Gazze Şeridi’nin sınırları 1948 yılında
Arap-İsrail Savaşı sonrasında
yapılan 1949 Ateşkes Anlaşması
ile BM tarafından çizilmiştir. 1967
yılına kadar Mısır’ın kontrolünde kalan
bölge 67 Savaşı’nın ardından yaşanan sınır
değişiklikleriyle doğrudan İsrail’in işgali
altına girmiştir. 1993 yılında imzalanan Oslo
Anlaşması ile İsrail, en geç 1999 yılında,
Gazze’yi de içine alan bağımsız bir Filistin
Devleti kurulmasını kabul etmiş fakat işgal
ettiği Gazze topraklarından -bölgenin
geleceğini kendi başına şekillendirmek
amacıyla- 2005 yılında çekilmiştir. Ancak bu
çekilmenin ardından kısmi bir rahatlamaya
kavuşmuş gibi görünen Gazze’de İsrail’in
hukuki olmayan denetimi sürmüş ve İsrail
bölgeyi fiili olarak her alanda kontrolü
altında tutmaya devam etmiştir. Bugün hâlâ
Gazze’nin Refah hariç tüm sınırları, kara
suları ve hava sahası İsrail’in kontrolü altında
bulunmaktadır. İsrail, 2007 yılında bölge
halkının seçimle başa getirdiği hükûmet
sebebiyle Gazze’ye ambargo uygulamaya
başlamış, insani ihtiyaçların bölgeye giriş
çıkışlarını yasaklamış, keyfî olarak kamu
kurumları, hastaneler, okullar ve evlere
saldırılarda bulunmuş ve bulunmaya da
devam etmektedir. İsrail’in 2007 yılından
bu yana Gazze’ye uyguladığı ambargonun
boyutlarını ve sonuçlarını ana başlıklarla
ortaya koyan bu çalışma, aynı zamanda
bölgede sürekli yardım faaliyeti yürüten
İHH İnsani Yardım Vakfı görevlileri ile
2012 yılında bölgeye giden ekiplerimizin
gözlem ve tespitlerine yer vermektedir.
GAZZE NEREDE ?
Uzunluğu 41 kilometre genişliği ise 6
ila 12 kilometre arasında değişen 360
kilometrekarelik bir alandan oluşan Gazze
Şeridi Mısır sınırında, Filistin’in batısında,
Akdeniz’e kıyısı olan bir bölgedir. Bölge,
Filistin Ulusal Otoritesi’nin kontrolündedir.
Bugün 1.657.155 kişinin yaşadığı Gazze’de
nüfusun yaklaşık 1.105.000’i sekiz mülteci
kampına (Jabalya, Gazze, Beyt Lahya, Beyt
Hanun, Dir el-Belah, Hanyunus, Refah ve
Abasan Kebir) dağılmış vaziyettedir.
Bu mültecilerin sağlık, eğitim ve diğer
insani ihtiyaçları Birleşmiş Milletler (BM),
uluslararası yardım kuruluşları ve İslam
ülkelerinden gönderilen yardımlarla
karşılanmaktadır
SEÇİMDE CEZALANDIRILAN HALK
2006 yılının Şubat ayında Filistin’de yapılan seçimlerde
Hamas’ın Gazze’de büyük bir başarı kazanmasının ve
2007’de yönetime geçmesinin ardından İsrail, uluslar
arası hukuk kurallarına tamamen aykırı bir şekilde,
Gazze halkını seçiminden ötürü cezalandırmak için
bölgeye siyasi ve ekonomik birçok yaptırım uygulamaya
başladı. Gazze Şeridi’ni “düşman bölge” ilan edip
“terör”ü bahane eden İsrail, Hamas yönetimi üzerinde
baskı oluşturmak amacıyla Gazze’ye mal ve eşya
giriş çıkışının sınırlamalara tabi tutulacağını açıkladı.
İsrail ve İsrail’in uluslar arası destekçileri tarafından
ağır bir şekilde hukuksuz olarak uygulanan ambargo,
Gazze’yi eğitimden sağlığa, ekonomiden güvenliğe pek
çok sorunun yaşandığı bir açık hava hapishanesine
dönüştürdü. 2007 ortalarında İsrail’in hiç bitmeyen
operasyonları ve iç kışkırtmalar sebebiyle Gazze’de yer
alan iki güçlü taraf -Hamas ve Fetih- arasında ciddi bir
çatışma yaşandı. Olaylarda 200’ü aşkın Filistinli hayatını
kaybetti. Seçimlerin galibi olması dolayısıyla yasal
olarak bölge yönetiminin başında bulunan Hamas, bu
defa uluslararası camianın ekonomik ve siyasi alanda
uyguladığı ambargoyla karşı karşıya kaldı. Ambargoyla
birlikte Gazze’nin dünyaya açılan sınır kapıları bir bir
kapatıldı, Gazzelilerin dünyayla tüm bağlantısı kesildi.
