Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, 14 Aralık Demokrasi ve Medyaya baskı operasyonunu anlatıyor.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, özgür medyaya yönelik 14 Aralık operasyonunu anlattı. Dumanlı, “Türkiye'de mühim bir dönüm noktasına gelindi. Herkes tehdit altında Türkiye'de, sadece gazeteciler değil.” dedi.
14 Aralık özgür medyaya yönelik operasyonda hukuksuz bir şekilde gözaltında tutulup serbest bırakılan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı Samanyolu Haber Tv'de katıldığı Gündüm Özel programında Metin Yıkar'ın sorularını cevapladı. Dumanlı, bu işin unutulmayacağını ve burada kalmayacağını söyledi. Dumanlı, 'makul şüpheli' yasasının ilk sanıklarının kendileri olduklarını ifade etti.
HERKES UNUTSA TARİH UNUTMAZ
Tarihin, bu fikrin sahibini bir gölge gibi takip edeceğini aktaran Ekrem Dumanlı, “Resmen gündüz gözüyle, dağ başında yaşıyor gibi yapılan bir baskından bahsediyoruz. Bunu herkes unutsa biz unutmayacağız. Türkiye de unutmayacak. Her kimse bu fikrin sahibi, tarih, bir gölge gibi kabus gibi onu takip edecek. Uzun yıllar unutulmayacak. Herkes unutsa tarih unutmaz. Bu iş unutulmaz burada da kalmaz. Çok sayıda meslektaşlarımızın, isimlerin tutuklanacağını da gördük. İlk planlanan şey böyleydi. Biz bir twitter fenomeninin sözlerine göre hareket etmedik. Ciddi araştırdık. Buna göre hareket ettik. Ama plan değişti.” diye konuştu.
Savcının gözüyle baktığını söyleyen Dumanlı, “Biz Hidayet Bey ile Adliye'ye gittik. Sayın Başsavcı bize bir şey olmadığını söyledi. Hadi Bey'e itimat ederim doğrusu. Biz buna binaen kendisinin dediğine inandık. İnternette dolaşan şeyler var. Bizim çalışanlarımız ve vatandaş bunları gördü geldi. Nitekim sabah oldu polisler geldi. Ben polislere 'buyurun gelin alın' dedim. Bir de dış gözle bakmak lazım. Savcının gözüyle baktım. Biz ne suç işlemişiz. Bugüne kadar hiçbir şey yoktu da, 40 yıldır hiçbir şey yapmamışız da şimdi ne oldu? Beraber camide saf tuttuğumuz insanların gıybette, yalanda sınır tanımaması çok ilginç.” şeklinde konuştu.
'Makul Şüphe' yasasının ilk sanıklarını kendileri olduğunu dile getiren Ekrem Dumanlı, “Bir yönüyle biz 'makul şüpheli' yasasının ilk sanıkları konumuna düştük. Hukuk falan yok. Yeni mahkeme ihtas ediyoruz. Var olan bir mahkemeyle hukuki yola başvurmuyorsun. Yeni bir mahkeme ihtas ediyorsun. Hukuk diye bir şeyden bahsetme imkanımız yok. 10-0 geride başlıyorsun. Niye bütün dünya bizim gözaltına alınmamıza sert tepki verdi? Bunun bir perde arkası var. Bu paralar, bu kasalar, bu kutular benim değildir diyenler şimdi faiziyle alıp gidiyor.” dedi.
Bu olayın bir de vicdani yönü olduğunu dile getiren Dumanlı, “Adalet, suçlu Reza'lara var da memleketin evlatlarına yok mu? AB raporlarına bakın endişe ve kaygılara bakın. Bu zaten dolmuş bir bardaktır. Siz dolmuş olan bardağa sürahi boşaltıyorsunuz. Bu durumu doğru anlamak lazım. Suçlu adam korkar. Zerre kadar suçlu olmayan insanların, yazı yazmış insanların ne tür bir suçu olacak ki korkalım. Bir de olayın vidani yönü var. Ortada bir delil olmaksızın insanlara bu kötülük yapıldığı zaman eğer insanların vicdanı sızlamıyorsa durum ciddidir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de herkesin tehdit altında olduğuna vurgu yapan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, "Türkiye'de mühim bir dönüm noktasına gelindi. Herkes tehdit altında Türkiye'de. Sadece gazeteciler değil. İdam cezası olsa yine gideriz biz. Biz dünyaya inandığımızın yüz misli ahirete inanırız. Korkan korkar, kaçan kaçar. Ne yapacaktık? Ayakkabı kutularıyla yakalanıp ceketimizi kafamıza geçirip mi gidecektik. Maalesef burada verilen malzemeyle dünyaya rezil olduk. Bazı ülkelerdeki kardeşlerimiz Türkiye'ye özeniyordu. Devlet kontrolünde bir medya ordusu oluşturulup infaz yapıldığına dair tablolar verildi. Gazeteci, akademisyen, iş adamı mutlu olabilir mi? Durum çok vahim.” diye konuştu.
