuriyet’i dönüştürme hedeflerine ve PKK’ya verdiği sözlere binaen, menfaatine aykırı gördüğü ve hukuk dairesinde görev yapan her kurumu için dağıtmak düşüncesindedir. Jandarma Genel Komutanlığının doğrudan İçişleri Bakanlığına bağlanmak istenmesi de bu düşüncenin ürünüdür.
Adana’daki Tır Operasyonuyla müessiriyeti gündeme gelen jandarmayı hizaya sokup intikam alma niyetiyle, terörle mücadelenin en büyük aktörü olan Türk ordusunun bölünerek etkisizleştirilme hedefleri birbirini tamamlamaktadır.
İktidara, “Türkiye'de terörle mücadele bitti mi de böyle bir yapılanmaya gidiyorsunuz.” diye sormak lazımdır. AKP iktidarı PKK ile anlaşma ve pazarlık masasına oturmuş olabilir. Ancak terör, kaçakçılık ve uyuşturucuyla mücadelede PKK’dan başka tehdit unsurları da vardır. Türkiye’de terör, PKK’nın eylemlerinden ibaret değildir.
AKP, ülkenin bölünmez bütünlüğünde etkin rol alan bu etkin gücü, jandarmayı işlevsiz hâle getirerek 2015 seçimlerinde doğu ve güneydoğu bölgesindeki PKK sempatizanı seçmenlerin oylarını alabilme hesabı yapmaktadır. Bugüne kadarki politikalarıyla oy uğruna her değeri silebileceğini ispatlayan İktidar, jandarmadan da kolayca vazgeçebilecek bir görüntü vermektedir.
Sorun Jandarmanın sivil idareye teslim edilmesi değil, doğu ve güneydoğunun PKK'ya teslim edilmesidir. Jandarmanın yeniden yapılanmada, “Yeni Türkiye”de etkisizleştirilmesi, ne halkın ne doğrudan hükûmetin isteğidir. İmralı canisiyle Kandil’in talebidir.
17-25 Aralık Operasyonlarından sonra bütün kurumların genleriyle oynayarak korkusuz, muktedir bir iktidar görüntüsü vermeye çabalayan AKP iktidarı; bunu ne İmralı’daki bölücübaşına ne de Kandil’e gösterebilmektedir.
Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonlarından sonra şehirlerde suç ve suçlulukla mücadele edecek polis gücü, direnci kırılmıştır. Sıra jandarmaya gelmiştir. Jandarmayı sivil iradenin eline teslim etmekle, PKK terör örgütüyle etkin mücadele eden en caydırıcı güçlerden birinin de direnci kırılmak istenmektedir.
Elbette Meclis çoğunluğunu elde eden iktidarın yaptığı her şey doğru kabul edilemez. MHP olarak yıllarca varlığını devam ettiren kurumların genleriyle oynanmasına seyirci kalmayacağız.
Bu ucube paketin TBMM’den geçmemesi için elimizden geleni yapacağız.
Beştepe mukiminin oyuncağı ve PKK’nın esiri olmuş bu iktidarla önce seçim meydanlarında, halkın huzurunda hesaplaşacağız. Sonra da milletimizle birlikte yapılanların hesabını onları sandığa gömerek soracağız.
MHP iktidarında da bütün yolsuzluk, hırsızlık, talan ve hukuksuzluk manzumesinin müsebbiplerini Yüce Divana çıkaracağız.