27 Aralık 2008 tarihine gelindiğinde İsrail, ambargoyla
ölüme terk ettiği insanları tamamen yok etmek
istercesine, 22 gün süren Dökme Kurşun Operasyonu’nu
başlattı. Operasyonda sivil halka karşı kullanımı yasak
olan kitle imha silahı beyaz fosfor bombaları kullandı. 17
Ocak 2009 tarihine kadar bölgeye havadan ve karadan
düzenlediği saldırılarda 1.500 sivili katletti; ölenlerin
çoğunluğu ise nüfusun yarısından fazlasını oluşturan
çocuklardı. Saldırılarda 5.000’den fazla kişi yaralandı,
4.000’in üzerinde bina yıkıldı, 200.000 ev zarar gördü,
50.000 Gazzeli evsiz kaldı. Hastaneler, camiler, okullar,
fabrikalar, iş yerleri ve hatta BM tesisleri yerle bir edildi.
Gazze’nin tek üniversitesi olan Gazze İslam Üniversitesi
vuruldu. 29 ambulans tahrip edildi. 122 sağlık merkezi
vuruldu. Kurtarma ve tedavi hizmetleri engellendi. 280
okul zarar gördü. Saldırılardan etkilenen 9.000 öğrenci
tahliye edildi. 164 öğrenci ve 12 öğretmen öldürüldü.
454 öğrenci ile 5 öğretmen yaralandı. Saldırılar boyunca
Gazze’de eğitim-öğretim durdu, okullar kapatılmak
zorunda kaldı. 1.500 imalathane/fabrika, 31 güvenlik
tesisi, 20 cami harap oldu. 400.000 Gazzeli temiz içme
suyuna erişemeyecek duruma geldi. Sebze seraları,
zeytinlikler ve diğer tarım arazileri büyük zarar gördü.
Gazze’nin kuzeyinde bulunan tarım alanlarının %60’tan
fazlası kullanılamaz hâle geldi. İsrail’in saldırılarda orantısız
ve sistematik bir güç kullandığı, ağırlaştırılmış metal
patlayıcılar (Dense Inter Metal Explosive/DIME) ve fosfor
bombası gibi hâlen uluslararası hukuk çerçevesinde
herhangi bir düzenlemeye tabi tutulmamış türden
imha edici silahlar kullandığı BM İnsan Hakları Konseyi
tarafından oluşturulan soruşturma komisyonunca
hazırlanan Goldstone Raporu’yla da belgelendi.
En son 14-21 Kasım 2012 tarihleri arasında Gazze’ye
Savunma Sütunu Operasyonu adıyla bir hava
saldırısı başlatan İsrail, Hamas’ın askerî kanadı
İzzettin Kassam Tugayları lideri Ahmed Cebari’yi
seyir hâlindeki aracında nokta atışı ile şehit etti. İsrail,
kara operasyonu hazırlığı için 75.000 yedek askeri
göreve çağırdı. Sivil halkı hedef alan saldırılarda
26’sı çocuk, 12’si kadın toplam 162 Filistinli hayatını
kaybetti, 1.200 kişi yaralandı. 10.000 kişi ise evlerini
terk etmek zorunda kaldı. Saldırılar nedeniyle
2007’den bu yana devam eden İsrail ambargosu
sebebiyle sağlıktan barınmaya, eğitimden gıdaya
pek çok temel ihtiyaç maddesine erişimde sıkıntı
yaşanan Gazze’de hastaneler acil durumlarda
yaralılara hızlı müdahale etmekte yetersiz kalıyor.
Gazze’de uygulanan ambargo
2007’de Hamas’ın fiili olarak Gazze’nin yönetimine
gelmesinin ardından bölgeye yönelik ağır bir ambargo
uygulamaya başlayan İsrail, Gazze’ye giriş-çıkışın
sağlandığı beş kapıdan dördünün kontrolünü elinde
bulundurmaktadır. İsrail, haftalar ya da aylarca bu
kapıları kapatmakta ve temel ihtiyaç maddelerinin,
sağlık malzemelerinin ve insani yardımların bölgeye
giriş-çıkışını keyfî olarak engellemektedir.
Geçiş noktaları
1. Refah Kapısı: Mısır kontrolündedir. Bu kapıdan
günde ortalama 300 kişinin Gazze’den çıkışına izin
verilmektedir. İhtiyaç malzemelerinin ve insanların
Gazze’ye girişi ise çok büyük sorun olmaktadır.
Ramallah yönetimi tarafından verilen Filistin
kimliği olmayan kişiler Gazze’ye girememektedir.
Gazze’den çıkış talep eden kişilere aylarca
sonraya gün verilmekte; bu süre içerisinde
hastalar hayatlarını, işçiler işlerini, öğrenciler
devamsızlıktan okullarını kaybetmektedir.
2. Erez Kapısı: Geçimlerini sağlamak için İsrail’e
giden Gazzeliler için ana çıkış noktası olan bu
kapı, 2007’den bu yana Filistinlilerin geçişine
kapatılmıştır.
3. Karni Kapısı: Bu kapı ticari malların bölgeye girişi
için kullanılmaktaydı. 2007’den önce de sıklıkla
kapatılan kapı, Hamas’ın 2007’de yönetime
gelmesinin ardından tamamen kapatılmıştır.
4. Sufa Kapısı: İnşaat malzemelerinin Gazze’ye girişi
için kullanılan kapı 2007’den bu yana çoğu zaman
kapalıdır.
5. Kerem Şalom Kapısı: Ticari ürünler ve insani
yardım malzemelerinin girişinin yapıldığı kapı
2007’den bu yana çoğu zaman kapalıdır.
