Eğer Afrika arka bahçemiz ise Endonezya ve Güneydoğu Asya ülkeleri avlumuz ve ön bahçemiz olmalıdır. Aramadıklarımızı ve veya görmek istemediklerimizi değil, sadece gördüklerimizi gözlemlemek ve onları değerlendirmek böyle düşünmeye yetecektir.
Türk olarak tavrımız eksiktir. Herşeyi bir kavga vesilesi yapmaktan vazgeçtiğimiz gün ülkemiz ve milletimiz kazanacaktır.
Endonezler bize avlumuz ve ön bahçemiz kadar yakındır da ondan. Endonezya ve Endonezleri 11 yıldır incelerken şunu gördük. Hassas ve edilgen kişilikleri sert ve kırgın karakterli Türklerle hiç uyuşmuyor. Her iki millet de birbirini hiç mi hiç tanımıyor.
Endonezya asgari ücretin 95-130 dolar civarında olduğu, köylerde 30 dolar maaşla insanların günde 5 saat kadar çalıştığı, ev hizmetçilerinin bölgeye göre ayda 20-60 civarında dolar maaş aldığı bir ülkedir. Örneğin başkent Cakarta’da ev hizmetçisi ayda 70 dolar, yaklaşık 700- 900 km. doğusunda Nganjuk ve çevresi illerde ise ayda 20-30 dolar maaş alır.
Dinle yatıp imanla kalkan bir günlükyaşamın en temel hizmetleri bile aksattığı “ezan okunuyor namaza gideceğim” deyip ekmek parasını kazandığı devlet dairesini terkedip giden devlet memurlarının bulunduğu bir ülkedir.
34 eyaletten 33 tanesinde 5+5 yıl sistemi ile valilik seçimlerinin yapıldığı ama sadece Yogyakarta’da ise özel yasa ile valilik seçimlerinin yapılmadığ ı Hemnekboewono hanedanına terkedildiği bir ülkedir.
Din adamlarının “ bana hediye yolu ile rüşvet almak helâl” (gratifikasi) dediği bir İslâm ülkesidir.
Hazreti Muhammet soylu olanların Kampung Arap denen mahallelerde yaşadığı ve sadece bu sıfatı taşımanın para basan banka işlevi gibi bir değer olduğu ülkedir Endonezya. Örneğin başkent Cakarta’da Hocaefendiler Mahallesi (Pekocan) anlamındaki semt böyle bir yerdir. Bu açıdan bakarsanız bir sürü Ebu Lehep vardır.
Bütün bu olumsuzluklarının yanında birçok hanım kaymakam ve valinin bulunduğu, hanımlara karşı pozitif ayrımcılığın zirvede olduğu, kadına saygının esas olduğu bir ülkedir.
Kadınlara bakış açısı, ilâç üretim bilgisi ve birikimi ile Türkiye’ye yön gösterecek nadir ülkelerden birisidir.
Bir taraftan böyledir. Diğer taraftan da ülkede kız çocuklarının dini törenle sünnet edildiği (gusaran, khitanan perempuan) ve bu çocuklarının sünnet vahşeti nedeniyle %15 oranında öldüğü bir çelişkinin de topraklarıdır.
Sistemde eşit fırsatlar olmadığından sanatçı yeteneğini dünya çapında kanıtlayamayan ama sanatkar ruhlu millettir Endonezler. Endonezlere olumsuz ve olumlu yönleri ile bir arada bakmalıyız. Ne görmek istediklerimizi ne de aramak istediklerimizi öne çıkararak bunu başaramayız.
Tarikat ve cemaat işi yapanlardan dürüst bir tavır takınmalarını bekliyoruz. Ne görüyorlarsa onu söylesinler. Onu yazsınlar. Palavra atmasınlar. Mübalağayapmasınlar.
Endonezya’yı araştıranlar da böyle olmalıdır.
Çünkü Endonezler dindaşlarımızdır. Bu, Endonezlerle sağlamve kalıcı bir ilişki kurmak için büyük bir şanstır. Ama gerçek böyle değildir.
Endonezya’ya nasıl bakmalıyız? Bu soruya doğru cevap verdiğimizde kendimize nasıl bakmalıyız sorusuna da doğru cevap vereceğiz.
Endonezler kardeşlerimizdir. Kardeşlerimiz de dostlarımızıdır. Dost ise acı söyler. İşte Endonezya’ya böyle bakmalıyız. Onları sevmeliyiz. Her açıdan bunu hak ediyorlar.