Her yıl 13 Mayıs’ta Karamanoğlu Mehmet Bey’in “Türkçeden başka dil konuşulmayacak” fermanının yıldönümü; 26 Eylül’de ise Birinci Türk Dil Kurultayı’nın açılışı anısına dil bayramı kutlanıyor. Ancak Türkçenin bugün geldiği nokta, bu iki günü bayram havasında kutlamaya elvermiyor. Arslan Tekin’in “Hangi Dil Bayramı! Hangi Türkçe?!” başlıklı yazısında belirttiği gibi, Türkçemiz adım adım kuşatma altında.
Yazıda yer verilen Halit Uygun imzalı okur mektubu, durumu bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Ankara’da yaşayan 65 yaşındaki Dil Tarih Fakültesi mezunu Uygun, semtindeki iş yeri tabelalarından basın diline kadar her alanda Türkçenin geri plana itildiğini somut örneklerle anlatıyor. İşyerlerinin isimleri adeta İngiltere’den bir sokak görüntüsünü andırıyor: “Design of furniture”, “solvay coffee”, “Adress Kuaför”, “Carnavvale patisserra” ve daha niceleri...
Yalnızca tabela değil, televizyon yayınları da bu karmaşık dilin etkisi altında. “Check-in”, “medya”, “start almak”, “final four”, “scout”, “tonmayster” gibi kelimeler artık günlük konuşmanın bir parçası. Üstelik bu kelimelerin Türkçeleştirilme çabası da yok. Arslan Tekin’in ifadesiyle, "Türkçenin dibini delenler galip geldi.”
Durum o kadar ileri gitmiş ki, vatandaşın CİMER’e yaptığı başvurular bile sonuçsuz kalmış. Belediyeler, topu başka kurumlara atıyor. Türk Dil Kurumu'na ulaşan şikâyetler ise çoğunlukla sessizliğe gömülüyor.
Arslan Tekin yazısında dil meselesinin kökenine de iniyor: Arapçadan, Farsçadan, Fransızcadan, hatta Çinceden kelimeler alındığını; ancak asıl meselenin bu kelimelerin Türkçenin yapısına uyum sağlayıp sağlamadığı olduğunu vurguluyor. “Medeniyet alışveriştir ama bu alışveriş Türkçenin ruhunu kaybettirmemeli,” diyor.
Tekin, Türk aydınlarına seslenerek Prof. Dr. Erol Güngör’ün şu sözlerini hatırlatıyor:
“Türk aydınları Türk dilini kurtarmak zorundadırlar. Dilin kurtarılması milliyetçiliğin asgari şartıdır.”
Bugün geldiğimiz noktada ise ne Türkçülük, ne de milliyetçilik dil üzerinden birleştirici bir tavır geliştirebiliyor. Herkesin Türkçeye sahip çıktığını söylediği ama kimsenin gereğini yapmadığı bir dönemden geçiyoruz.
Arslan Tekin’in yazısında da belirttiği gibi, “Konuşamıyoruz. Fikirlerimiz ayrı, dünyalarımız ayrı.”
Arslan Tekin’in Türkçemize dair kaleme aldığı önemli yazıyı okumak için tıklayın:
Hangi Dil Bayramı! Hangi Türkçe?!