İyi akşamlar sevgili izleyiciler; Nisan ayının son gününe geldik, neredeyse yılı yarılıyoruz. Yarın 1 Mayıs. İktidar bir inat uğruna yarın İstanbul’a kaos yaşatacak. İstanbul valisi bugün açıkladı, gün boyu haberlerde izlemişsinizdir, 1 Mayıs’ta insanları Taksim’e çıkarmamak için alınan önlemler sadece Taksim’le sınırlı değil. Neredeyse bütün İstanbul’da ulaşım durduruluyor. Metro, metrobüs, tramvay, finüküler, tünel çalışmayacak. Karaköy, Eminönü, Beşiktaş, Kabataş iskeleleri kapalı, tabii doğal olarak buraya seferi olan karşı taraftaki iskeleler de çalışmamış olacak.
Köprüleri de kapatırlar
Son dakikada bunlar Boğaz Köprüleri’ni de trafiğe kapatabilir. Bunun ötesinde Taksim tam bir abluka altında. Anıt’ın çevresi zaten iki gün önceden polis barikatıyla kapatıldı, yerli ve yabancı turistler barikatlar önünde hatıra fotoğrafları çektiriyor. Taksim’e açılan bütün yollara barikatlar kurulacak bu gece yarısından sonra.
Açıkçası İstanbul’da ilan edilmemiş bir olağanüstü hal yasası hatta sıkıyönetim yasası hakim. Çok merak ediyorum, vali hangi kanundaki hangi yetkiye dayanarak tüm ulaşımı bir kararla durdurabiliyor? Bu sabah yapılan açıklamaya göre “terör tehdidi ihbarı” alınmış.
Peki, kim yapmış bu ihbarı? Uludere’deki gibi bir ihbar olasın sakın, yani yanlış bir ihbar olmasın sonra.
Alıştığımız operasyonlar
Ayrıca artık çok alıştık, bugün de bazı operasyonlar yapıldı, kimi yasadışı örgütlere güya baskınlar düzenlendi, bol miktarda silah ve patlayıcı madde bulundu. Alıştık diyorum çünkü yasaklanan her 1 Mayıs’tan önce İstanbul polisi mutlaka böyle bir operasyon yapar ve silah bomba bulur. Sonra basına açıklama yapılır “İstanbul’u kana bulayacaklardı” diye.
Arşivlere baktım, 2011 ve 2012’de İstanbul Taksim alanına yüz binlerce kişi çıkmış ve 1 Mayıs’ı kutlamıştı. O iki yıl nedense 1 Mayıs öncesi bir operasyon yapılmamış ve silah bomba falan bulunmamış. Yani demek ki ne zaman yasaklama söz konusu olsa silah ve bomba bulunuyor.
Bunun artık çok sırıtan bir tezgâh olduğunu anlamak için çok akıllı olmaya gerek yok. Amaç halkı korkutmak, evinden çıkamaz hale getirmek.
Amaç halkı korkutmak
Ancak bu seferki gerçekten çok dehşetli. Öyle bir hava yaratıldı ki, herkes yarın çok büyük olaylar bekliyor. Asıl hedef de bu galiba, böylelikle yüz binlerce insan korkup sokağa çıkmayacak, meydan maskeli kadrolu teröristlere kalacak. Onlar da polisle köşe kapmaca oynar gibi çatışacak, bu arada anlamsız biçimde bazı yerler tahrip edilecek, birkaç araç kurban edilip yakılacak ters çevrilecek, sonra da Başbakan çıkıp “işte gerçek niyetlerini gördünüz değil mi?” diyecek.
Amaaaa, ya tersi olursa. Ya bu halk hiçbir şeyden korkmayıp sokaklara çıkarsa?
Sevgili izleyiciler, terör ihbarını bahane ederek, aslında Başbakan’ın Gezi korkusuyla başlayan inadını yerine getirmek için İstanbul’da uygulanan önlemler anayasaya da yasalarımıza da hakka hukuka da özgürlüklere de aykırıdır. Yarın İstanbul sözde güvenlik adı altında bir kâbusa hazırlanıyor.
Kadıköy’e nasıl gidilecek?
Bakın sevgili izleyiciler, hep Taksim’i konuşuyoruz. Oysa yarın Kadıköy’de de 1 Mayıs kutlaması var. Üstelik oradaki kutlamaya şu ana kadar bir yasak gelmedi.
