Dün haberlere göz gezdirirken Tunceli'nin Nazimiye kırsalında operasyondaki birliklerde görevli askerlerimizden ikisinin donarak kaybettiğimiz haberini okuduğumda irkildim, nutkum tutuldu. Ne zaman bir askerimizi kaybetsek içimden bir şeyler boşalır, elim ayağım titrer. Bu yazıyı da zaten zorlanarak yazıyorum.
Tek kurşun atmadan zayiat vermek tüm sıralı komutanlar tarafından en büyük üzüntü kaynağıdır. Şehit olan askerlerimize Rabbimizden rahmet, ailelerine ve ülkemize de baş sağlığı diliyorum.
Bu gün ise haberlerin devamını takip ettim. Modernizasyon kapsamında yeni belirlenen kamuflajların kullanılmaya başlandığı bilgisi yer almaktaydı. Bu olay öyle kolay geçiştirilecek bir olay olmamalıdır.
Emekli bir asker olarak Türk Silahlı Kuvvetlerimizde kullanılacak her türlü teçhizat belirli bir aşamada muayene, kontrol ve testlerden geçtikten sonra kullanılmaya başlanır. Önce malzemenin niteliğine göre teknik şartnamesi hazırlanır. Sonra o şartnameye göre alıma geçilir. İhale yapılır. Mal teslim olunur. Muayene komisyonları şartnameye göre malı laboratuvar dahil testlerle kontrol eder test ettirir. Ve alım gerçekleşir.
Bunu da geçelim. Her birliğin Emniyet ve Kaza Önleme teşkilatı, Subayı vardır. Her ay düzenli olarak iklim, hava değişimi ve oluşan, oluşabilecek ufak tefek kazada olsa hepsi yazılıp, ast birliklere emir olarak yayınlanıp uygulanır.
Daha sonrasında göreve, nöbete çıkacak her asker tek tek nöbetçi sıralı komutanlarca muayene ve kontrolü yapılır. Hiç mi başındaki komutanı ya da kimse ekibini kontrol etmemiş? Anlamadım. Kamuflajın modernizasyonu kapsamında askerimizin donması normal değildir. 21 nci yüzyılda modernleşen Türkiye ve göz bebeğimiz T.S.K.miz için geçiştirilemeyecek bir hadisedir.
Savaş, terör hareketleri hiç bir kimsenin asla istemediği şeydir. Ancak şu da bir gerçektir ki 1-2 nci Irak savaşı, akabinde pkk terör faaliyetleri, Suriye'de ki iç savaş T.S.K. lerimizi hantal bir yapıdan elastik bir yapıya getirmiştir. Bize uygulanan ambargolar sayesinde milli silah sanayimiz, savunma sanayimiz de buna paralel olarak gelişmiştir. Emekli olduğum 2003 yılından beridir T.S.K envanterinde ki silah, araç, gereç, sistemler üzerinde modernizasyona gidilmiş ve oldukça da yol alınmıştır. Ama hala askeri araç otoparklarımızda her menşei araç bulunmaktadır. Almanya ordusunda ki araçların hepsi mercedes, İngiltere'de Bedford araçlar mevcut. Diğer ülkelerde de hemen hemen aynı sayılır. Yada 2-3 çeşidi geçmez. Ama ülkemizde maalesef araba galerisi gibi her menşei araç mevcut.
Yine diğer ülkelerde araç yapan fabrikalar seferberlikte üzerine takılacak silahın konacağı yeri dahi koyar sivile satışını yapar. Asla üzerlerinde kimse bir değişiklik yapamaz cezası vardır. Ama ülkemizde hala böyle bir uygulamaya rastlamış değilim.
Modernizasyonların birisi de gıda kontrol müfrezeleriydi. Bir kaç kez modernize edildiği halde yakın zamana kadar bazı birliklerimizde erlerimiz gıda zehirlenmesi tehlikesi geçirmiştir.
Kısacası erlerimiz pusuya düşebilir, çatışmada yara almış olabilir. Buna bağlı kayıplarımız da olabilir. Ama 21 nci yüzyıl eşiğinde göz bebeğimiz T.S.K. erbaş ve erlerimizin tek bir kurşun atmadan donarak kaybedilmesi anlaşılır bir şey değildir.
Zorlanarak yazdığım bir yazı oldu. Dilerim tek bir neferimizin burnu dahi kanamadan ailelerine kavuşması, dosta güven düşmana korku salan T.S.K.mizin tüm ferdine her türlü kazalardan Rabbimin korumasını niyaz ederim.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 95. yılı tüm halkımıza kutlu olsun...
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE....
Saygılarımla