2 makale 1 haberle suçladıklarını belirten Dumanlı sözlerine şöyle sürdürdü: “Normalde teamül; savcı soruları gönderir, emniyette ifade alınır. Savcıların emniyette ifade alması biraz silahların gölgesinde gibi bir hava yarattığı için pek yapılmaz. Ama savcı bey neden böyle bir şey yaptı bilmiyorum doğrusu. Savcı beyin yanına çıkamıyoruz. Neyle suçlandığımızı öğrenemiyoruz. Sabah 05.30'a kadar avukatlar Vatan emniyette bekledi. Sonra 'savcı bey evine gitti, dağılın denildi. Bu hiç hoş değil tabi. Fethullah Gülen'i tanır mısın? Takip eder misin? Ne kadar takip edersin diye sorular soruldu. Bizim gibi insanlar fikir adamlarını takip etmek zorundayız. Fethullah Gülen Hocaefendi Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli ilim adamlarından biridir. Sanki bir hazırlık sorusu gibi soruyor. Sonra bakıyorsun gele gele 2 tane makale, 1 tane habere geliyorlar. Başka bir şey yok. Hepsi bu.”
Adliye binasına gidenlerde önyargı oluştuğunu aktaran Dumanlı, “Yatılabilir değildi kaldığımız yer. Yatak yok, -7 derecede. Süngerler getirdiler, battaniye bile yok. Adına da saray demişler. Adalet sarayı! Sanırsınız girdiğiniz zaman çıkmak istemeyeceksiniz. 12 Eylül darbesinde Adliye'ye gidiyoruz dediklerinde 'oh adalete gidiyoruz' derdik. Şimdi adliyeye gidiyoruz dediklerinde ne olacağını bilemiyoruz. Türkiye'de bu kayboldu. Adliye binasına gidenlerde önyargı oluştu. Önyargının olduğu yerde yargı yoktur. Avukat, "ben 28 senedir avukatım ben böyle bir şey görmedim' diyor. Avukatın önüne barikat kuruluyor. Böyle bir şey ben görmedim. Hukukun en temel prensibi soru sormak istiyorsunuz. Soru soracaksınız soramıyorsunuz. Hidayet Bey'i mahkemede görünce dedim ki 'üstad ya beraber çıkalım ya da beraber içeri girelim. Seni benden beni sende ayırmasınlar.' Ama üzücü bir şekilde oldu.” ifadelerini kullandı.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, özgür medyaya yönelik 14 Aralık operasyonunu anlattı. Dumanlı, “Türkiye'de mühim bir dönüm noktasına gelindi. Herkes tehdit altında Türkiye'de, sadece gazeteciler değil.” dedi.
14 Aralık özgür medyaya yönelik operasyonda hukuksuz bir şekilde gözaltında tutulup serbest bırakılan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı Samanyolu Haber Tv'de katıldığı Gündüm Özel programında Metin Yıkar'ın sorularını cevapladı. Dumanlı, bu işin unutulmayacağını ve burada kalmayacağını söyledi. Dumanlı, 'makul şüpheli' yasasının ilk sanıklarının kendileri olduklarını ifade etti.
HERKES UNUTSA TARİH UNUTMAZ
Tarihin, bu fikrin sahibini bir gölge gibi takip edeceğini aktaran Ekrem Dumanlı, “Resmen gündüz gözüyle, dağ başında yaşıyor gibi yapılan bir baskından bahsediyoruz. Bunu herkes unutsa biz unutmayacağız. Türkiye de unutmayacak. Her kimse bu fikrin sahibi, tarih, bir gölge gibi kabus gibi onu takip edecek. Uzun yıllar unutulmayacak. Herkes unutsa tarih unutmaz. Bu iş unutulmaz burada da kalmaz. Çok sayıda meslektaşlarımızın, isimlerin tutuklanacağını da gördük. İlk planlanan şey böyleydi. Biz bir twitter fenomeninin sözlerine göre hareket etmedik. Ciddi araştırdık. Buna göre hareket ettik. Ama plan değişti.” diye konuştu.
Savcının gözüyle baktığını söyleyen Dumanlı, “Biz Hidayet Bey ile Adliye'ye gittik. Sayın Başsavcı bize bir şey olmadığını söyledi. Hadi Bey'e itimat ederim doğrusu. Biz buna binaen kendisinin dediğine inandık. İnternette dolaşan şeyler var. Bizim çalışanlarımız ve vatandaş bunları gördü geldi. Nitekim sabah oldu polisler geldi. Ben polislere 'buyurun gelin alın' dedim. Bir de dış gözle bakmak lazım. Savcının gözüyle baktım. Biz ne suç işlemişiz. Bugüne kadar hiçbir şey yoktu da, 40 yıldır hiçbir şey yapmamışız da şimdi ne oldu? Beraber camide saf tuttuğumuz insanların gıybette, yalanda sınır tanımaması çok ilginç.” şeklinde konuştu.
