Ân, dediler...Ân, dediler...İşte o ân, bu ân dediler.
Gönlümüzde îmân, özümüzde vatan dediler.
Asırlardır tanır bizi cihân, bilir bizi her insan dediler.
Tedbiri elden bırakmayın, kalleştir düşman dediler.
İnmesin göğümden Türk bayrağı, dinmesin ezân dediler.
Bana, Mehmet Muratdağı...Bana, Musa Özalkan dediler.
Bana, Muhammed Osman Akagündüz, Miraç Gürhan dediler.
Bana, Ahmet Aktepe...Bana, Oğuz Kaan dediler...
* * *
Birileri öne geçti, yol gösterdi, aha dediler.
Beni seçti, seni seçti...bizi seçti...daha dediler.
Bilirsiniz işinizi, hiç gerek yok îzâha dediler.
Yaptıklarınıza biçilmez asla paha dediler.
Gaazilik şehitlik yolu, çıkar Allah'a dediler...
* * *
İn dediler, ne kadar in varsa onlara in dediler.
Birbirinizin maksadına-emeline yetişin dediler.
Yerine gelsin Rabb'imize sözümüz- yemin dediler,
Hedef; Burseya, Darmık, Huruz Dağı...Afrin dediler.
Hem Türk milleti sevinsin, hem de sen sevin dediler.
Her kelime-i şehâdet getirişimde: Âmîn! dediler.
* * *
"Biz, aşkı, vatan için canını verenlerden öğrendik" dedik.
Kim, ne zaman çıktı ise karşımıza, böyle yendik, dedik.
* * *
Bize, yiğit dediler, alperen dediler, bozkurt-kahraman dediler.
Dedik ki, aman ha!..Elbette aman ha, aman! dediler.
* * *
Kibre düşersek, Allah korusun, o zaman...dedik.
Dillerimiz, eksik olmasın sakın, duâdan..dedik.
* * *
Yürü dediler, koş, uç, şahlan dediler...
Bize yeter bu güzellikler, bu heyecân dediler.
Vatan kıymetlidir, hele de, onun için verilen can dediler.
Nice bin can, bir vatana kurban dediler.
* * *
Rabb'im, eylesin alnınızı pak dediler.
Kefeniniz olsun, düğün gününüzde duvak dediler.
Sökecektir, zaferle, Türk'e muhakkak şafak dediler.
Ebedî dalgalanacak göğümüzde ay yıldızlı şanlı Bayrak dediler.
* * *
Ne gerek var, konuşup ağlamaya dediler.
İzin vermeyin asla gevşemeye- durmaya dediler.
"Ayaklarınıza taş değmesin", maya, bu maya dediler.
Gidin..sarılmaya, karılmaya, durulmaya dediler.
Görüşmek ya nasip...Güne, haftaya, aya dediler.
Benzersiniz coşunca, fırtınaya, kasırgaya, dediler.
Yine de, nereye dediler, bu, değer sorulmaya dediler.
Fevzi , Nurullah, Fırat, Ufuk, Şahin Kaya...dediler...
Ahmet, Ali, Halil İbrahim, Hayrettin, Yasin...İçtimâya, dediler.
Onlar da, hep bir ağızdan: Kızılelma'ya!...Kızılelma'ya!.. dediler.
Salavât getirip: Muhammed Mustafa'ya...Muhammed Mustafa'ya...dediler!..