Bir kaç gündür bir polisin sosyal medyada paylaştığı bir yazı paylaşım rekorları kırıyor.
Muhterem’e Mektup................... ......................
Çok zaman geçti,sen de 30 ben diyeyim 40 yıl,
Ankara’nın kışlarına ,zift yağardı gökten o zamanlar.
Öğlen vakti,alaca karanlık olurdu gökyüzü….tıpkı yürekleriniz gibi….
Çok zaman oldu,bilmem hatırladın mı bizi……Muhterem
Onüç ondört yaşındaydık
O çamurlu Çamlıca yokuşunu çıkmaya başladığımızda.
Sevinçliydik,başarmıştık,
Anne babamız artık gurur duyabilirdi bizimle….
Hem babamızı külfetten de kurtarmıştık,
Devlet verecekti papucumuzu bile.
Küçüktük,çocuktuk,hevesli ydik,meraklıydık.
Ama bir başka akıyordu buralarda sular….
Üstadın dediği gibi ,hem tersine hem yokuş yukarı.
Oncular, şuncular, buncular vardı…
Oysa ki bizim için herkes arkadaştı.
Sonra anladık ki, herkesin kanı kırmızı,
Rengi beyaz değilmiş buralarda.
Akşam bir değişik,sabah bir garipdi Ankara’da
Çocukca heyecanlar ve şakalar yoktu aramızda,
Soğuk kış akşamlarında,bir kalorifer peteğine yapışıp,
Loş bir köşede fısıldaşırdınız aranızda gizli gizli.
Bize de Ankaranın ayazında,eksi otuz derecede,
Buz üstünde, gece vakti ,yanaşık düzen eğitimi.
Bir türlü yanaştırıp eğitememiştiniz bizi.
İpe sapa gelmezdik ya,adam olmazdık ya.
Hatırladınız mı bu ipsiz sapsızları……Muhterem
Birileri hep iyi tosunlardı,sizin çocuklardı.
Aslandılar,kaplandılar, hep dinlerlerdi sizi,
Biz başına buyruk, başı bozuk tayfaydık sizin için,
Allahı kitabı,dini sizden öğrenmeliydik,
Ailemizin öğrettiği sayılmazdı,
Sizden almalıydık feyiz,
Şüpheliydi bizim itikadımız,
Molla da olsa dedemiz…
Ezilmeliydi şimdiden, daha büyümeden başımız.
Velhasıl ezdiniz de………………..
Etüdde gürültü yaptık,dersde konuştuk diye
Yapmadığınız işkence kalmadı,
Tel zımbayla kulağımızı deldiniz,
Yangın küreğinin sapıyla dövdünüz,
Ya çakmakla parmaklarımızı yaktınız
Ya da bir paket sigarayı öylece yedirdiniz bize,
Dumanı dışarı çıkmasın diye de kafamıza bornoz geçirdiniz.
Korkttunuz bizi ,babanıza senet imzalattık,
Kaçarsanız okuldan, ömür boyu ödeyemez diye.
Gençlik parkında kızlarla konuşuyoruz diye
Bin kişinin önünde, vatan haini ilan edip,
Herkesin önünde dövdünüz bizi.
Küçüklüğümüzü,çocukluğumu zu mundar etmiştiniz….. Muhterem.
Ya mescide gelmiyor diye sevmediniz bizi
Gelsek de bizim safımızda kılmıyor diye sevmediniz bizi.
Namazımızı,niyazımızı mundar etmiştiniz…..
Hatırladınız mı bu beynamazları………….. Muhterem
Bir gün önceden,bir tek bize vermezdiniz yazılı sorularını,
Çalışkan tosunlardı sizin çocuklar,aferin onlara,sopa bizeydi ya,
Sizden değildik ya…Bizim kanımız mavi,derimiz karaydı ya.
Başarı bizim neyimizeydi.Bizi geleceğe hazırlamıyordunuz ya.
Hatırladınız mı bu tembel tenekeleri…..…Muhterem
Bir de pişkin pişkin sorardınız bize;
Rapor mu,spor mu, dayak mı…?
Rapor okuldan atılmaktı,
Babanın ömür boyu borç ödemesiydi.
Zaten memur adamdı zor geçiniyordu………
Dayağı ise yemesine yiyorduk da ,
O küçücük yüreklermize sığdıramıyorduk.
Spor kalırdı geriye,o da 500 şınav,
500 mekik 500 komando dansı demekti,
Gülüşmeleriniz arasında saatlerce sürerdi….