Peki, Taksim’i anladık, alınan bu güvenlik önlemleri sonucu insanlar Kadıköy’e nasıl gidecek? Eğer Rumeli yakasında oturuyorsanız Kadıköy’e geçme şansınız da çok az. Sadece Yanikapı’dan deniz otobüsleri ve bir de galiba Marmaray çalışacakmış. Taksim’e gitmeyip de Kadıköy’ü tercih edeceklerin hakkını kim nasıl gasp etme cüretini kendinde buluyor acaba?
1 Mayıs konusunu kapamadan önce birkaç gündür yaptığım öneriyi tekrarlamak istiyorum. 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak elbette bir haktır ve bunu sonuna kadar destekliyorum. Ancak iktidarın tavrı da ortada. Yalandan bir bahane ile Taksim’i kapattı, kapatmakla kalmadı, buraya gelmek isteyeceklere çok büyük şiddet uygulayacağını açıkça ilan etti.
Taksim’i kuşatma önerisi
O halde iktidarın bu oyununu boşa çıkarmak elimizde. Taksim’e doğru yürüyüşe geçmek yerine Taksim’e giden yollara kitlesel yığılmalar yapılabilir. Beşiktaş, Dolmabahçe, Kabataş, İstiklal caddesi, Talimhane, Mecidiyeköy, Şişli, Sıraselviler’de pankart taşımayan, ellerinde sadece Türk bayrağı, parti ya da sendika bayrağı olan, hiç slogan atmayan, sadece gezinen kalabalıklar oluşturulabilir.
Bu bir suç değil. “Bugün bayram bayrağımı alıp gezmeye çıktım, müzeye gideceğim, Atatürk’ün kaldığı evi ziyaret edeceğim, akrabalarıma İstanbul’u gezdiriyorum” dediğinizde kim size ne diyebilir ki?
Evet, Taksim’e hiç yürümeden, ama Taksim’e giden bütün yolların yüz binlerce insan tarafından kaplandığını bir düşünsenize. Polis de şaşıracaktır, saldırsa olmaz, uyarsa “Eee ne yapayım kardeşim, ben kendi başıma geziyorum, kalabalık da benim suçum değil ya” dediğinizde elinden bir şey gelmez.
Bu durumda polis duran gezen kitlelere saldırmak zorunda kalacaktır ki, bunun da izahı yok.
1 Mayıs organize komitesine bu çağrımı tekrar yineliyorum. Bir oturup düşünün derim. Son yılların dünya çapındaki en büyük eylemi olabilir bu. Üstelik tamamen barışçıl ve haklı bir eylem olur. İktidar halkın bu kararlı tepkisinden işte o zaman gerçekten çok ürker.
Köprüleri de kapatırlar
Son dakikada bunlar Boğaz Köprüleri’ni de trafiğe kapatabilir. Bunun ötesinde Taksim tam bir abluka altında. Anıt’ın çevresi zaten iki gün önceden polis barikatıyla kapatıldı, yerli ve yabancı turistler barikatlar önünde hatıra fotoğrafları çektiriyor. Taksim’e açılan bütün yollara barikatlar kurulacak bu gece yarısından sonra.
Açıkçası İstanbul’da ilan edilmemiş bir olağanüstü hal yasası hatta sıkıyönetim yasası hakim. Çok merak ediyorum, vali hangi kanundaki hangi yetkiye dayanarak tüm ulaşımı bir kararla durdurabiliyor? Bu sabah yapılan açıklamaya göre “terör tehdidi ihbarı” alınmış.
Peki, kim yapmış bu ihbarı? Uludere’deki gibi bir ihbar olasın sakın, yani yanlış bir ihbar olmasın sonra.
Alıştığımız operasyonlar
Ayrıca artık çok alıştık, bugün de bazı operasyonlar yapıldı, kimi yasadışı örgütlere güya baskınlar düzenlendi, bol miktarda silah ve patlayıcı madde bulundu. Alıştık diyorum çünkü yasaklanan her 1 Mayıs’tan önce İstanbul polisi mutlaka böyle bir operasyon yapar ve silah bomba bulur. Sonra basına açıklama yapılır “İstanbul’u kana bulayacaklardı” diye.
Arşivlere baktım, 2011 ve 2012’de İstanbul Taksim alanına yüz binlerce kişi çıkmış ve 1 Mayıs’ı kutlamıştı. O iki yıl nedense 1 Mayıs öncesi bir operasyon yapılmamış ve silah bomba falan bulunmamış. Yani demek ki ne zaman yasaklama söz konusu olsa silah ve bomba bulunuyor.