Ambargonun
Gazze’de Yol Açtığı
Tahribatlar
Gazze’de ambargo nedeniyle sivil halk ekonomi,
sağlık, eğitim vb. birçok alanda temel haklarından
mahrum yaşamaktadır. İsrail tarafından orantısız
olarak kullanılan güç, hem çevrede hem de insanlar
üzerinde ciddi tahribatlara yol açmaktadır. Gazze’de
Erez, Karni, Sufa, Kerem Şalom ve Refah olmak üzere
beş sınır kapısı bulunmaktadır. Ancak bölgeye yiyecek,
yakıt ve tıbbi malzeme vb. insani yardımların geçişini
sağlayan bu kapıların kullanımı 2007’den bu yana İsrail
tarafından tamamen engellenmektedir. Ağır bir yokluk
ve yoksulluk içerisinde olan Gazze halkı, Refah’a sınır
olan topraklarından kazdığı tüneller aracılığıyla temel
ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır.
A. Ekonomi
● Temel geçim kaynakları tarım, küçük imalat
ve balıkçılık olan Gazze’de uygulanan sistemli
fakirleştirme siyaseti nedeniyle bugün 15 yıl önceki
üretimin yarısı dahi yapılamamaktadır.
● Gazze’de pek çok insan yiyecek bulma sıkıntısıyla
ya da yiyecek satın almak için gerekli parayı bulma
sıkıntısıyla karşı karşıyadır.
● İsrail, Gazze sahili boyunca denizin üç mil açığından
itibaren başlayan alanı “yasak bölge” ilan ederek
Filistinlilerin kendilerine ait deniz sahasının %85’ine
erişimlerini engellemektedir. Geçimini balıkçılıkla
sağlayan aileler bu durumdan büyük ölçüde
etkilenmektedir.
● Gazze’de endüstri alanında çalışan iş yerlerinin
%95’i kapanmıştır. Mevcutların %5’i de %20 ila %50
kapasiteyle çalışmaktadır.
● Gazze’de işsizlik %45’in üzerindedir.
● Gazze’de insanlar günlük 2 dolardan az bir gelirle
yaşamlarını sürdürmek zorunda bırakılmıştır.
● Özellikle 2007’den bu yana yaklaşık 180.000 memur
ile 210.000 işçi ve serbest meslek sahibinin %80’i
işsiz kaldığından halkın alım gücü düşmüş, emtia
girişinin çok sınırlı olduğu bölgede fiyatlar hızla
artmıştır.
● 2005 yılında İsrail’e çalışmaya giden 21.000 işçinin
işine son verilmiş, bu durumdan kaynaklanan
ekonomik kayıp bir milyar doları aşmıştır. Ayrıca İsrail
bazen aylar boyunca sınır kapılarını kapatmaktadır.
Gazze’den İsrail’e çalışmaya giden ve her akşam
geri dönen işçiler geçişlerin kapatılması nedeniyle
çalışamamakta, aileler geçim sıkıntısı ve açlık
tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
B. Enerji
● Ekim 2007’den itibaren Gazze’de yakıt tedarikine
ilişkin büyük sınırlamalar getirilmiş, elektrik ve yakıt
elde etme imkânları büyük ölçüde kısıtlanmıştır.
● Sadece %30 kapasiteyle çalışan bir elektrik
santralinin bulunduğu Gazze’de her gün 8 ila 12 saat
düzenli elektrik kesintileri uygulanmaktadır. Sürekli
bir enerji probleminin yaşandığı Gazze’de hastaneler,
iş yerleri ve evler bu durumdan son derece olumsuz
etkilenmektedir.
● Gazze’de elektrik ve su gibi kamu hizmet alanlarında
UPS cihazlarına ve jeneratörlere zaruri bir bağımlılık
söz konusudur; ancak yedek parça bulmada yaşanan
sıkıntılar nedeniyle bu cihazlardan da yeterli verim
alınamamaktadır.
C. Su
● Ambargo nedeniyle kamu hizmetlerinin sekteye
uğradığı Gazze’de her gün yaklaşık 80 milyon litre
kanalizasyon suyu hiçbir işlemden geçmeden doğaya
boşaltılmaktadır. Deniz suyundaki kirlenmeden dolayı
artan sağlık sorunlarına bir de yer altı ve yer üstü
su kaynaklarına kanalizasyon suyunun karışması
durumu eklenince bölgedeki suyun yalnızca %5 ila
%10’u güvenli bir şekilde kullanılabilmektedir.
● Su yoluyla bulaşan hastalıklar nedeniyle nüfusun
%26’sında çeşitli hastalıklar görülmektedir.
D. Sağlık
● Elektrik kesintileri, temiz su sıkıntısı, yedek parça
olmayışı gibi birçok faktör tıbbi cihazların çalışır
ve hazır hâlde bulundurulmasını ve bakımlarının
yapılmasını zorlaştırmaktadır.
● Sivillerin seyahat özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar
nedeniyle acil tıbbi bakım ihtiyacı içerisindeki
hastalar yaşamlarını yitirmektedir. Hastaların
tedavi maksadıyla yurt dışına çıkış izinleri uzun ve
bezdirici prosedürlere bağlanmıştır.
● Yurt dışına çıkışa getirilen sınırlandırmalar
tıbbi personelin mesleki bilgi ve becerilerini
geliştirmeleri imkânını da ortadan kaldırmaktadır.