'Makul Şüphe' yasasının ilk sanıklarını kendileri olduğunu dile getiren Ekrem Dumanlı, “Bir yönüyle biz 'makul şüpheli' yasasının ilk sanıkları konumuna düştük. Hukuk falan yok. Yeni mahkeme ihtas ediyoruz. Var olan bir mahkemeyle hukuki yola başvurmuyorsun. Yeni bir mahkeme ihtas ediyorsun. Hukuk diye bir şeyden bahsetme imkanımız yok. 10-0 geride başlıyorsun. Niye bütün dünya bizim gözaltına alınmamıza sert tepki verdi? Bunun bir perde arkası var. Bu paralar, bu kasalar, bu kutular benim değildir diyenler şimdi faiziyle alıp gidiyor.” dedi.
Bu olayın bir de vicdani yönü olduğunu dile getiren Dumanlı, “Adalet, suçlu Reza'lara var da memleketin evlatlarına yok mu? AB raporlarına bakın endişe ve kaygılara bakın. Bu zaten dolmuş bir bardaktır. Siz dolmuş olan bardağa sürahi boşaltıyorsunuz. Bu durumu doğru anlamak lazım. Suçlu adam korkar. Zerre kadar suçlu olmayan insanların, yazı yazmış insanların ne tür bir suçu olacak ki korkalım. Bir de olayın vidani yönü var. Ortada bir delil olmaksızın insanlara bu kötülük yapıldığı zaman eğer insanların vicdanı sızlamıyorsa durum ciddidir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de herkesin tehdit altında olduğuna vurgu yapan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, "Türkiye'de mühim bir dönüm noktasına gelindi. Herkes tehdit altında Türkiye'de. Sadece gazeteciler değil. İdam cezası olsa yine gideriz biz. Biz dünyaya inandığımızın yüz misli ahirete inanırız. Korkan korkar, kaçan kaçar. Ne yapacaktık? Ayakkabı kutularıyla yakalanıp ceketimizi kafamıza geçirip mi gidecektik. Maalesef burada verilen malzemeyle dünyaya rezil olduk. Bazı ülkelerdeki kardeşlerimiz Türkiye'ye özeniyordu. Devlet kontrolünde bir medya ordusu oluşturulup infaz yapıldığına dair tablolar verildi. Gazeteci, akademisyen, iş adamı mutlu olabilir mi? Durum çok vahim.” diye konuştu.
2 makale 1 haberle suçladıklarını belirten Dumanlı sözlerine şöyle sürdürdü: “Normalde teamül; savcı soruları gönderir, emniyette ifade alınır. Savcıların emniyette ifade alması biraz silahların gölgesinde gibi bir hava yarattığı için pek yapılmaz. Ama savcı bey neden böyle bir şey yaptı bilmiyorum doğrusu. Savcı beyin yanına çıkamıyoruz. Neyle suçlandığımızı öğrenemiyoruz. Sabah 05.30'a kadar avukatlar Vatan emniyette bekledi. Sonra 'savcı bey evine gitti, dağılın denildi. Bu hiç hoş değil tabi. Fethullah Gülen'i tanır mısın? Takip eder misin? Ne kadar takip edersin diye sorular soruldu. Bizim gibi insanlar fikir adamlarını takip etmek zorundayız. Fethullah Gülen Hocaefendi Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli ilim adamlarından biridir. Sanki bir hazırlık sorusu gibi soruyor. Sonra bakıyorsun gele gele 2 tane makale, 1 tane habere geliyorlar. Başka bir şey yok. Hepsi bu.”
Adliye binasına gidenlerde önyargı oluştuğunu aktaran Dumanlı, “Yatılabilir değildi kaldığımız yer. Yatak yok, -7 derecede. Süngerler getirdiler, battaniye bile yok. Adına da saray demişler. Adalet sarayı! Sanırsınız girdiğiniz zaman çıkmak istemeyeceksiniz. 12 Eylül darbesinde Adliye'ye gidiyoruz dediklerinde 'oh adalete gidiyoruz' derdik. Şimdi adliyeye gidiyoruz dediklerinde ne olacağını bilemiyoruz. Türkiye'de bu kayboldu. Adliye binasına gidenlerde önyargı oluştu. Önyargının olduğu yerde yargı yoktur. Avukat, "ben 28 senedir avukatım ben böyle bir şey görmedim' diyor. Avukatın önüne barikat kuruluyor. Böyle bir şey ben görmedim. Hukukun en temel prensibi soru sormak istiyorsunuz. Soru soracaksınız soramıyorsunuz. Hidayet Bey'i mahkemede görünce dedim ki 'üstad ya beraber çıkalım ya da beraber içeri girelim. Seni benden beni sende ayırmasınlar.' Ama üzücü bir şekilde oldu.” ifadelerini kullandı.