İlki, 1985 yılında olmak üzere, İstiklâl Marşı’mız hakkında altı makale yazdım. Yedincisi ise, ” Türk İstiklâl Marşı’nda Öteki Düşüncesi” başlığını taşıyan bu makalemdir. Diğer altı makalem târih sırasıyla şöyledir:
1- İstiklâl Marşı Üzerine Bir Tahlil Denemesi, Türkiye Gazetesi, 21.12.1985; Türk Edebiyatı Dergisi, Mart l988
2- Millî Ve İslâmî Unsurlar Açısından Türk İstiklâl Marşı, Millî Kültür Dergisi, Eylül l987, Sf.63-64.
3- Türk İstiklâl Marşı’nın Dil Yapısı, Türk Edebiyatı Dergisi, Mart 2003, Sf.20-21; Somuncu Baba Dergisi, Mart-Nisan 2004, Sf.18-20.
4- İstiklâl Marşı’nın Bir Mısraı Hakkında, Erciyes Dergisi, Mayıs 2005, Sf. 2-3
5- Târih Sosyolojisi Açısından Türk İstiklâl Marşı, Erciyes Dergisi, Şubat 2006, Sf.1-2 ; Gürses Gazetesi, 12.03.2005, Sf.2
6-Türk İstiklâl Marşı’nda Millî Târih Şuûru, Gürses Gazetesi , 12 Mart 2008, Sf.2; Çağrı Dergisi, Mayıs 2008, Sf.5-6; Erciyes Dergisi,Ocak 2009, Sf.6.
Türk İstiklâl Marşı, “Korkma” kelimesiyle başlıyor. Şâir; burada, -sanki- hitap ettiği cemiyetin dışında bulunuyor. Sanki, diyoruz, çünkü O, içinde yaşadığı toplumu müşâhede için öyle görünüyor. Aslında şâir, tamamiyle şiirin içindedir. Bütün “ben” ler, şâirin nezdinde yaşadığı cemiyettir.
Demek ki, bütün mes’ele “Korkma “ kelimesinde düğümleniyor. Niçin? Kim, kimden korkmayacaktır? Asıl mes’ele burada. Bu sebeple, “Korkma” çok mühimdir. Şâir, bütün cihetlere ve bütün zamanlara bakar. Geçmişi temâşâ ederek, bugüne ve yarına hitapta bulunur. Ardından, “ Korkma “ diye haykırır. Târihte yüzün üzerinde devlet ve on altı imparatorluk kurmuş bir milletin İstiklâl Marşı hangi “tehditler” den dolayı bu kelimeyle başlamaktadır? Bunun sebepleri nelerdir?
Demek ki, şiiri baştan kadar sona ihâta eden “ben” lerin hâricinde, “öteki” unsurlar mevcuttur. “Ben”ler , bu tehditlere karşı müdafaadadır, temkinlidir ve tedbirlidir.Öyle olmak zorundadır.
Burada, “öteki” ; “ben”in ötekileştirdiği değil; öteki(ler)in, “ben”e bakışının (hücûmunun) netîcesi olarak tezahür edendir. “Öteki”(ler), hep mütecâviz, saldırgan, sömürücü, tehditçi, can alıcı ve acımasızdır.
Şiirin bütününe bakıldığında görülür ki, “öteki” tamamiyle “Garp” tır. Bunu ise, İstiklâl Marşı’mızdaki şu mısralarda daha bâriz bir şekilde görebiliriz:
1- “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!”
2- Garb’ın afakını sarmışsa çelik zırhlı bir duvar,”
3- “Ulusun , korkma!”
4- “ Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?”
5- “ Arkadaş! Yurduna alçakları uğratma sakın!”
6- “Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın.”
7- “ Değmesin mâbedimin üstüne nâmahrem eli.”
Yukarıdaki ifadelerdeki “hangi çılgın-çelik zırhlı duvar-ulusun –tek dişi kalmış canavar-alçaklar-hayasızca akın-nâmahrem eli “ ; işte “öteki”nin tâ kendisidir.
Âkif’in, İstiklâl Marşı’nda dile getirdiği gerçekler, son dönemin hâdiseleri olduğu hâlde,O, mâzîye kayıtsız değildir:
“ Ben, ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım”
Ve;
“ Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl”
Mısraları, bilhassa Garb ile alâkalı olarak “geçmiş- gelecek-“ irtibatlı mükemmel bir tespittir. Zîrâ, Batı’nın, Atillâ’dan itibaren,Türklüğü yeryüzünden silmeye yönelik münferit veya toplu taarruzları, bin beş yüz seneden bu yana devam etmiştir ve değişik tarzlarda hâlen de devam etmektedir.
Bu durum, bilhassa Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde hız kazanmıştır. Bu sebepledir ki, şâir, onları yâni “ötekileri” , ”çılgın, canavar alçak, hayasız ve nâmahrem” diye ifade eder.
Bütün bunlara rağmen Âkif, milletine, “Korkma” diye hitapta bulunur. Çünkü, sen, bunları târih boyunca hezimete uğrattın. Sende, öyle bir îmân var ki,bütün bu “ötekiler” toplansalar dahi seninle başa çıkamazlar.
Çünkü; “Hakkıdır; Hakk’a tapan milletimin istiklâl.”
Bu “millet”, ben’dir. Şâirin kendisidir. Ötekiler ise, “ben”i, yâhut da “ millet”i yâni Türklüğü yok etmek isteyenlerdir.
Bu millet, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde, bu mücâdeleyi, bu “öteki(ler)” e karşı yâni Batı’ya / Garb’a karşı yürütmüş ve zafer kanmıştır.
İstiklâl Marşı’ndaki “öteki” yâni Batı; Mustafa Kemal’in başında bulunduğu “milletin düşmanı” olarak karşımıza çıkıyor. Bu da şu demektir ki,Mustafa Kemal, Batı’nın karşısında tek engeldi(r).
İşte , “Korkma” kelimesiyle başlayan ve baştan sona kadar "ben” ve “öteki / başkası / diğeri” üzerine kurulan şiir; aslında, bir milletin kendisini tarifi ile, kendisine muarız olanları işârettir: “Korkma” denilen ve “Denilen”i ihâta eden “korku çemberi” anlatılmaktadır.
Bu “korku çemberi” , hâlâ tehdit unsurudur. Yerine göre alenî, yerine göre dostâne ve sinsi tavırlarla emellerini sürdürmektedir. Târih boyunca, hiçbir zaman “öteki”likten vazgeçmemiştir; vazgeçeceğe de benzememektedir.
Netîce olarak diyebilirim ki, İstiklâl Marşı’mızdaki “öteki” ; asla ve asla “ben” tarafından meydana getirilmemiş olup; tamamiyle kendinin yâni ötekinin menfaati için,”ben” e hayat hakkı tanımamayı hedef alan alenî veya sinsi bir “hasım” lar topluluğudur.
Târih de , İstiklâl Marşı da böyle söylüyor.