● Gazze’de yaşanan elektrik kesintileri sürekli tedavisi
gereken -diyaliz hastaları, kanser hastaları gibihastaların
hayatını tehlikeye sokmaktadır.
● İlaç ve tıbbi araç-gerecin bölgeye girişinin
engellenmesi sebebiyle hastalar ölüm tehlikesiyle
karşı karşıya kalmaktadır.
● Gazze’deki saldırılar bölgede maddi alanda tahribata
yol açarken insanların psikolojileri üzerinde de
büyük bir sarsıntıya yol açmaktadır. Bölgedeki
çocukların %90’ında travma sonrası stres bozukluğu
görülmektedir.
E. Güvenlik ve keyfî uygulamalar
● İsrail, elinde bulundurduğu nükleer silahlarla
Hamas’ın elindeki kısa menzilli roketleri
karşılaştırarak tehdit altında olduğunu iddia etmekte
ve bu bahaneyle sık sık Gazze’ye saldırmaktadır.
● Hamas hükûmeti 2006 yılı başından bu yana İsrail’e
yönelik kışkırtıcı eylemlerden özellikle kaçınmıştır.
Ancak buna rağmen İsrail, bombalama ve tutuklama
eylemlerini sürdürmüş, bölgedeki gerilim siyasetini
kendi güvenlik kaygılarını dünyaya ispatlamada
gerekçe olarak kullanmıştır.
● İsrail askerleri keyfî olarak sivillerin üzerine ateş
açmakta, sivil ölümleri ve yaralanmalarına sebep
olmaktadır.
● İsrail, Gazze ve Batı Şeria’da 10.000’den fazla
Filistinliyi keyfî olarak tutuklamış ve hapsetmiştir.
F. Saldırılar
● İsrail topçu birlikleri 2005 yılının Eylül ayında
başlattıkları ve dokuz ay süren saldırılarında Gazze’nin
kuzey bölgesine 6.000’den fazla top mermisi fırlatarak
bölgede yıkıcı bir etki yaratmış, plajda piknik yapan
çocukların dahi ölümüne yol açmıştır.
● BM İnsani İlişkiler Koordinasyon Dairesi (Office for
the Coordination of Humanitarian Affairs/OCHA)
2008’deki Dökme Kurşun Operasyonu’nun hemen
öncesinde Gazzeli balıkçılara yönelik kısıtlamaların
daha da genişletildiğini açıklamıştır. Kısıtlama
uygulanan bölgeye giren Filistinli balıkçılar İsrail
Donanma Kuvvetleri’nin açtığı uyarı ateşlerine maruz
kalırken bazı durumlarda da doğrudan saldırılara hedef
olmaktadır. İsrail askerleri balıkçı teknelerine yaptıkları
müdahaleler sonrasında teknelere el koymaktadır.
● Bölgeyi işgal ettiği günden bu yana keyfî olarak
insanların üzerine tank sürme, ateş açma, bilinçli
yaralama, hanelere zarar verme, tarım alanlarını tahrip
etme gibi saldırılar düzenleyen İsrail, sadece 27 Aralık
2008-17 Ocak 2009 tarihleri arasında gerçekleştirdiği
Dökme Kurşun Operasyonu’nda 1.400 sivili katletmiş,
bu rakam ağır yaralı olup daha sonra hayatını
kaybedenlerle birlikte 1.500’ü aşmıştır.
● Gazze’de 28 Eylül 2000’den Ocak 2011’e kadar Yahudi
yerleşimcilerin saldırıları, İsrail’in bombalamaları ve
geçiş noktalarında İsrail’in Filistinli hastaların tedavilerini
engellemesi sonucu 5.081 kişi hayatını kaybetmiştir.
G. İnsani yardım çalışmalarına yönelik
engelleme ve saldırılar
● 2009 yılında Gazze’ye yardım götürmek için
“Filistin’e Yol Açık” isimli bir kara yolu konvoyu
oluşturulmuştur. Konvoyda 200 araç, sağlık
malzemeleri ve insani yardım malzemeleri yer
almıştır. Mısır üzerinden Gazze’ye giriş yapacak
olan konvoy Mısır’ın engellemesiyle karşılaşmış,
uzun bir bekleyişin ardından Refah Sınır
Kapısı’ndan Gazze’ye giriş yapmıştır. Konvoy,
araçları ve insani yardım malzemelerini bölge
halkına bağışlamıştır.
● 31 Mayıs 2010’da uluslararası sulardan Gazze’ye
insani yardım götüren Özgürlük Filosu’na saldıran
İsrail, 9 insani yardım gönüllüsünü katletmiş, 56’sını
yaralamıştır. Saldırının ardından BM Güvenlik
Konseyi, Gazze’deki duruma atıfta bulunarak
ambargoyu “sürdürülemez” olarak nitelemiştir.
H. İnsani durum
● 2007 yılından bu yana Gazze’de uygulanan
ambargonun sebep olduğu insani durum endişe
verici boyutlara ulaşmıştır. Uluslararası kamuoyu ve
BM Güvenlik Konseyi konu ile ilgili kaygılarını çeşitli
raporlarla karar alıcı mercilere duyurmuş ve çözüm
için ivedilikle harekete geçilmesini istemiştir.
● Ambargo nedeniyle genel bir fakirliğin söz konusu
olduğu Gazze’de insani yardımlara zaruri bağımlılık
oranı %80’lere ulaşmıştır.