Çok sabahladığımızı biliriz biz,
Montumuzun cep düğmesi ilikli değil diye.
Kaç elbise askısı,kaç ayakkabı fırçası,
Kaç kürek sapı kırdınız o minik avuçlarımızda,
Bir de derdiniz ya ;
“Birleştir ellerini de parmakların kırılmasın” diye
Sevgimizi,öfkemizi mundar etmiştiniz ……Muhterem.
Hep montumuzun yaka düğmesini açık unuturduk,
Hep de yer dayağı otururduk,ertesi gün yine açık unuturduk,
Aslında unutmazdık,o düğme isyandı kendimizce,
Bilmem anlayabilmişmiydiniz……..M uhterem
Kurt gibi aç yemekhaneye dalardık,
Yoğurdu çatalla yemedik diye döverdiniz,
Bir lokma almadan,çatalı kaşığı bırakıp kalkardık,
Çıkar bahçeye su içer doyardık iki yüz kişi,
Ekmeğimizi,lokmamızı mundar etmiştiniz…Muhterem
Spor bizim neyimizeydi,
Spor dediğin tekvandoydu,
O da abilerin gözetiminde olmalıydı.
Emeğimizi,terimizi mundar etmiştiniz…Muhterem
Ağzımızla kuş tutsak tüyünü beğenmezdiniz,
Huri melek olsak huyunu beğenmezdiniz,
Anlayamadık,siz bizim neyimizi beğenmezdiniz.
Hevesimizi ,şevkimizi mundar etmiştiniz…Muhterem
Velhasıl yıllar öyle geçti gitti,
Anıttepe yokuşu başladı,Çamlıca yokuşu bitti.
Artık büyümüştük az da olsa,delikanlı olmuştuk.
Hem 657 gelmiş,dayaktan da kutulmuştuk.
Ama bir çare bulunmalıydı..
Çare bulunmuştu,disiplin yönetmeliği,
Dövmekten beterdi,ne güzel,hem de kolay,
Sağa baktı yaz raporu ver cezayı,
Sola baktı tut tutanağı,gönder disipline.
Listeler verirdiniz birbirinize, el altından,
Bir yolu bulunup ceza verilecekler listesi,
Hep bizim ismimizi yazardı kalemleriniz.
Hep bizim üstümüzü çizerdiniz nedense,
Hep bizim adımızı karalardınız safta sayfa
Sizin tosunlar,tertemizdi yine,akça pakca.
Kalemi,kağıdı bile mundar etmiştiniz…..Muhterem
Nasılsa kadılar da sizdendi artık…
Kör kadının gördüğüyle ,sağır şahidin duyduğuyla
Mahkemeler kurup hükümleri yapıştırırdınız ya.
Mesleğe çıktığında, sicilinde cezaları olsun diye.
Öğrenciye memuriyet cezası verirdiniz ya.
Hani sizin tosunlar sütten çıkmış ak kaşıklardı ya.
Hakkı da hukuku da mundar etmiştiniz……..Muhterem
Kolları sıvalı,ayağında terlikle gezineni severdiniz,
Bizim ayakkabımızın bağcığı çözülse, ceza verdiniz,
Gösteriş olmasın diye, gözle kılanları bilmezdiniz.
Size göre ,herkes kafir,bir Müslüman sizdiniz,
İbadeti de zikiri de mundar etmiştiniz…..Muhterem
Yıllar geçmişti,mezuniyet zamanıydı,
Geriye bir tek çekilecek kuralar kaldıydı,
Sizin tosunlar, zaten nokta tayin atandıydı,
Ozaman gördük, hileli torbayı,İzmir torbayı.
Şah da sizden sultan da sizdendi,
Adamda sizden madam da sizdendi,
Kadı desen o zaten tezgahı düzendi,
Biz de sizi, Allaha şikayet ettik…Muhterem
Küsmedik,darılmadık tek kula,
Yediğimiz kazıkla düştük yola
Kimimiz Trakya kimimiz Anadolu’ya.
Bayrağın dalgalandığı her noktaya,
Vatan dedik ,görev dedik sarıldık.
İyi tosunlar hep merkezde kalmıştı,
Ne yapalım Hüda böyle yazmıştı,
Bizden gayri herkes makbul olmuştu,
Kader dedik görev dedik sarıldık.
90’lı yıllar,malum ülke karışık.
Şırnak dedik,Gazi dedik sürüldük.
Alnımızdan da,sırtımızdan da vurulduk.
