Bu toprakları bize ait kılan kervanın başında Hz. Mevlana gelmektedir. (1207- 1273) Mevlana, eserleriyle sadece kendi çağında ve Müslümanlar üzerinde etkili olmakla kalmamış, günümüze kadar çok geniş bir coğrafyada, farklı inançlara mensup geniş kitleler üzerinde etkili olmuş ve olmaya devam etmektedir. Onun en büyük eseri Mesnevi de geçen birkaç ibretli öyküsünü aktararak bir kez daha yâd edelim. Hz. Mevlana şöyle diyor!
AYNA: Bir gün Peygamber Efendimizle karşılaşan Ebu Cehil, “Beni Haşim soyundan senden daha çirkin yüzlü biri yoktur, der. Peygamber Efendimiz, -Söylediğin doğrudur- cevabını verir. Biraz sonra Hz. Ebubekir gelir ve “Ey Allah’ın Resulü! Yüzünüz güneş gibi parlıyor. Senin yüzünden daha güzel ve göz kamaştırıcı bir yüz görmedim, der.” Peygamberimiz ona da -Doğru söyledin,- karşılığını verir. Orada bulunanlar, Ey Allah’ın Resulü, birbirine zıt şeylerin ikisine de -Doğru dediniz- bunun sebebi nedir? diye sordular. Peygamberimiz: “Ben, Allah’ın cilaladığı- parlattığı bir aynayım. Bana bakan kendini görür,” buyurdu. Mümin Müminin aynasıdır.
Üç Yol Arkadaşı: İnsanın hayatı boyunca üç önemli yol arkadaşı olur. Bunlardan sadece bir tanesi vefalı-dosttur. Diğerleri insafsızdır ve kötülük yapmaktan çekinmezler. Bu üç arkadaştan biri, çok önem verdiğin mal ve mülkündür. İkicisi ise gerçek dostun ve arkadaşındır. Üçüncü arkadaşın ise yaptığın hayırlı işler ve ibadetlerindir. Öldüğün gün malın mülkün seni yalnız bırakır. Evinden dışarı çıkarak seni mezarlığa bile yolcu etmez. Çok sevdiğin dostların ise ancak mezarının başına kadar gelir, birazcık durmaya bile zorlanır ve biran önce gitmek için acele ederler. Seni kabirde hatta daha ötesinde bile yalnız bırakmayan tek vefalı arkadaşın ise, yalnız ibadetlerin ve yaptığın hayırlı işlerindir…
Ayıdan Dost Olmaz? Bir adam ormanda gezerken uzun bir yılanın bir ayıyı sarmış öldürmek üzere olduğunu görür. Eline aldığı bir taşla yılanın başını ezerek ayıyı yılandan kurtarır. Ayı da bu iyiliği için ona yakınlık gösterir ve peşine düşer. Ayı ve adam peş peşe giderlerken, akıllı biri ile karşılaşırlar. O kişi adama, Ayıdan dost olmaz bir yolunu bulup ondan ayrılmasını ısrarla söylemesine rağmen adam, bunun kıskançlık olduğunu düşünün onu dinlemez. Nihayet yorgun düştükleri bir ağacın altında oturup dinlenirken adam uykuya dalar. Ayı’da başında onu nöbetçi gibi bekler ve yüzüne konan sinekleri kovmaya çalışır. Ancak ne kadar kovsa da sineklerle baş edemeyince sinirlenir, yerden bir taş alarak sineği öldürme adına adamın alnına şiddetle vurunca beynini dağıtıverir. Ne demişler, Ayıdan dost olmaz!
ŞÜKÜR: Bir gün Hz. Mevlana’nın hizmetçilerinden biri, malı ve parasızlığının azlığından şikâyet eder. (Geçim darlığından söz eder) Hz. Mevlana bu kişiye şöyle bir soru yöneltir. –Eğer sana bin dinar verip kulağını, burnunu ve diğer bir uzvunu kesseler razı olur musun? diye sorar. Hizmetçi, “–Hayır cevabını verince, Mevlana, –O halde niçin yoksulluk şikâyetinde bulunuyorsun. Mademki bu uzuvlara sahipsin, o halde fakir değil zenginsin. Sende bu kadar kıymetli şeyler olduğu halde niçin onların kıymetini bilmiyor, Allah’a şükretmiyor da fakirlerin sabrını sermaye yapmıyorsun? Uyarısında bulunur.
Mevlana Der ki! Ey can, kimseyi kırma sözden ağırı yoktur. Beden çok yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz… Sesini değil, sözünü yükselt. Yağmurlardır yaprakları büyüten, gök gürültüleri değil! Akıllılar önceden ağlarlar, bilgisizler işin sonunda başlarını vururlar. Kötü söz söyleme, kötü düşünme, kötü teşvik ve telkinde bulunma. Ancak o zaman dünyada ki kötülüklerin sana gelmesinden kurtulursun…
O büyük insan, hayata gözlerini yummadan önce son vasiyeti de, ölüm üzerine olmuştur. “Ölüm günümde tabutum götürülürken, dünyadan ayrıldığıma üzülüyorum sanma, şüpheye düşme. Sakın öldüğüm için bana ağlama, yazık oldu, yazık oldu deme, eğer nefse uyup Şeytanın tuzağına düşersem, işte hayıflanmanın sırası o zamandır. Cenazemi görünce ayrılık, ayrılık deme, o vakit benim ayrılık vaktim değil, buluşma, kavuşma vaktimdir. Beni toprağın kucağına verdikleri zaman Sakın veda, veda deme, çünkü mezar, öteki âlem cennetler mekânının perdesidir. Batmayı, gözden kaybolmayı Gördün ya. O büyük insanın Ruhuna bir Fatiha! Allah’a emanet olunuz.