● Gazze’de yaşayanların %54’ü gıdaya ulaşamazken
%12’si sınırlı oranda ulaşabilmektedir.
● Ambargonun uygulamaya konduğu tarihte mülteciler
arasında “aşırı yoksulluk” çekenlerin sayısı 100.000
iken bu rakam bugün üç katına çıkarak 300.000’e
ulaşmıştır.
● Gazze’de yaşayanların %61’i açlık tehlikesiyle karşı
karşıyadır.
● Beslenme alışkanlıklarında meydana gelen zorunlu
değişiklik nedeniyle özellikle çocuklarda vitamin ve
mineral eksikliğine bağlı sorunlar yaşanmaktadır.
● İsrail’in saldırı ve yıkımları sonucu Gazze’de 86.000
evin yeniden inşası gerekmektedir.
● Gazze’de 25.000 yetim çocuk bulunmaktadır.
● Gazze’nin bugün 1.657.155 olan nüfusunun 1.105.000’i
mülteci kamplarında yaşamaktadır.
Çözüm önerileri
Gazze’de yaşanan insani krizin çözülmesi için bölgeye uygulanan ambargonun tamamen kaldırılması gerekmektedir.
Bu çerçevede Gazze için çözüme yönelik yapılması gerekenleri şu şekilde sıralayabiliriz:
● Gazze’ye uygulanan ambargo bir an
öce kayıtsız şartsız son bulmalıdır.
● Bölgedeki insanların gıda güvenliği
garanti altına alınmalıdır.
● Yardımların bölgeye ulaştırılması önündeki
siyasi ve askerî engeller kaldırılmalı ve Gazze’ye
yönelik yardımlar sistemli biçimde arttırılmalıdır.
● Gazze’ye giriş-çıkışların önündeki
keyfî engeller kaldırılmalıdır.
● İsrail saldırılarının son bulması için İslam İşbirliği
Teşkilatı, Arap Birliği ve BM’nin yanı sıra tüm İslam
ülkeleri birlikte hareket etme kararı almalıdır.
● Gazze’de ekonomik hayatın canlandırılabilmesi
için insanlara iş imkânı sağlanmalı, bunun için
de İsrail’in engellemeleri sona erdirilmelidir.
● Filistin ürünlerinin bölge dışına çıkışı
uluslararası güvence altına alınmalı, ülkeler
Filistin ürünlerini ithal etme konusunda
belirli teşvik kotaları oluşturmalıdır.
● Filistin’in enerji ihtiyacı konusunda İsrail’e
bağımlılığını sona erdirecek yatırımlar teşvik
edilmeli, yatırımların ve yatırımcıların korunması
için uluslararası bir mekanizma kurulmalıdır.
● Bağımsız Filistin Devleti’nin kuruluşu
çalışmaları hızlandırılmalıdır.
● İsrail’in geri adım atmaması durumunda Gazze’deki
Filistinli memur ve işçilere iş başı yaptırılmalı,
Filistin Devleti kurulana kadar uluslararası bir fon
oluşturularak maaşlar bu fondan ödenmelidir.
● İnsani yardımların bölgeye ulaşabilmesi için
güvenli bir yardım koridoru açılmalıdır.
Arap-İsrail Savaşı sonrasında
yapılan 1949 Ateşkes Anlaşması
ile BM tarafından çizilmiştir. 1967
yılına kadar Mısır’ın kontrolünde kalan
bölge 67 Savaşı’nın ardından yaşanan sınır
değişiklikleriyle doğrudan İsrail’in işgali
altına girmiştir. 1993 yılında imzalanan Oslo
Anlaşması ile İsrail, en geç 1999 yılında,
Gazze’yi de içine alan bağımsız bir Filistin
Devleti kurulmasını kabul etmiş fakat işgal
ettiği Gazze topraklarından -bölgenin
geleceğini kendi başına şekillendirmek
amacıyla- 2005 yılında çekilmiştir. Ancak bu
çekilmenin ardından kısmi bir rahatlamaya
kavuşmuş gibi görünen Gazze’de İsrail’in
hukuki olmayan denetimi sürmüş ve İsrail
bölgeyi fiili olarak her alanda kontrolü
altında tutmaya devam etmiştir. Bugün hâlâ
Gazze’nin Refah hariç tüm sınırları, kara
suları ve hava sahası İsrail’in kontrolü altında
bulunmaktadır. İsrail, 2007 yılında bölge
halkının seçimle başa getirdiği hükûmet
sebebiyle Gazze’ye ambargo uygulamaya
başlamış, insani ihtiyaçların bölgeye giriş
çıkışlarını yasaklamış, keyfî olarak kamu
kurumları, hastaneler, okullar ve evlere
saldırılarda bulunmuş ve bulunmaya da
devam etmektedir. İsrail’in 2007 yılından
bu yana Gazze’ye uyguladığı ambargonun
boyutlarını ve sonuçlarını ana başlıklarla
ortaya koyan bu çalışma, aynı zamanda
bölgede sürekli yardım faaliyeti yürüten
İHH İnsani Yardım Vakfı görevlileri ile
2012 yılında bölgeye giden ekiplerimizin
gözlem ve tespitlerine yer vermektedir.
GAZZE NEREDE ?