Ahde vefa dedik,yazı dedik sarıldık.
Hani, taş kurşun yağardı da üstümüze yağmur gibi,
Siz saçak altlarından, dikmen vadisinden seyrederdiniz bizi,
Siz önemli tosunlardınız,taş da kurşun da bize yakışırdı.
Siz yedi düvelle barışıkdınız, ardınızda büyükleriniz vardı.
Bizimse, bir alnımızda yazımız,bir de mevlamız kalmışdı.
Adamlığı da,cesareti de mundar ettiniz …Muhterem
Yüz kere yurt dışı görevine giderdiniz de ,
Bir kere şark hizmetine gitmezdiniz ya,
Gitseniz de Hakkari’deki görevi Ankara’da ifa ederdiniz ya,
Yirmi sene geçer karakolun yolunu bilmezdiniz ya,
Yağmurda yaş,kavgada taş görmezdiniz ya.
Mesleği de ,görevi de mundar ettiniz…..Muhterem
En kahraman sizin tosunlardı,
Liyakat,başarı,hep sizin tosunlarda vardı,
Kanımız ,terimiz toprağa düşse neye yarardı.
Siz abi dediniz,mevki dediniz,terfi dediniz sarıldınız.
Biz bayrak dedik,vatan dedik,görev dedik sarıldık ,
Hakkımızı helal etmedik size….
Hak da dilenmedik sizden ……Muhterem
Hani sizin çocuklarınız özel okullarda okurdu,
Bizimkiler bizimle birlikte döner durdu,
Benim oğlum sekiz senede yedi okul okudu.
Emekli olduk da çoluk çocuk kurtuldu.
Geçmişimizi,geleceğimizi mundar ettiniz…..Muhterem
Dik durmak yakışırdı ,adam kısmına,
Kim ,ağa paşaysa siz ondan oldunuz
Deve bile kin gütmedi, sizin kadar hasmına.
Hep sırtımızda,eğri hançer gibi durdunuz.
Kahpeliği bile mundar ettiniz……Muhterem
Siz, yaradılanı yaradandan ötürü de mi sevmediniz …..Muhterem
İşte böyle,ömür dediğin geçti gider,
Geriye kalan, biraz yokluk, biraz keder.
Mal mülk namına ,bir kuru defter,
Onu da Huzur-u Mahşerde,açarız elbet ……Muhterem
Muhterem’e Mektup...................
Çok zaman geçti,sen de 30 ben diyeyim 40 yıl,
Ankara’nın kışlarına ,zift yağardı gökten o zamanlar.
Öğlen vakti,alaca karanlık olurdu gökyüzü….tıpkı yürekleriniz gibi….
Çok zaman oldu,bilmem hatırladın mı bizi……Muhterem
Onüç ondört yaşındaydık
O çamurlu Çamlıca yokuşunu çıkmaya başladığımızda.
Sevinçliydik,başarmıştık,
Anne babamız artık gurur duyabilirdi bizimle….
Hem babamızı külfetten de kurtarmıştık,
Devlet verecekti papucumuzu bile.
Küçüktük,çocuktuk,hevesli
Ama bir başka akıyordu buralarda sular….
Üstadın dediği gibi ,hem tersine hem yokuş yukarı.
Oncular, şuncular, buncular vardı…
Oysa ki bizim için herkes arkadaştı.
Sonra anladık ki, herkesin kanı kırmızı,
Rengi beyaz değilmiş buralarda.
Akşam bir değişik,sabah bir garipdi Ankara’da
Çocukca heyecanlar ve şakalar yoktu aramızda,
Soğuk kış akşamlarında,bir kalorifer peteğine yapışıp,
Loş bir köşede fısıldaşırdınız aranızda gizli gizli.
Bize de Ankaranın ayazında,eksi otuz derecede,
Buz üstünde, gece vakti ,yanaşık düzen eğitimi.
Bir türlü yanaştırıp eğitememiştiniz bizi.
İpe sapa gelmezdik ya,adam olmazdık ya.
Hatırladınız mı bu ipsiz sapsızları……Muhterem
Birileri hep iyi tosunlardı,sizin çocuklardı.
Aslandılar,kaplandılar, hep dinlerlerdi sizi,
Biz başına buyruk, başı bozuk tayfaydık sizin için,
Allahı kitabı,dini sizden öğrenmeliydik,
Ailemizin öğrettiği sayılmazdı,
Sizden almalıydık feyiz,
Şüpheliydi bizim itikadımız,
Molla da olsa dedemiz…
Ezilmeliydi şimdiden, daha büyümeden başımız.
