Papaz Brunson'ın tutuklama sonrasında Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ABD tarafından sorumlu gösterilerek yapılan tehditkâr açıklamasının kabul edilemez olduğunu belirten Bendevi Palandöken, "ABD Hazine Bakanlığının iki Sayın Bakanımızı hedef alan açıklamasındaki yaptırım kararını kınıyoruz. Verilen karara gösterilen bu saldırgan tutumun hiçbir ahlaki ve hukuki bir tarafı yoktur. İki Bakanımızın, devletimizin ve verdikleri kararların yanındayız ve destekçisiyiz” dedi.
"Türk halkının ve devletinin emir almayacağını ABD’de çok iyi bilmelidir."
ABD’nin haksız ve mesnetsiz "yaptırım" tehdidiyle Türk halkına, devletine ve hükümetine istemediği hiçbir şeyi yaptıramayacağını belirten Palandöken,“ABD şunu unutmamalı ki Türk Milleti ve devleti olarak bu tehditkar dilden rahatsızız ve zaman kaybetmeden ABD kendine yakışır şekilde davranışlarını kontrol etmelidir. Ülke olarak aklıselimle hareket etmeyi kendimize şiar edinmeliyiz. ABD bu tehditkar dile ile Türkiye Cumhuriyeti Devletine, hükümetine ve halkına istemediği hiçbir şeyi yaptıramaz. Türk halkının ve devletinin emir almayacağını ABD’de çok iyi bilmelidir. Türk devletinin ve Türk esnaf sanatkârının ABD’den tek beklentisi, Türk yargısının yapacağı yargılamanın sonuçlarına saygı duymaları ve sonucu beklemeleridir. Yaptırım kararı hem uluslararası hukuka hem devletler arası güven ilişkilerine aykırıdır” diye konuştu."Kabul Edilemez"
Türkiye ve ABD ilişkilerinin son zamanlarda geçtiği kritik süreçte ABD'nin, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yaptırım uygulama kararı almasını değerlendiren TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Haksız, hiçbir açıdan doğru olmayan, kabul edilemez. İki değerli bakanımızı hedef alan bu mesnetsiz açıklamaları nefretle kınıyorum. Söz konusu haksız karar, diyalog, istişare, ortak akıl üçgenindeki yapıcı zeminde sorunlara çare arama imkânını zayıflatıyor. Küresel ve bölgesel sorunlar, krizler kartopu gibi giderek büyürken ABD'nin Türkiye'ye yönelik müttefiklik ruhuna aykırı tutum ve kararları çözümsüzlüğe katkı yapmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır. Amerika'nın aldığı haksız ve yanlış karardan geri dönmesi, sağduyuya önem vermesi yapıcı bir sürecin tekrar öne çıkmasına katkı sağlayacaktır" dedi.