"Oğlan babadan öğrenir at oynatmayı Kız anadan öğrenir sofra donatmayı" Ya da "Armut dibine düşermiş" Bu günde bu iki deyimle karşınızdayım.
Toplumumuzun yapısı 1990'dan itibaren bozuldu.
Sistem mühendisleri başta Amerika olmak üzere bize hasım olan, topraklarımızda gözü olan ülkelerin sistem mühendisleri harıl harıl çalışıyor. Bir sırtlan gibi çoluk çocuğumuzun biyo kimya, psişik yapısını bozmaktalar. Yazılı ve görsel medya başta olmak üzere internet üzerinden de kolaylıkla bu işi becermekteler. Ne kültürümüz kaldı ne anenemiz.
1990'larda TÜRK dendim mi sağcısı, solcusu TÜRK"lüğünden asla taviz vermezlerdi.1980 öncesinde de vermezlerdi.
Rahmetli Turgut Özal bu ülkede "orta direk" deyimini çıkarttığında hepimiz otomatikman tepki veriyorduk.Turgut Özal'da "alışırsınız" demişti.
Alışmak ne kelime "kabak çiçeği" gibi açılıp saçıldık. Her şeyi hoş görür hale geldik. Öyle hale geldik ki çocuğumuz, hoşumuza gitmeyen bir hareketi yaptığında kendimiz bile "normal, zamane çocuğu" deyip geçiştiriyoruz. Hatta ileri boyutunda kreşe ve ya okula göndererek topu taca atar gibi öğretmene postalıyoruz. Sizin başa çıkamadığınızla öğretmen nasıl başa çıkacak!
Tramvayda, otobüste, dolmuşta ellerinde birer servet değerinde cep telefonu ile bacak bacak üstüne atıp büyük, küçük bilmeden saygısızca oturan bir nesile nasıl saygıyı öğreteceğiz! Aldırmıyorlar bile yaşlı ayaktaymış, değilmiş. Ya da ayakta durabilecek çocuğunu yanına oturtup hiç oralı bile olmuyorlar....
Devletimizin Aile sosyal bakanlığı ne işe yarar anlamadım. Bu bakanlığın görevi sadece sokağa terk edilen çocuklar ile mi ilgilenmektir?
Yazılı ve görsel medya ile (spot yayınlar) eğitilemez mi?
Ekonomik krizlerle bozulan aile bütçelerine katkıda bulunulması için öncülük edip, meslek el alıştırma iş kursları düzenletip aile bütçelerini dengeletemez mi? Ya da çalışan, çalışmayan kadın sayısına göre orantıyı tespit edip, ailede aile reisine katkıda bulunması için kadınlarımıza iş kotası uygulatıp çalışan kadın sayısını artıramaz mı?
Her şey bitti Andımız mı kaldı!
TÜRK'lükle, toplumun balans ayarlarıyla oynayarak bir yere varılmaz!
Ülkemizde at koşturan muhtelif ülkelerin ajanları ve her hareketleri kontrol altına alınmalıdır. Acilen mutfaklarda ki yangın söndürülmelidir. Toplumu kaynaştırıcı adımlar atılmalı, toplumu ayrıştırıcı hareketlerden kaçınılmalıdır. Toplum sistem mühendislerinin her hareketleri kontrol altına alınmalıdır.
Olmazsa ne olur ?
"Oğlan babadan öğrenir at oynatmayı, Kız anadan öğrenir sofra donatmayı" misali toplum başsız, kıçsız yara alır. Herkes eğitimini kend verir. Garip bir nesil çıkar. Bir ülkede koruma polisi yabancı büyük elçiyi, konsolosu öldürebiliyorsa! ya da bir elçilikte, konsolosluk da bir gazeteci buhar edilebiliyorsa; ailenin, toplumun güvenliği nasıl sağlanabilir? Kime güvenilecektir? Bunlar düşünülmelidir.
Hükümetin bir önceki hükümetlerden farkı olduğu görülmelidir!
Bir şehit verildiğinde ülkenin yarısı yada televizyon kanalları şıkır şıkır oyun havası çalıp oynuyorsa bunda toplumun bam tellerinde arıza olduğunu gösterir. Bunların hepsi düşünülmelidir.
Acilen devletin birimleri birleşip ülkece kalkınma hamleleri atılmalıdır. Kalkınma hamlesi de aileden başlanmalıdır. Milletlerin ara gazını alıcı projeler yerine gerçekci, gerçekleşebilir milli kaynakla yapılabilir projeler hayata geçirilmelidir.
Devletin bir kör kuruşu bile emniyete alınmalı, halkın gözünde "yiyen, arpalık" mantığı, anlayışına yol açan her türlü davranışa meydan verilmemelidir.
Hz. Ömer adaleti şiddetle hayata geçirilmelidir.
Devletin hayata geçireceği ekonomik faaliyet proğramı "dağ fare doğurdu" ya da "bizden çıkacak" anlayışına son verilmelidir. Halk da bunu kendisi için yapıldığına ikna edilmelidir. "Armut dibine düşermiş" ya da diğer söylediğim deyim dedirtilmemelidir!
Saygılarımla