Velhasıl ezdiniz de………………..
Etüdde gürültü yaptık,dersde konuştuk diye
Yapmadığınız işkence kalmadı,
Tel zımbayla kulağımızı deldiniz,
Yangın küreğinin sapıyla dövdünüz,
Ya çakmakla parmaklarımızı yaktınız
Ya da bir paket sigarayı öylece yedirdiniz bize,
Dumanı dışarı çıkmasın diye de kafamıza bornoz geçirdiniz.
Korkttunuz bizi ,babanıza senet imzalattık,
Kaçarsanız okuldan, ömür boyu ödeyemez diye.
Gençlik parkında kızlarla konuşuyoruz diye
Bin kişinin önünde, vatan haini ilan edip,
Herkesin önünde dövdünüz bizi.
Küçüklüğümüzü,çocukluğumu
Ya mescide gelmiyor diye sevmediniz bizi
Gelsek de bizim safımızda kılmıyor diye sevmediniz bizi.
Namazımızı,niyazımızı mundar etmiştiniz…..
Hatırladınız mı bu beynamazları………….. Muhterem
Bir gün önceden,bir tek bize vermezdiniz yazılı sorularını,
Çalışkan tosunlardı sizin çocuklar,aferin onlara,sopa bizeydi ya,
Sizden değildik ya…Bizim kanımız mavi,derimiz karaydı ya.
Başarı bizim neyimizeydi.Bizi geleceğe hazırlamıyordunuz ya.
Hatırladınız mı bu tembel tenekeleri…..…Muhterem
Bir de pişkin pişkin sorardınız bize;
Rapor mu,spor mu, dayak mı…?
Rapor okuldan atılmaktı,
Babanın ömür boyu borç ödemesiydi.
Zaten memur adamdı zor geçiniyordu………
Dayağı ise yemesine yiyorduk da ,
O küçücük yüreklermize sığdıramıyorduk.
Spor kalırdı geriye,o da 500 şınav,
500 mekik 500 komando dansı demekti,
Gülüşmeleriniz arasında saatlerce sürerdi….
Çok sabahladığımızı biliriz biz,
Montumuzun cep düğmesi ilikli değil diye.
Kaç elbise askısı,kaç ayakkabı fırçası,
Kaç kürek sapı kırdınız o minik avuçlarımızda,
Bir de derdiniz ya ;
“Birleştir ellerini de parmakların kırılmasın” diye
Sevgimizi,öfkemizi mundar etmiştiniz ……Muhterem.
Hep montumuzun yaka düğmesini açık unuturduk,
Hep de yer dayağı otururduk,ertesi gün yine açık unuturduk,
Aslında unutmazdık,o düğme isyandı kendimizce,
Bilmem anlayabilmişmiydiniz……..M
Kurt gibi aç yemekhaneye dalardık,
Yoğurdu çatalla yemedik diye döverdiniz,
Bir lokma almadan,çatalı kaşığı bırakıp kalkardık,
Çıkar bahçeye su içer doyardık iki yüz kişi,
Ekmeğimizi,lokmamızı mundar etmiştiniz…Muhterem
Spor bizim neyimizeydi,
Spor dediğin tekvandoydu,
O da abilerin gözetiminde olmalıydı.
Emeğimizi,terimizi mundar etmiştiniz…Muhterem
Ağzımızla kuş tutsak tüyünü beğenmezdiniz,
Huri melek olsak huyunu beğenmezdiniz,
Anlayamadık,siz bizim neyimizi beğenmezdiniz.
Hevesimizi ,şevkimizi mundar etmiştiniz…Muhterem
Velhasıl yıllar öyle geçti gitti,
Anıttepe yokuşu başladı,Çamlıca yokuşu bitti.
Artık büyümüştük az da olsa,delikanlı olmuştuk.
Hem 657 gelmiş,dayaktan da kutulmuştuk.
Ama bir çare bulunmalıydı..
Çare bulunmuştu,disiplin yönetmeliği,
Dövmekten beterdi,ne güzel,hem de kolay,
Sağa baktı yaz raporu ver cezayı,
Sola baktı tut tutanağı,gönder disipline.
Listeler verirdiniz birbirinize, el altından,
Bir yolu bulunup ceza verilecekler listesi,
Hep bizim ismimizi yazardı kalemleriniz.