Uzunluğu 41 kilometre genişliği ise 6
ila 12 kilometre arasında değişen 360
kilometrekarelik bir alandan oluşan Gazze
Şeridi Mısır sınırında, Filistin’in batısında,
Akdeniz’e kıyısı olan bir bölgedir. Bölge,
Filistin Ulusal Otoritesi’nin kontrolündedir.
Bugün 1.657.155 kişinin yaşadığı Gazze’de
nüfusun yaklaşık 1.105.000’i sekiz mülteci
kampına (Jabalya, Gazze, Beyt Lahya, Beyt
Hanun, Dir el-Belah, Hanyunus, Refah ve
Abasan Kebir) dağılmış vaziyettedir.
Bu mültecilerin sağlık, eğitim ve diğer
insani ihtiyaçları Birleşmiş Milletler (BM),
uluslararası yardım kuruluşları ve İslam
ülkelerinden gönderilen yardımlarla
karşılanmaktadır
SEÇİMDE CEZALANDIRILAN HALK
2006 yılının Şubat ayında Filistin’de yapılan seçimlerde
Hamas’ın Gazze’de büyük bir başarı kazanmasının ve
2007’de yönetime geçmesinin ardından İsrail, uluslar
arası hukuk kurallarına tamamen aykırı bir şekilde,
Gazze halkını seçiminden ötürü cezalandırmak için
bölgeye siyasi ve ekonomik birçok yaptırım uygulamaya
başladı. Gazze Şeridi’ni “düşman bölge” ilan edip
“terör”ü bahane eden İsrail, Hamas yönetimi üzerinde
baskı oluşturmak amacıyla Gazze’ye mal ve eşya
giriş çıkışının sınırlamalara tabi tutulacağını açıkladı.
İsrail ve İsrail’in uluslar arası destekçileri tarafından
ağır bir şekilde hukuksuz olarak uygulanan ambargo,
Gazze’yi eğitimden sağlığa, ekonomiden güvenliğe pek
çok sorunun yaşandığı bir açık hava hapishanesine
dönüştürdü. 2007 ortalarında İsrail’in hiç bitmeyen
operasyonları ve iç kışkırtmalar sebebiyle Gazze’de yer
alan iki güçlü taraf -Hamas ve Fetih- arasında ciddi bir
çatışma yaşandı. Olaylarda 200’ü aşkın Filistinli hayatını
kaybetti. Seçimlerin galibi olması dolayısıyla yasal
olarak bölge yönetiminin başında bulunan Hamas, bu
defa uluslararası camianın ekonomik ve siyasi alanda
uyguladığı ambargoyla karşı karşıya kaldı. Ambargoyla
birlikte Gazze’nin dünyaya açılan sınır kapıları bir bir
kapatıldı, Gazzelilerin dünyayla tüm bağlantısı kesildi.
27 Aralık 2008 tarihine gelindiğinde İsrail, ambargoyla
ölüme terk ettiği insanları tamamen yok etmek
istercesine, 22 gün süren Dökme Kurşun Operasyonu’nu
başlattı. Operasyonda sivil halka karşı kullanımı yasak
olan kitle imha silahı beyaz fosfor bombaları kullandı. 17
Ocak 2009 tarihine kadar bölgeye havadan ve karadan
düzenlediği saldırılarda 1.500 sivili katletti; ölenlerin
çoğunluğu ise nüfusun yarısından fazlasını oluşturan
çocuklardı. Saldırılarda 5.000’den fazla kişi yaralandı,
4.000’in üzerinde bina yıkıldı, 200.000 ev zarar gördü,
50.000 Gazzeli evsiz kaldı. Hastaneler, camiler, okullar,
fabrikalar, iş yerleri ve hatta BM tesisleri yerle bir edildi.
Gazze’nin tek üniversitesi olan Gazze İslam Üniversitesi
vuruldu. 29 ambulans tahrip edildi. 122 sağlık merkezi
vuruldu. Kurtarma ve tedavi hizmetleri engellendi. 280
okul zarar gördü. Saldırılardan etkilenen 9.000 öğrenci
tahliye edildi. 164 öğrenci ve 12 öğretmen öldürüldü.
454 öğrenci ile 5 öğretmen yaralandı. Saldırılar boyunca
Gazze’de eğitim-öğretim durdu, okullar kapatılmak
zorunda kaldı. 1.500 imalathane/fabrika, 31 güvenlik
tesisi, 20 cami harap oldu. 400.000 Gazzeli temiz içme
suyuna erişemeyecek duruma geldi. Sebze seraları,
zeytinlikler ve diğer tarım arazileri büyük zarar gördü.
Gazze’nin kuzeyinde bulunan tarım alanlarının %60’tan
fazlası kullanılamaz hâle geldi. İsrail’in saldırılarda orantısız
ve sistematik bir güç kullandığı, ağırlaştırılmış metal
patlayıcılar (Dense Inter Metal Explosive/DIME) ve fosfor
bombası gibi hâlen uluslararası hukuk çerçevesinde
herhangi bir düzenlemeye tabi tutulmamış türden
imha edici silahlar kullandığı BM İnsan Hakları Konseyi
tarafından oluşturulan soruşturma komisyonunca
hazırlanan Goldstone Raporu’yla da belgelendi.
