Ricky Martin’i hiç tanımazdım. Eğer büyük ve çok ünlü sanatçımız Hülya Avşar (!) olmasaydı, bir kıçı olduğunu ve bu kıçın mutlaka parmaklanması gerektiği (?!?) konusunda asla akıl yormazdım.
Büyük ve ünlü sanatçımız Hülya Avşar (!) bu Ricky Martin’i programında konuk ettiği vakit bastı parmağı canlı yayında…
İlk tepki olarak sövdüm, evet, itiraf ediyorum, sövdüm bu büyük ve ünlü sanatçı(!?!)ya.
Konuyla ilgili açıklaması şuydu ve o günden beri sövüyorum:
-Ben, herkesin yapmayı düşünüp de beceremediği bir işi yaptım…
Türkçe’den başka bir dil bilmeden İngilizce şarkılarını ezberlemiş binlerce Türk hayranı için Türkiye’ye getirtilmiş bu erkek güzeli Porto Rikolunun GEY olduğunu ise sonradan öğrendim.
“Hülya Avşar, parmak atılacak yeri iyi biliyormuş” diye gülüp duruyorum kaç zamandır…
Ancak, yaptığı savunma “Özrü kabahatinden büyük” cinsinden.
“Herkesin yapmayı düşünüp de beceremediği bir iş” sözünden alındım ve huzursuz oldum.
O, ne sağlam kaledir ki sığınıldığında bütün cürüm sahiplerini korur ve kollar…
Bu kale, insanlık adına karar verme, herkesin yapmak isteyip de yapamadığı, söylemek isteyip diyemediği şeyleri dile getiriyormuş gibi göstererek çirkin fantezilerini bizim adımıza yaptığını söyleyen her alçağın sığındığı bir yerdir…
Durup dururken Ricky Martin’i parmaklamayı niçin akıl etsin bir insan?… Herkesin yapmayı düşünüp de beceremediği işlerden biri midir bu?
Başka konularda da genel kabul görmüş insani değerlerin dışına çıkanların kılıfı hazır:
İnsanlık adına…
Ezilenler, sözünü söyleyemeyenler adına…
Sahnelerimiz, normal dışı ilişkilerin zincirleme ürünleriyle dolu…
Niçin bu zorlama hayatları dayatmaya çalışıyor magazin basını?
“Aşk” diye topluma sunulan, o ara reklam amacıyla oluşmuş birlikteliktir ve horoz/tavuk ilişkisidir.
Toplumun önüne çıkarılan, hakkında devamlı haberler yapılan sanatçı tiplerinden normal bir hayatı olana rastladık mı?…
Neredeyse normallere yaşama hakkı verilmiyor.
Uzun zamandan beri kafamı kurcalayan bu konuyu yazmaya karar verdikten sonra yaptığım araştırmada bu parmaklanmış mağdure (?!?) ile ilgili ne çok haber yapılmış…
Ricky Martin’ın koca (?) olarak seçtiği Suriye asıllı, çarpık bir ailenin çocuğu olan Jwan Yosef’tir.
Anormali normalleştiren haberler niçin itibar görür?
Bu tür sanatç(?)lar niçin çok parlatılır, gençlerin gözüne gözüne sokulur?...
Yıllardır şunu şaptım:
Müzik alanında hakkında çok haber yapılan, daha kaseti çıkmadan kanal kanal dolaştırılıp ahmakların gözüne sokulan, mutlaka bir mankenle, kıytırık bir ünlüyle “aşk” dedikodusu çıkarılan birinin şarkılarını kesinlikle dinlemedim.
Sesi konusunda tek bir itirazım olmayan İbrahim Tatlıses “Dersini almış da ediyor ezber” türküsünü kasetine okudu diye en az bir yıl bağlamayı elime alınca mutlaka çalmaya çalıştığım bu türküyü çalıp söylemedim.
Sanatçı diye takdim edilen böyle kişiliklerin eserlerini içinde bulunduran kasetleri almadım. TV’de görünce kanal değiştirdim.
Yaptığım koro çalışmalarında böyle sanatçılar(!)la anılan türküleri programa almadım.
Ricky Martin’i sahnede parmaklayan Avşar, demek ki misafirinin hoşlanacağı şeyi biliyormuş…
Yapsın, ne yaparsa yapsın ama “Herkesin yapmayı düşünüp de beceremediği bir iş” olarak sinsice, hınzırca bir cevap vermesin, ayarsızlığına kılıf olarak beni kullanmasın.
TV’ler, sapkınlıkları evimizin içine sokmak için yarışıyor ve bu, her ülkede böyle…
Ahmakların alkışladıklarını alkışlamak, önümüze konan her şeyi yemek zorunda değiliz.
İnsan olmanın haysiyetini korumak herkesin görevidir