KAPSAMHABER ÖZEL- 10 Kasım’da bir gazeteye verilen ilanla “ATATÜRK olmasaydı da olurdu” mantığını izah etmeye çalışan ve Atatürk’ün milli mücadeledeki rolünü tartışan görüşler tarih bilenler arasında nefretle karşılandı. Bu mesajda özetle Atatürk olmasa da kurtuluş savaşının başarıya ulaşacağı, onun görevini bir başkasının da pekâlâ yerine getirebileceği savunularak devletimizin kurucusuna örtülü bir şekilde saldırılmaktaydı.
Atatürk’ün siyasi ve askeri kişiliği yerli yabancı pek çok bilim adamı ve araştırmacı tarafından ele alınmış ve bu hususlarda onun olağan üstü yeteneğe sahip ender kişiliklerden birisi olduğu yazılmıştır. Burada mesele Atatürk’ün askeri ve siyasi dehası değil Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olması sıfatıyla sahip olduğu vasıftır. Burada saldırıya uğrayan Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesidir. Bir başka rejim özlemi içerisinde bulunanlar Atatürk’ün şahsında itibarsızlık kampanyası yürüterek amaçlarına ulaşmayı hedeflemektedir. Bu uğurda kendi tarihlerini yazarken gerçekleri istedikleri gibi tahrif ederken Atatürk’ün şahsıyla ilgili olarak da ahlak ve inanç sınırlarını zorlayan iftiralar atabilmektedirler. Geçmişte Atatürkçülük adı altında onu insanüstü bir varlık haline getirmeye çalışanlar ne kadar ifrata düşmüşse de bu günde Müslümanlık adı altında onu küçültmeye çalışanlarda aynı ifrat çukuruna düşmüşlerdir.
Açıkça bilinmelidir ki, Türk milleti bağımsızlığını devam ettirmesinde, yeni bir devlet kurmasında ve bu günlere ulaşmasında büyük payı olan Mustafa Kemal Atatürk’ü her türlü yapmacıktan uzak, gerçek kıymetini bilerek ve tarihteki şanlı yerine oturtarak bilmektedir, sevmektedir. Ona yapılan her saldırıyı ve haksızlığı karşılıksız bırakmaz. 10 Kasım 2013’te Anıtkabire akan insan seli bunun en açık göstergesidir.