En son 14-21 Kasım 2012 tarihleri arasında Gazze’ye
Savunma Sütunu Operasyonu adıyla bir hava
saldırısı başlatan İsrail, Hamas’ın askerî kanadı
İzzettin Kassam Tugayları lideri Ahmed Cebari’yi
seyir hâlindeki aracında nokta atışı ile şehit etti. İsrail,
kara operasyonu hazırlığı için 75.000 yedek askeri
göreve çağırdı. Sivil halkı hedef alan saldırılarda
26’sı çocuk, 12’si kadın toplam 162 Filistinli hayatını
kaybetti, 1.200 kişi yaralandı. 10.000 kişi ise evlerini
terk etmek zorunda kaldı. Saldırılar nedeniyle
2007’den bu yana devam eden İsrail ambargosu
sebebiyle sağlıktan barınmaya, eğitimden gıdaya
pek çok temel ihtiyaç maddesine erişimde sıkıntı
yaşanan Gazze’de hastaneler acil durumlarda
yaralılara hızlı müdahale etmekte yetersiz kalıyor.
Gazze’de uygulanan ambargo
2007’de Hamas’ın fiili olarak Gazze’nin yönetimine
gelmesinin ardından bölgeye yönelik ağır bir ambargo
uygulamaya başlayan İsrail, Gazze’ye giriş-çıkışın
sağlandığı beş kapıdan dördünün kontrolünü elinde
bulundurmaktadır. İsrail, haftalar ya da aylarca bu
kapıları kapatmakta ve temel ihtiyaç maddelerinin,
sağlık malzemelerinin ve insani yardımların bölgeye
giriş-çıkışını keyfî olarak engellemektedir.
Geçiş noktaları
1. Refah Kapısı: Mısır kontrolündedir. Bu kapıdan
günde ortalama 300 kişinin Gazze’den çıkışına izin
verilmektedir. İhtiyaç malzemelerinin ve insanların
Gazze’ye girişi ise çok büyük sorun olmaktadır.
Ramallah yönetimi tarafından verilen Filistin
kimliği olmayan kişiler Gazze’ye girememektedir.
Gazze’den çıkış talep eden kişilere aylarca
sonraya gün verilmekte; bu süre içerisinde
hastalar hayatlarını, işçiler işlerini, öğrenciler
devamsızlıktan okullarını kaybetmektedir.
2. Erez Kapısı: Geçimlerini sağlamak için İsrail’e
giden Gazzeliler için ana çıkış noktası olan bu
kapı, 2007’den bu yana Filistinlilerin geçişine
kapatılmıştır.
3. Karni Kapısı: Bu kapı ticari malların bölgeye girişi
için kullanılmaktaydı. 2007’den önce de sıklıkla
kapatılan kapı, Hamas’ın 2007’de yönetime
gelmesinin ardından tamamen kapatılmıştır.
4. Sufa Kapısı: İnşaat malzemelerinin Gazze’ye girişi
için kullanılan kapı 2007’den bu yana çoğu zaman
kapalıdır.
5. Kerem Şalom Kapısı: Ticari ürünler ve insani
yardım malzemelerinin girişinin yapıldığı kapı
2007’den bu yana çoğu zaman kapalıdır.
Ambargonun
Gazze’de Yol Açtığı
Tahribatlar
Gazze’de ambargo nedeniyle sivil halk ekonomi,
sağlık, eğitim vb. birçok alanda temel haklarından
mahrum yaşamaktadır. İsrail tarafından orantısız
olarak kullanılan güç, hem çevrede hem de insanlar
üzerinde ciddi tahribatlara yol açmaktadır. Gazze’de
Erez, Karni, Sufa, Kerem Şalom ve Refah olmak üzere
beş sınır kapısı bulunmaktadır. Ancak bölgeye yiyecek,
yakıt ve tıbbi malzeme vb. insani yardımların geçişini
sağlayan bu kapıların kullanımı 2007’den bu yana İsrail
tarafından tamamen engellenmektedir. Ağır bir yokluk
ve yoksulluk içerisinde olan Gazze halkı, Refah’a sınır
olan topraklarından kazdığı tüneller aracılığıyla temel
ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır.
A. Ekonomi
● Temel geçim kaynakları tarım, küçük imalat
ve balıkçılık olan Gazze’de uygulanan sistemli
fakirleştirme siyaseti nedeniyle bugün 15 yıl önceki
üretimin yarısı dahi yapılamamaktadır.
● Gazze’de pek çok insan yiyecek bulma sıkıntısıyla
ya da yiyecek satın almak için gerekli parayı bulma
sıkıntısıyla karşı karşıyadır.
● İsrail, Gazze sahili boyunca denizin üç mil açığından
itibaren başlayan alanı “yasak bölge” ilan ederek
Filistinlilerin kendilerine ait deniz sahasının %85’ine
erişimlerini engellemektedir. Geçimini balıkçılıkla
sağlayan aileler bu durumdan büyük ölçüde
etkilenmektedir.
● Gazze’de endüstri alanında çalışan iş yerlerinin
%95’i kapanmıştır. Mevcutların %5’i de %20 ila %50
kapasiteyle çalışmaktadır.
● Gazze’de işsizlik %45’in üzerindedir.
● Gazze’de insanlar günlük 2 dolardan az bir gelirle
yaşamlarını sürdürmek zorunda bırakılmıştır.
