Tüm işaretler, yakın tarihimizdeki en büyük kutuplaşma süreçlerinden birine adım attığımızı gösteriyor. Tartışmalar ısınırken kelimeler yumruk kıvamı kazanmaya başladı bile. Makul seslerin duyulabileceği zamanlar daralıyor. Saflaşma biraz daha keskinleştiğinde ne söylendiğine kulak kabartanların sayısı iyice azalacak. Siperlerden başların yalnızca “konuşan bizden mi, değil mi” diye bakmak için çıkacağı bir atmosfere doğru hızla ilerliyoruz. Mahallelerimiz akşamları kap kacak seslerinin desibeline göre taksim olmuş vaziyette. Balkonunuzdan salınan bayrakta kalpaklı siluet var mı, yok mu? “Biz”den misiniz, “onlar”dan mı? Manzara kimilerimiz için hiç sürpriz değil. Oysa bazılarımız kutuplaşmalarla dolu geçmişimizin artık “tarih” olduğuna nasıl da inanmıştı...
Tesellimiz İç Sesimiz
Şükür ki bu ürkütücü tablo karşısında teselli cümleleri fısıldayan iç seslerimiz var! Gezi Parkı’nda başlayıp “duran adamlar”la devam eden “sürece” son... DEVAMI