Arka bahçeler ne güzeldir.
Keşke arka bahçelerimizde umutlarımız, umduklarımızla yeşerse… Rengarenk güllerle süslense, gözlerimize gülümsese… İçimizdeki hayallerimizin, umutlarımızın, taptaze kalmasını sağlasa, bir güneş gibi içimize doğsa…
Eskiden olduğu gibi keşke yorulduğumuzda bir lokma ekmeği bir gölgede paylaşabilsek… Bir tas suyu Birlikte paylaşabilsek… Keşke birlikte hayaller kurup arka bahçemizi pisliklerden, yaban otlarından ayıklayarak umutlarımıza umut katsak, yorulmuşluğumuza derman katsak, hayatımıza renk katsak…
Arka bahçeler, bizi hayata bağlayan, yeni arka bahçeler elde etme imkanı tanıyan ve mücadele etmemizi sağlayan, her bir gül ile, daha ileri, çok ileri gitmemizin müsebbibi arka bahçeler…
Arka bahçeleri orman olmaktan, sürülmeyen tarla olmaktan kurtaran hey gidi idealist bahçıvanlarımız!.. O bahçeleri tanzim eden, şekillendiren, biçimlendiren…
Kim bilir hangi umutlarla, kim bilir hangi hayallerle, kim bilir hangi duygularla arka bahçeleri düşündü sahipleri…
Ne çileler çekti, ne terler döktü, ne emekler verdi o insanlar, kim bilir!
Ey bahçıvan! Keşke sende onların hissettiklerini, neler düşündüklerini anlayabilsen… Keşke O hayaller ile sende kendine arka bahçeler oluşturabilsen. Bütün bunları bir ağacın gölgesinde yatarak anlayabilir misin acaba?
Arka bahçeler hep olacak… Sen veya ben olmasam da olacak.. önemli olan senin veya benim O’ arka bahçelerin anlamına, ruhuna, gayesine, sevdasına varabilmendir.
Su vermek yetmez arka bahçelere… sevgini vermeli, umudunu vermeli, göz yaşını hatta kanını vermelisin!
Pek tabi sende bahçenin dışına çıkıp kafandaki tilkilerle kocaman kurtlara kafa tutarak komik duruma düşmektense, bahçenin içinde kalıp nice güzel örnekler oluşturabilirsin…
Bahçe ile bahçıvan arasında derin bir ilişki vardır aslında; bir aşk gibi,bir dost bir arkadaş gibi… Bu yüzden dağ veya orman olmaktan çıkmış, bahçe olmuştur beklide…
Ne bahçesiz olurum ne bahçıvansız. Bahçede benim , bahçıvanda… bahçem bakidir, bahçıvanım fani…
Hoşça kalın