Genel seçimlere çok az bir süre kaldı, her siyasi parti iktidar olabilmek için kıyasıya bir yarışın içerisinde.
13 yıldır iktidarda olan AKP, artık yeter diyen CHP ve MHP iktidar mücadelesi veriyor.
Herkesin aklındaki sorular aynı,
Davutoğlu iktidar olabilecek mi?
İktidar olursa, henüz ne olduğunu bile bilmediğimiz başkanlık sistemi denen fikrin neticesinde ülkeyi Erdoğan’a teslim mi edecek?
Hâlihazırdaki muhalefet partilerinden birini iktidarda görecek miyiz?
Evet.
Bunun kararını verecek olan elbette seçmenler yani bizleriz.
Hükümetin elindeki en güçlü silah “istikrar sürsün” söylemi.
Ama hangi istikrar?
İktidarın söylemlerinin aksine, 13 yıldır alım gücü yerinde sayıyor.
Hukuk birilerinin arka bahçesi olmasın derken resmen siyasi vesayet altına girdi.
Silahlı kuvvetlerin kimyası ile oynanarak pasifize edildi.
Terör bitsin derken teslimiyetçi bir zihniyete bürünüldü.
Emniyet teşkilatımız tarumar olmuş durumda.
Dışişlerimiz, strateji üretmek şöyle dursun her gün yeni bir fiyasko yaşıyor.
İçişleri bakanımız malum, anayasayı bile tanımadığını söylüyor.
Diyanet İşleri Başkanımız, milyonluk arabasından el sallarken
“komşun açken tok yatma” diyor.
Enerji bakanlığımız, tüm yurtta gerçekleşen elektrik kesintisinin sebebini bile bilmiyor.
Spor bakanlığımız, olimpiyat sevdası ile çıktığı yolda sürekli hezimet yaşadı, “kına yakın” dedi.
Milli eğitim bakanlığımıza bir şey demeyeceğim çünkü öyle bir bakanlık zaten yok.
Gençliğin ana gündem maddesi, uyuşturucu kullanımı olmuş.
Hükümet hala “istikrar sürsün” diyor.
Hatta bazen dozu kaçırarak;
"Biz iktidara gelmesek yatırımlar durur, bu bütçe yürütülemez, insanlara maaş veremezler"
"Doların ateşi artıyor, Merkez Bankası bir saat içinde 3 milyar doları çıkartıp bozduruyor. İcabında 50 milyar dolar çıkartırız. Paramız var. Ama piyasanın kendi şartları içinde bu ateşi söndürmesini bekliyoruz. Biz gidelim her şey tersine döner" diyor.
Allah, Kuran-ı Kerim’de; (Bakara Suresi/268,)
“Şeytan sizi fakirlikle korkutup, türlü türlü çirkinliğe teşvik ediyor…..” demiyor mu?
Yıllardır, istimrar siyaseti yapılarak buraya kadar gelindi.
Açlık ve işsizlik üzerinden algı oluşturulurken, yandaşa, eşe dosta, akrabaya, milletin malı peşkeş çekildi.
“Mal varlığım parmağımdaki yüzük” diyen adam, zenginlikte Karun ile yarışır hale geldi.
Mahalle arasından çıkıp sarayda yaşamak için “külkedisi” olmaya gerek olmadığını da gördük.
Mağdur edebiyatına bol bol eser veren hükümet, mağdur etmekten çekinmedi, mazlumun ahını almak gibi bir endişesi yok.
Bir ağaç düşünün ki, ihtiyaç duyduğu suya ulaşmak için bir adım atma, bir metre yer değiştirme şansı yok. Ağacın ihtiyaç duyduğu gıda, ayağına kadar geliyor. Ağaç ağaçken bunun endişesini yaşamıyor.
Bakın hayvanlar âlemine; yiyecek endişesiyle dağ bayır dolaşan hayvanlar ağaçlar kadar sağlıklı beslenemiyor. Hayvanlar âleminde, ihtiyaç duyulan yiyecek için kafa yormak gerekseydi sanırım en şanslı hayvanlar zekâsıyla ve kurnazlığı ile tanıdığımız maymunlar ve tilkiler olurdu ama her ikisi de cılız yaratıklar.
Kısacası biz bir yerde yanlış yapıyoruz, dünya geçim sıkıntısı çeken obeziteli insanlarla dolu. Bir yerde açlık korkusu varsa orada sömürü vardır. Kandırılmış, korkutulmuş, sindirilmiş toplumlar, açlık korkusu yaşarlar. Biz zaten açlıkla terbiye edilmiş bir milletiz.
"Biz iktidara gelmesek yatırımlar durur, bu bütçe yürütülemez, insanlara maaş veremezler"
"Doların ateşi artıyor, Merkez Bankası bir saat içinde 3 milyar doları çıkartıp bozduruyor. İcabında 50 milyar dolar çıkartırız. Paramız var. Ama piyasanın kendi şartları içinde bu ateşi söndürmesini bekliyoruz. Biz gidelim her şey tersine döner" diyor.
Tırnak içindeki cümleler Bülent Arınç’a ait.
Nasıl bir cürettir anlayamıyorum. Kimin 3 milyarını çıkardın, kimin 50 milyarını çıkarırsınız. Kimin parasıyla kimi kandırıyorsunuz. Söylediğiniz sözler şeytanı bile ürkütür.
Biri gider bir diğeri gelir, “ben olmazsam, olmaz” cümlesi haddinden fazla şeytani bir cümledir.
İnsanları açlıkla korkutmak edepsizliğin dik alasıdır. Nereye bakarsanız bakın fakirliği görürsünüz ve hangi fakire selam verseniz saygının en güzel örnekleri ile muhatap olursunuz. İnsanlarla oynamayın. Siyasi hırslarınız yüzünden insanları açlıkla korkutmayın.
Ve dua edin, aldatıldıklarını anlamasınlar.