Bunun artık çok sırıtan bir tezgâh olduğunu anlamak için çok akıllı olmaya gerek yok. Amaç halkı korkutmak, evinden çıkamaz hale getirmek.
Amaç halkı korkutmak
Ancak bu seferki gerçekten çok dehşetli. Öyle bir hava yaratıldı ki, herkes yarın çok büyük olaylar bekliyor. Asıl hedef de bu galiba, böylelikle yüz binlerce insan korkup sokağa çıkmayacak, meydan maskeli kadrolu teröristlere kalacak. Onlar da polisle köşe kapmaca oynar gibi çatışacak, bu arada anlamsız biçimde bazı yerler tahrip edilecek, birkaç araç kurban edilip yakılacak ters çevrilecek, sonra da Başbakan çıkıp “işte gerçek niyetlerini gördünüz değil mi?” diyecek.
Amaaaa, ya tersi olursa. Ya bu halk hiçbir şeyden korkmayıp sokaklara çıkarsa?
Sevgili izleyiciler, terör ihbarını bahane ederek, aslında Başbakan’ın Gezi korkusuyla başlayan inadını yerine getirmek için İstanbul’da uygulanan önlemler anayasaya da yasalarımıza da hakka hukuka da özgürlüklere de aykırıdır. Yarın İstanbul sözde güvenlik adı altında bir kâbusa hazırlanıyor.
Kadıköy’e nasıl gidilecek?
Bakın sevgili izleyiciler, hep Taksim’i konuşuyoruz. Oysa yarın Kadıköy’de de 1 Mayıs kutlaması var. Üstelik oradaki kutlamaya şu ana kadar bir yasak gelmedi.
Peki, Taksim’i anladık, alınan bu güvenlik önlemleri sonucu insanlar Kadıköy’e nasıl gidecek? Eğer Rumeli yakasında oturuyorsanız Kadıköy’e geçme şansınız da çok az. Sadece Yanikapı’dan deniz otobüsleri ve bir de galiba Marmaray çalışacakmış. Taksim’e gitmeyip de Kadıköy’ü tercih edeceklerin hakkını kim nasıl gasp etme cüretini kendinde buluyor acaba?
1 Mayıs konusunu kapamadan önce birkaç gündür yaptığım öneriyi tekrarlamak istiyorum. 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak elbette bir haktır ve bunu sonuna kadar destekliyorum. Ancak iktidarın tavrı da ortada. Yalandan bir bahane ile Taksim’i kapattı, kapatmakla kalmadı, buraya gelmek isteyeceklere çok büyük şiddet uygulayacağını açıkça ilan etti.
Taksim’i kuşatma önerisi
O halde iktidarın bu oyununu boşa çıkarmak elimizde. Taksim’e doğru yürüyüşe geçmek yerine Taksim’e giden yollara kitlesel yığılmalar yapılabilir. Beşiktaş, Dolmabahçe, Kabataş, İstiklal caddesi, Talimhane, Mecidiyeköy, Şişli, Sıraselviler’de pankart taşımayan, ellerinde sadece Türk bayrağı, parti ya da sendika bayrağı olan, hiç slogan atmayan, sadece gezinen kalabalıklar oluşturulabilir.
Bu bir suç değil. “Bugün bayram bayrağımı alıp gezmeye çıktım, müzeye gideceğim, Atatürk’ün kaldığı evi ziyaret edeceğim, akrabalarıma İstanbul’u gezdiriyorum” dediğinizde kim size ne diyebilir ki?
Evet, Taksim’e hiç yürümeden, ama Taksim’e giden bütün yolların yüz binlerce insan tarafından kaplandığını bir düşünsenize. Polis de şaşıracaktır, saldırsa olmaz, uyarsa “Eee ne yapayım kardeşim, ben kendi başıma geziyorum, kalabalık da benim suçum değil ya” dediğinizde elinden bir şey gelmez.
Bu durumda polis duran gezen kitlelere saldırmak zorunda kalacaktır ki, bunun da izahı yok.
1 Mayıs organize komitesine bu çağrımı tekrar yineliyorum. Bir oturup düşünün derim. Son yılların dünya çapındaki en büyük eylemi olabilir bu. Üstelik tamamen barışçıl ve haklı bir eylem olur. İktidar halkın bu kararlı tepkisinden işte o zaman gerçekten çok ürker.