Bugün TRT Trabzon Bölge Radyosu’nun Samsun Bandırma Vapurundan canlı yayınında “Eski 23 Nisan Bayramları” hakkında yaşadıklarımı paylaşmam için canlı yayına davetliydim.
Konuyu üç başlıkta özetlemeye çalıştım:
*Çocukluğumun,
*Öğretmenliğimin,
*Torunlarımın 23 Nisan bayramları.
Elbet kısıtlı sürede istediğiniz her şeyi dile getiremiyorsunuz.
Eğitim programlarınız, devlet büyükleriniz, kültür adamlarınız ve eğitimcileriniz millî bayramlara gerekli yakınlığı, ilgiyi, sevgi ve saygıyı göstermek zorundadır.
Millî bayramlar, dün ile yarın arasında köprüdür ve nesiller arasında kültürün, tarihin, coğrafyaya bağlılığın, geçmişe saygının pekiştirildiği günlerdir.
Biz kendimize güvenmeyi, bayrak, millet ve vatan sevdasını, birlikte başarma azmini, toplum karşısında rahat konuşabilmeyi bayram günlerine hazırlanırken edindik.
Öğretmenlik yıllarımız, öğrenciliğimizde edindiklerimizin daha fazlasıyla öğrencilerimize aktarılması yırtınması ile geçti.
Torunlarımızın durumu hiç iç açıcı değil.
Pek çok okulumuzda bayramlar, parayla tutulmuş animasyoncular, palyaçolar, müzisyenlere bırakılmış. Bazıları daha ucuzunu kasetlerle yapıyorlar…
Palyaçolara yüzlerini boyatarak, evde, düğünde, şurada burada ne çalınırsa çalınsın aynı figürlerle “vur patlasın, çal oynasın” anlayışı ile çocukları ve velilerini oynatarak milli bayram mı kutlanır Allah aşkına?
Bir Karadenizliyi, Erzurumluyu, İzmirliyi, Ankaralıyı başka yörelerin oyun havalarıyla, türküleriyle coşturamıyorsanız bayram yapmayın.
Milli marşları, kahramanlık türkülerini, bozlakları, barakları, ağıtları bütün milletin ruhunu besleyecek ortak değerlerimiz olarak kullanabiliriz bayram günlerinde…
Tiyatro sever bir nesil yetiştirebilmek için okul piyesleri tam bir okuldur.
Toplum karşısında rahat konuşabilecek gençleri okul programlarında sunuculuk yaptırarak yetiştirme fırsatı oluşturur millî bayramlar.
Çocukluğunun bayramlarında ezberlediği şiirleri ak saçlarıyla tekrar eden nineler, dedeler görüp imrendik hep…
Çok hatıralarım vardır bayram hazırlıklarında coşup çocukluk yıllarındaki şiirini ezbere okuyan amcalar, teyzelerle ilgili…
İleriki yıllarda yetişkinlerimiz teknolojinin emrinde birer robot olarak çıkacak karşımıza.
Kendi müziğine, şiirine, ninnisine, halk oyunlarına yabancı bir nesil yetiştirmeyi işgal altında olsak ancak bu kadar başarabiliriz…
Çocuklarımıza acısı, tatlısıyla dünü hatırlatmadan yarına hazırlanmak zordur.
Millî bayramlar, yarınlara hazırlanmada küçük birer şoklama günleridir.
Japonlar bu şoklamayı, eğitim çağındaki bütün çocuklarını Hiroşima ve Nagazaki’ye götürerek yaparlar ki çok çalışmazlarsa böyle felâketler yaşayabileceklerini anlatırlar.
Tarih fışkıran topraklar üzerinde oturduğumuzun farkına varmadan, üstelik bu tarihi altın harflerle yazanların atalarımız olduğunu unutarak yaşamaktayız ne yazık ki…
Elbet böyle bir ruh hâli, millî bayramlara gerekli önemi veremez.
Varlık içerisinde yokluk çekmek bu değilse nedir?