Başbakan, Erzurum’da yaptığı yerel seçim mitinginde, Türkçe Olimpiyatları’nın artık yapılmayacağını söyledi. Aslında benim açımdan bu söylediğinin önemi yok. Kendisi içinde pek önemli değil. Çünkü sözlerinin gayriciddi olduğunu biliyorum, kendisi de bir sonraki olimpiyatlarda başbakanlık makamını işgal etmiyor olacağını biliyor. Asıl dikkatimi çeken bu anlamsız cümleleri sarf ederken yüzünün aldığı şekildi. İzlemediyseniz lütfen araştırıp bulun ve izleyin. Üst notalarında öfke patlaması yaşamış, alt notalarında korku ve çaresizliğin gizlendiği bir yüz ifadesi ile çaresiz çırpınışlarına yardım elini uzatacak bir el arıyor.
Erzurum halkının, başbakanı meydanda yalnız bırakarak sadece şehir dışından gelen misafir dinleyicilerin eline bırakmasından bahsetmek istemiyorum. Ya da kalbi kırılmış ve hakarete uğramış bir halde alanı terk eden insanların, hala başbakanı niçin desteklediğini bilmeyen kalabalık insan topluluğu tarafından darp edilmesinden de bahsetmek istemiyorum.
İnanan insanlar, abdestliyken eline diken batsa, bir damla kan yüzünden abdesti bozulduğunda, “mutlaka abdestimde bir kusur vardı bu yüzden bu olay başıma geldi” diyecek kadar kaderci insanlardır. Son birkaç aydır başbakanın geçtiği süreçten sonra hala dönüp kendine bakmaması, bırakınhata yaptım demeyi, ben hata yapmış olabilir miyim bile dememesi, hala abdestinden şüphe etmemesi acı ve acı olduğu kadar düşündürücüdür.
Kaderin cilvesine bakın, 2003 yılında Türkçe Olimpiyatları ilk kez düzenlendiğinde, organizasyon Bülent ARINÇ ’ın himayesinde yapılmıştı. Bülent ARINÇ ’tan bugün ses çıkmaması manidar, manidar olduğu kadar da parti içlerindeki baskı rejiminin göstergesidir.
Eski Spor Bakanı Suat Kılıç’ın, 2020 Olimpiyat Oyunlarını Türkiye’ye getirmek için yaptığı çabalar hafızalarımızda taze duruyor. Harcanan paraları, reklam giderlerini unutmuyoruz. Başarısız organizasyondan sonra bu işin sadece dua ile olmayacağını maddi duaya da ihtiyaç olduğunu, temsil sorunu yaşadıklarını ve “kına yaksınlar” söylemi ile Müslümana yakışmayan kin ve nefret duygularının şahidi olduk.
Bugüne kadar, dünyanın 140 farklı ülkesinden yüz on binden fazla çocuk, Türkçe olimpiyatlarına katılabilmek için güzel dilimizi öğrendi. Bu çocukların bir kısmı öğrenim hayatını bitirerek meslek sahibi oldular. Bir kısmı hâlihazırda öğrenim hayatına devam ediyorlar. On yıllardır, Türkiye’yi Tanıtma Vakfı tarafından dudak uçuklatan rakamlarla paralar harcanıyor. Türkçe Olimpiyatlarının ülkemize getirisi karşısında, denizde katre bile olamayacak mesafedeler.
Durum böyle iken bu nasıl bir aymazlık, bu nasıl bir kindir. Bunun tam karşılığı, oturduğu dalı kesmektir. Kendi adına yaptığı zararın hesabını sormaya elbette hakkımız yok ama güzel vatanımız ve temiz Türkçemize el atmak, dil uzatmak hiçbir densizin haddine değildir.
2020 Olimpiyat Oyunlarındaki kabiliyetsizlikten sonra kına söylemi yapan zihniyet bugün kına çukuruna düştü. Bu zihniyetin çivisi çıktı, iskelesi çöktü.
Gün, Allah’tan ıslah isteme günüdür, Allah sizi ıslah etsin. Lakin Yüce Yaradan, ıslah olmayacakları helak eder, haberiniz olsun.