NEYİ KUTLAYACAĞIZ?
Bugün 24 Kasım, param parça olmuş, birlik beraberliği olmayan yaklaşık 1 milyon(Üniversite hocaları ile birlikte) öğretmenin günüymüş. 9 memur sendikası içinde dokuza bölünmüş, ideallerinin çok azı bile örtüşmeyen bir topluluk. Şimdi resmi şahsiyetler öğretmenler için bugün okkalı laflar edecekler. Hepsi temelden palavradır, içi boş parlak sözlerdir. Dinleme bahtsızlığına ulaşmayacağımı tahmin ediyorum. Zira duyar duymaz ilk işim TV veya radyomu kapatmak oluyor. Kutlamak şöyle dursun, gerçekten iğreniyorum.
DURUM NEDİR?
Özellikle bu dönemde “işi ehline vermek” gibi gerçekten kutsal bir anlayışı ortaya koyan Hadis-i Şerif bile çöpe atılmış, Memur-Sen adı verilen yandaş derneğe üye olmayan bir öğretmen alanında en büyük âlim olsa hatta “peygamber” olsa ona iş ve idarecilik yoktur. Hiçbir yeteneğe sahip olmak gerekmez. Dünyadaki sendika birliklerinin hiçbirisinin “sendika” olarak kabul etmediği yandaş Memur-Sen tüm kamu çalışanlarında olduğu gibi öğretmenler konusunda da şu görevleri yapıyor:
A) Öğretmenleri ve idarecileri fişlemek, iktidar yanlısı ve iktidar karşıtı olarak liste yapıp üstte bulunan yandaşlara bildirmek
B) Yeni alınacak ve atanacak personeli yurttaşlar arasından değil de yandaşlar arasından almak üzere genel ve adil sınavlardan vazgeçip, kamerasız ve kayıtsız mülakatlarla haksız ve İslam’ın kul hakları ölçülerini hiçe sayan uygulamalar yapmak
B) Yalancı toplu sözleşmelerde(grev hakkı olmayan toplu sözleşme yalancı toplu sözleşmedir) öğretmenin hakkını değil de üstteki menfaatçilerin verdiği görevleri yerine getirmek üzere alçalmak
C) Merhum Nihal Atsız, ispiyoncu Sabahattin Ali için “Yükselmek için alçalan adam” ifadesini kullanmıştı. Bu Memur-Sen adındaki derneğin işi de aynen böyledir. Yukarının tamamına yaranmak için öğretmenin hakkını savunamıyor, öğretmenin itibarı ve ekonomik durumu yerlerde sürünüyor. Neden? Çünkü memurun hakkını savunsa bazı makamlara “yükselemeyecek”.
“MİLLİ” EĞİTİM BAKANLARI NE İŞ YAPAR?
6 Yıl eğitim fakültesi dekanlığı yapan bir kişi olarak ve öğretmen okulundan başlayarak tüm eğitim ve kamu görevliliği hayatım öğretmen kurumlarında geçti. Gelip geçen milli eğitim bakanları arasında iki kişinin gerçek bakanlık yaptığını kabul ediyorum: Merhum Tevfik İleri, DP döneminin bakanlarındandır. Mühendis olmasına rağmen adam gibi, tarafsız bakanlık yapmıştır. Bir diğeri Avni Akyol’dur. Zaten öğretmen olan bu zat gerçek bir bakan olmuştur.
Cumhuriyet tarihinin en başarısız Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’dır. Tarihin de bunu böyle yazacağından eminim. Yukarıda anlattığım kirli işlerin başında-arada çapsız bir kadro olsa da- o vardır. Bilerek veya bilmeyerek bütün haksızlık ve adam kayırma gibi kötü gidişat ona ve daha yukarıya uzanıyor.
Sisteme ve mesleki eğitimin yok edilmesine, neredeyse tüm okulların bilinçsizce İmam-Hatipleştirilmesine girmiyorum. Onlar zaten birer felaket…
BİR EMEKLİ EĞİTİM YÖNETİCİSİ OLARAK 2014, 24 KASIM’NI KUTLAYAMIYORUM!