Türk-İslâm mütefekkiri ve mutasavvıfı Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî (1207-1273)’ye âittir!..
Düşünenler için derin mânalıdır. Aklın önemini bundan daha veciz ve güzel anlatmak da her kişiye mahsus değildir.
Günümüzde, bilhassa, ilâhiyatçıların, sosyolojicilerin, târihçilerin, siyâsetçilerin, edebiyatçıların, şâir ve yazarların Hazret-i Mevlâna’dan alacakları çok şey vardır/olmalıdır.
O; sâdece, belli zamanlarda hatırlanması gereken bir Türk-İslâm mutasavvıfı değil; aynı zamanda, asırları ihâta eden büyük bir mütefekkirdir.
“Aslem Türkest eğerçi Hindu guyem” yâni “Farsça söylüyorsam da aslım Türktür” diyen cihânşümûl fikirlerin sâhibi Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî, yazdığı muhteşem eserlerle, hâlâ, en ön safta bulunmaktadır.
25.618 beyitlik Mesnevî’si, 44.834’ü beyit olmak üzere, rubâîlerle birlikte yaklaşık 50. Beyitlik Dîvân-ı Kebîr’i, mensur eseri Fîhi Mâ-Fîh’i, Mecâlis-i Sebâ’sı ve zamanının mühim şahsiyetlerine yazmış olduğu (147) mektubu ihtivâ eden Mektubât’ı, ilgili ilim adamlarınca tetkik edilmeli, onlardan günümüze hisseler çıkarılmalıdır.
Yaşadığı dönemin Avrupası’nın hangi gaflet batağında olduğu ve Anadou’nun da hangi istilâya mâruz kaldığı düşünülürse, büyük mağduriyetleri yaşamış biri olarak ortaya koyduğu eserlerin kıymeti daha iyi anlaşılmalı ve daha iyi kavranmalıdır.
O’nun; başlık olarak, sâdece bir sözünü naklettim:
“Aklın varsa başka bir akılla dostu ol, görüş, danış!”
Bir cümlesiyle; aklın önemini, istişârenin gerekliliğini, “Akıl, akıldan üstündür” atasözünü; tevâzûnun, insanın hayatındaki yerini…ifade etmektedir.
(Bu hususta; M. Halistin Kukul, Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’nin Mesnevî’sinde “Akıl” , wwwkapsamhaber.com-10 Aralık 2021 târihli oldukça geniş açıklamalı makalemin okunmasını istirhâm ederim.)
Mukaddes kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de; “aklı kullanmak” ve “düşünmek” le ilgili onlarca âyet-i kerîme mevcuttur.
İnsanoğlu; dînî, fennî ve ictimâî bütün ilim dallarında, ‘aklı kullanmak ve düşünmek sâyesinde’ ilerleme gösterebilir. İnsanlığın hizmetine sunulacak her keşif, aklı iyi kullanmakla mümkündür.
Türk ve dünya şiirinin estetik şâhikası Yûnus Emre bile;
"Mevlâna Hudâvendgâr bize nazar kılalı
Anun görklü nazarı gönlümüz aynasıdır"
Diyerek; Hazret-i Mevlâna’ın üstün mertebesini işâret buyurmuştur.
Hazret-i Mevlâna’yı anlamak, idrâk etmek ve kavrayabilmek için, O’nun şu rubâîsini çok iyi tahlil etmek gerekir:
“Ben, sağ olduğum müddetçe Kur’ân’ın kölesiyim;
Ben, Muhammed muhtârın (s.a.v.) yolunun tozuyum.
Benim sözümden bundan başkasını kim naklederse,
Ben, ondan da bîzârım, o sözlerden de bîzârım.”
Sözü; vefâtının 749. yılında, fikir dünyâsını ihâta edebilecek“Hazret-i Mevlâna” başlıklı şiirimle bağlıyorum:
"Muhabbet deryâsında gönüllerin sesiyim!
Allah'a giden yolda sevginin gözdesiyim.
Ne güzel söz buyurdun, ey Hazret-i Mevlâna:
"Sağ olduğum müddetçe, Kurân'ın kölesiyim!”