Boğaziçi Üniversitesi Türkiye'nin önemli üniversitelerinden biridir. Yaklaşık Bir aydır Türkiye'nin gündeminde yer alan Boğaziçi Üniversitesi'nin, demokratik bir hak arayışına veya masum bir öğrenci itirazına sahne olmadığına dikkat çeken MHP lideri Devlet Bahçeli, "Mesele öğrenci ya da rektör meselesi değildir. Asıl mesele üniversiteleri kapsayacak olası bir dalgalanmayı toplumsallaştırıp siyasallaştırmaktır." ifadeleriylede aslında hastalığı teşhis etmiştir.Nitekim, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki yasa dışı eyleme katılanlara yönelik operasyonlarda Gözaltına alınanların sayısı 36'ya yükselirken yakalananların bir öğrenci haricinde MLKP ve DHKP-C gibi terör örgütleriyle bağlantısı olanlar da bulunuyor.Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Eray Güçlüer, MLKP'nin eylemlerle bağlantısını TRT Haber'e şu şekilde değerlendiriyor:
Kim bu MLKP'liler?
"MLKP Marksist-Leninist Komünist Parti'sinin kısaltılmışı. 1960-70'li yıllarda sol gruplar içerisinde bir fraksiyon olarak gelişimini göstermiş, ortaya çıkmış bir örgüttü. Şiddet eylemleri içerir. Marksist ideolojide olduklarını iddia ederler ama bu kapsamda da pek çok diğer sol örgütlerde fraksiyon ideolojik bağlamda da ayrılırlar.""Bunlar tabi artık kendi ömürlerini tamamlamış, mücadelelerini Türkiye hatta dünyada kaybetmiş marjinal örgütlerdir. Bugüne kadar pek çok defa FETÖ olsun, özellikle PKK olsun diğer terör örgütleriyle Türkiye'ye karşı ortak eylem yapma kararı almış fraksiyonlardan bir tanesi."Neden ortaya çıktılar?
"Türkiye'nin terörle mücadelede kazandığı başarı birilerini rahatsız ediyor. Ve artık bitmiş marjinalleşmiş, toplumsal tabanı olmayan bu tür terör örgütleri ; özgürlük, demokrasi, üniversitelerin özerkliği gibi çeşitli bahanelerle yeniden sahaya sürülüyor. Bunlar bu kapsamda çeşitli maskelerle, hümanist kavramlarla gençlik yapılanmaları içerisinde özellikle üniversitelere salınıyor. Amaçları bu tür aparatlarla Türkiye'nin iç düzenini yeniden provoke etmek.""Türkiye terörle mücadelede çok önemli bir noktaya geldi. Yeniden geri dönüşü olmayacak şekilde terör hadisesi Türkiye'nin gündeminden düşmüştür. Türkiye'yi yurt dışında yeniden terörle anılır hale getirme çabalarının bir sonucudur. Fakat ne ideolojik açıdan ne örgütsel yapıları ve bu örgütsel yapılar üzerinden ortaya konan değerler açısından toplumsal dokuyla uyuşmayan hareketlerdir. Bugüne kadar yaşanan süreçler göz önüne alındığında da. Türkiye'nin devlet kapasitesini kurumsal kapasitesi göz önüne alındığında artık bunların yeniden sahaya sürümek suretiyle emperyalist güçlerin bir sonuç elde edebilmesi Türkiye açısından artık mümkün değildir.""Çeşitli bahanelerle harekete geçiyorlar geçmişte pek çok defa yaşadık. Bunlara artık ekmek yok. Ne Türk toplumu ne Türk devleti bunları artık kabul etmiyor, reddediyor.""Zaten bu noktada Türkiye'nin yıllardır verdiği terörle mücadelede kazandığı başarı ortada. Bu tür klasik eski yöntemlerle özellikle üniversite gençliği içerisinde bu tür provokatif terör riskleri salarak, provokatif eylemler yaparak yeniden bir sosyal hareket üretebilmek söz konusu değildir. Yapılan operasyonlarla kısa sürede bu tür terörist olup da gençlik içerisine sızmaya çalışan terör örgütü mensupları birer ikişer yakalanıp adalet karşısına çıkarılıyor.""Hedefleri Türkiye'ye ayak bağı olmak""Türkiye artık terörle mücadelede çok önemli bir başarıyı elde etmiş durumda. İç güvenliği sağlama noktasında belki de Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine erişmiş durumdayız. Türkiye iç güvenliği sağlamakla birlikte özellikle dışarıda da kendi jeopolitik hinterlandında çok yönlü stratejik mücadeleler veriyor. Libya'dan Ortadoğu, Kafkaslara kadar yine Doğu Akdeniz'den Balkanlara kadar çok önemli bir jeopolitik hinterlandında da durum üstünlüğünü sağlamış durumda. Dışarıda bunu sağlayan Türkiye'yi bir şekilde engellemek, bir ayak bağı oluşturmak ve dışarıdaki enerjisini içeride tüketmesini sağlamak için klasik yöntemlerle yeniden teröristleri özelikle üniversite gençliği içerisine salmak suretiyle provokatif hareketler yapıp bizim enerjimizi, gücümüzü bunlarla meşgul etmeye çalışmak."KAYNAK: TRT HABER