Dilim söylerse kem söz,
Gök girsin, kızıl çıksın.
Asıldan saparsa öz,
Gök girsin, kızıl çıksın!
* * *
Gem vurulsun dile, gem..
Hem de bile bile, hem.
Devlet sırrı söylersem,
Gök girsin, kızıl çıksın!
* * *
Dünyâ, bize emânet..
Mâsûm ödüyor diyet.
Zulme susarsam, şâyet,
Gök girsin, kızıl çıksın!
* * *
Kutlu töre mi dedin?
Bunca zaman bekledin?
"Allah'ındır hâlis-dîn" (**);
Gök girsin, kızıl çıksın!
* * *
Okumaz câhil isem,
Gafil mi gafil isem,
Garezci bâhil isem,
Gök girsin, kızıl çıksın!
* * *
Yazmasam yüzüm kara,
Kanıp şer arzulara,
Çıkmayayım bahara,
Gök çıksın, kızıl girsin!
* * *
Ötüken ili, yurdu;
Kolbaşısı bozkurdu;
"Bütün Türkler bir ordu!"
Gök çıksın, kızıl girsin!
* * *
Dağ başı, ırmak boyu..
Boyumuz Kayı Boyu.
Yaşatamazsam soyu,
Gök girsin, kızıl çıksın!
* * *
Dünyâlar benim olsa,
Zâlimler her kim olsa,
Dil, dilim dilim olsa,
Gök girsin kızıl çıksın!
* * *
Sözün üstünde, söz var.
Şer söz, dostluğa duvar.
Olamazsam şehsüvâr,
Gök girsin, kızıl çıksın!
* * *
Baş tâcımız: Adâlet!..
Düşmanımız: Cehâlet,
İllâ illâ ihânet,
Gök girsin, kızıl çıksın!
* * *
Müslüman'ım ve Türk'üm;
Büyük Turan'dır ülküm.
Söylenmiyorsa türküm;
Gök girsin, kızıl çıksın!
* * *
Sanmayın dardır, kalbim;
Yârine, yârdır kalbim.
Kine ağyârdır kalbim,
Gök girsin, kızıl çıksın!
* * *
Yaylalar duman duman,
Özümdür geçen zaman,
"Kün tuğ"um "kök kurikan" (***)
Gök girsin, kızıl çıksın!
(*) "Gök girsin kızıl çıksın" sözü, ; eski Türkler'de bir an'anedir ve silâh üzerine /kılıç kabzasına tutularak yapılan bir ahit/kendine söz vermedir. Kızıl ise, kan rengidir. Mânâsı: "Eğer sözümden dönersem/cayarsam/sözümde durmazsam bu kılıç bedenime gök gibi girsin, kanıma bulanarak- kızıl olarak- çıksın!"dır. Kılıç, çeliktendir ve gök/mavi, yeni su verilmiş çelik üzerindeki renktir.
(**) "İyi bilin ki, hâlis dîn yalnız Allah'ındır." (Zümer sûresi, 3)
(***) Oğuz Kağan Destanı: "Kün tuğ bol-gıl kök kurikan-Güneş tuğ/bayrak, gök kurikan (çadır) olsun"