Hep bizim üstümüzü çizerdiniz nedense,
Hep bizim adımızı karalardınız safta sayfa
Sizin tosunlar,tertemizdi yine,akça pakca.
Kalemi,kağıdı bile mundar etmiştiniz…..Muhterem
Nasılsa kadılar da sizdendi artık…
Kör kadının gördüğüyle ,sağır şahidin duyduğuyla
Mahkemeler kurup hükümleri yapıştırırdınız ya.
Mesleğe çıktığında, sicilinde cezaları olsun diye.
Öğrenciye memuriyet cezası verirdiniz ya.
Hani sizin tosunlar sütten çıkmış ak kaşıklardı ya.
Hakkı da hukuku da mundar etmiştiniz……..Muhterem
Kolları sıvalı,ayağında terlikle gezineni severdiniz,
Bizim ayakkabımızın bağcığı çözülse, ceza verdiniz,
Gösteriş olmasın diye, gözle kılanları bilmezdiniz.
Size göre ,herkes kafir,bir Müslüman sizdiniz,
İbadeti de zikiri de mundar etmiştiniz…..Muhterem
Yıllar geçmişti,mezuniyet zamanıydı,
Geriye bir tek çekilecek kuralar kaldıydı,
Sizin tosunlar, zaten nokta tayin atandıydı,
Ozaman gördük, hileli torbayı,İzmir torbayı.
Şah da sizden sultan da sizdendi,
Adamda sizden madam da sizdendi,
Kadı desen o zaten tezgahı düzendi,
Biz de sizi, Allaha şikayet ettik…Muhterem
Küsmedik,darılmadık tek kula,
Yediğimiz kazıkla düştük yola
Kimimiz Trakya kimimiz Anadolu’ya.
Bayrağın dalgalandığı her noktaya,
Vatan dedik ,görev dedik sarıldık.
İyi tosunlar hep merkezde kalmıştı,
Ne yapalım Hüda böyle yazmıştı,
Bizden gayri herkes makbul olmuştu,
Kader dedik görev dedik sarıldık.
90’lı yıllar,malum ülke karışık.
Şırnak dedik,Gazi dedik sürüldük.
Alnımızdan da,sırtımızdan da vurulduk.
Ahde vefa dedik,yazı dedik sarıldık.
Hani, taş kurşun yağardı da üstümüze yağmur gibi,
Siz saçak altlarından, dikmen vadisinden seyrederdiniz bizi,
Siz önemli tosunlardınız,taş da kurşun da bize yakışırdı.
Siz yedi düvelle barışıkdınız, ardınızda büyükleriniz vardı.
Bizimse, bir alnımızda yazımız,bir de mevlamız kalmışdı.
Adamlığı da,cesareti de mundar ettiniz …Muhterem
Yüz kere yurt dışı görevine giderdiniz de ,
Bir kere şark hizmetine gitmezdiniz ya,
Gitseniz de Hakkari’deki görevi Ankara’da ifa ederdiniz ya,
Yirmi sene geçer karakolun yolunu bilmezdiniz ya,
Yağmurda yaş,kavgada taş görmezdiniz ya.
Mesleği de ,görevi de mundar ettiniz…..Muhterem
En kahraman sizin tosunlardı,
Liyakat,başarı,hep sizin tosunlarda vardı,
Kanımız ,terimiz toprağa düşse neye yarardı.
Siz abi dediniz,mevki dediniz,terfi dediniz sarıldınız.
Biz bayrak dedik,vatan dedik,görev dedik sarıldık ,
Hakkımızı helal etmedik size….
Hak da dilenmedik sizden ……Muhterem
Hani sizin çocuklarınız özel okullarda okurdu,
Bizimkiler bizimle birlikte döner durdu,
Benim oğlum sekiz senede yedi okul okudu.
Emekli olduk da çoluk çocuk kurtuldu.
Geçmişimizi,geleceğimizi mundar ettiniz…..Muhterem
Dik durmak yakışırdı ,adam kısmına,
Kim ,ağa paşaysa siz ondan oldunuz
Deve bile kin gütmedi, sizin kadar hasmına.
Hep sırtımızda,eğri hançer gibi durdunuz.
Kahpeliği bile mundar ettiniz……Muhterem
Siz, yaradılanı yaradandan ötürü de mi sevmediniz …..Muhterem
İşte böyle,ömür dediğin geçti gider,
Geriye kalan, biraz yokluk, biraz keder.
Mal mülk namına ,bir kuru defter,
Onu da Huzur-u Mahşerde,açarız elbet ……Muhterem