Teşkilat ve teşkilatçılık her ülkücünün veya ülkü ocaklının en sık duyduğu mefhumlardır.
Ülkü Ocaklarında genç kardeşlerimin her şeyden önce öğrendiği hususlardan birisidir teşkilat.
Her ülkücünün içindeki bir hayaldir iyi birer teşkilatçı olmak.
40 yıla yaklaşan ülkücülüğümüzde öğrendiklerimiz ve öğrettiklerimiz genel hatlarıyla teşkilat ve teşkilatçılıktır.
Ülkücü olmanın en önemli şartlarından birisidir teşkilatçılık.
Bir ülküye varmanın tek yolu iyi teşkilatçı olmaktan geçiyor.
Teşkilatçılıkta en önemli unsurun insan olduğu öğretilmiştir ülkücüye.
Zaman, zemin ve insan unsuru harmanlanarak veya en doğru ve en iyi şekilde organize edilerek en verimli sonuç nasıl alınabileceği gösterilmiştir Ülkücüye.
Çok büyük ileri hedefleri olan insanların teşkilatçı olma esası bu günlere has bir özellik değildir. Eski tarihlerde de yaşamış insanların birinci meselesi olmuştur teşkilat.
Türk Milleti teşkilatçılıkta hüner sahibidir. Teşkilatçılıkları dillere destan olmuştur cihan-ı aleme.
Üç kişinin bir araya gelmesiyle başlayan teşkilatçılık milyonları saracak veya sarsacak kadar kuvvetli bir sihir gibidir.
Kötü bir teşkilat bile iyi bir teşkilatçı ile hedefine vasıl olurken; iyi bir teşkilat, teşkilatçı olmayanların elinde çapulcular yuvası olmaktan öteye gidemez.
İplik iplik dokunan, nakış nakış işlenen ve şekillenen bir halının vücut bulması gibidir teşkilat.
Onda sabır ve gayretin, hayallerin ve sevgilerin, emeğin ve terin, çilenin ve eziyetin benim ve bizim, izlerimiz saklıdır. Ruh ve beden gibidir insan ve teşkilat.
Böyle olunca, haklı olarak bu güne kadar gelinen noktada bu kadar öğrenilen ve öğretilen teşkilatçılığın önümüze getirdiği neler vardır diye soruyoruz kendimize.
Bir eksiğin bile bütüne yansıyan ve bütünde akislenen görüntüsü hoş olmuyorken bir düşünmek lazım, içinde bulunduğumuz teşkilatta kaç eksiğin bütüne yansıdığını ve akislendiğini.
İnsanın hata yapması fıtraten mümkünse de Teşkilatlar hata kabul etmez. Teşkilatların fıtratında hataya yer yoktur.
Teşkilat hiçbir zaman bir kişinin malı, mülkü olmamıştır.
Teşkilat bir ekip, bir kadro işidir. Bu ise bir zihniyet meselesidir.
Teşkilatçı zihniyetlerin gelişmesinde ve oluşmasında gösterilen başarı hedefe varmada önemli bir etkendir.
Teşkilatların en önemli unsuru olan insan kendisini teşkilata ait biri olarak göremediğinde her ne kadar vazifesini yerine getirmiş olsa da gönüllerde yer bulması mümkün olmayacaktır.
Yetenekli ve kabiliyetli insanların değerlendirilmesi ve imkanlarla donatılması ile birlikte güçlü teşkilatlar var edilebilmektedir.