● Özellikle 2007’den bu yana yaklaşık 180.000 memur
ile 210.000 işçi ve serbest meslek sahibinin %80’i
işsiz kaldığından halkın alım gücü düşmüş, emtia
girişinin çok sınırlı olduğu bölgede fiyatlar hızla
artmıştır.
● 2005 yılında İsrail’e çalışmaya giden 21.000 işçinin
işine son verilmiş, bu durumdan kaynaklanan
ekonomik kayıp bir milyar doları aşmıştır. Ayrıca İsrail
bazen aylar boyunca sınır kapılarını kapatmaktadır.
Gazze’den İsrail’e çalışmaya giden ve her akşam
geri dönen işçiler geçişlerin kapatılması nedeniyle
çalışamamakta, aileler geçim sıkıntısı ve açlık
tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
B. Enerji
● Ekim 2007’den itibaren Gazze’de yakıt tedarikine
ilişkin büyük sınırlamalar getirilmiş, elektrik ve yakıt
elde etme imkânları büyük ölçüde kısıtlanmıştır.
● Sadece %30 kapasiteyle çalışan bir elektrik
santralinin bulunduğu Gazze’de her gün 8 ila 12 saat
düzenli elektrik kesintileri uygulanmaktadır. Sürekli
bir enerji probleminin yaşandığı Gazze’de hastaneler,
iş yerleri ve evler bu durumdan son derece olumsuz
etkilenmektedir.
● Gazze’de elektrik ve su gibi kamu hizmet alanlarında
UPS cihazlarına ve jeneratörlere zaruri bir bağımlılık
söz konusudur; ancak yedek parça bulmada yaşanan
sıkıntılar nedeniyle bu cihazlardan da yeterli verim
alınamamaktadır.
C. Su
● Ambargo nedeniyle kamu hizmetlerinin sekteye
uğradığı Gazze’de her gün yaklaşık 80 milyon litre
kanalizasyon suyu hiçbir işlemden geçmeden doğaya
boşaltılmaktadır. Deniz suyundaki kirlenmeden dolayı
artan sağlık sorunlarına bir de yer altı ve yer üstü
su kaynaklarına kanalizasyon suyunun karışması
durumu eklenince bölgedeki suyun yalnızca %5 ila
%10’u güvenli bir şekilde kullanılabilmektedir.
● Su yoluyla bulaşan hastalıklar nedeniyle nüfusun
%26’sında çeşitli hastalıklar görülmektedir.
D. Sağlık
● Elektrik kesintileri, temiz su sıkıntısı, yedek parça
olmayışı gibi birçok faktör tıbbi cihazların çalışır
ve hazır hâlde bulundurulmasını ve bakımlarının
yapılmasını zorlaştırmaktadır.
● Sivillerin seyahat özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar
nedeniyle acil tıbbi bakım ihtiyacı içerisindeki
hastalar yaşamlarını yitirmektedir. Hastaların
tedavi maksadıyla yurt dışına çıkış izinleri uzun ve
bezdirici prosedürlere bağlanmıştır.
● Yurt dışına çıkışa getirilen sınırlandırmalar
tıbbi personelin mesleki bilgi ve becerilerini
geliştirmeleri imkânını da ortadan kaldırmaktadır.
● Gazze’de yaşanan elektrik kesintileri sürekli tedavisi
gereken -diyaliz hastaları, kanser hastaları gibihastaların
hayatını tehlikeye sokmaktadır.
● İlaç ve tıbbi araç-gerecin bölgeye girişinin
engellenmesi sebebiyle hastalar ölüm tehlikesiyle
karşı karşıya kalmaktadır.
● Gazze’deki saldırılar bölgede maddi alanda tahribata
yol açarken insanların psikolojileri üzerinde de
büyük bir sarsıntıya yol açmaktadır. Bölgedeki
çocukların %90’ında travma sonrası stres bozukluğu
görülmektedir.
E. Güvenlik ve keyfî uygulamalar
● İsrail, elinde bulundurduğu nükleer silahlarla
Hamas’ın elindeki kısa menzilli roketleri
karşılaştırarak tehdit altında olduğunu iddia etmekte
ve bu bahaneyle sık sık Gazze’ye saldırmaktadır.
● Hamas hükûmeti 2006 yılı başından bu yana İsrail’e
yönelik kışkırtıcı eylemlerden özellikle kaçınmıştır.
Ancak buna rağmen İsrail, bombalama ve tutuklama
eylemlerini sürdürmüş, bölgedeki gerilim siyasetini
kendi güvenlik kaygılarını dünyaya ispatlamada
gerekçe olarak kullanmıştır.
● İsrail askerleri keyfî olarak sivillerin üzerine ateş
açmakta, sivil ölümleri ve yaralanmalarına sebep
olmaktadır.
● İsrail, Gazze ve Batı Şeria’da 10.000’den fazla
Filistinliyi keyfî olarak tutuklamış ve hapsetmiştir.
F. Saldırılar
● İsrail topçu birlikleri 2005 yılının Eylül ayında
başlattıkları ve dokuz ay süren saldırılarında Gazze’nin
kuzey bölgesine 6.000’den fazla top mermisi fırlatarak
bölgede yıkıcı bir etki yaratmış, plajda piknik yapan
çocukların dahi ölümüne yol açmıştır.
● BM İnsani İlişkiler Koordinasyon Dairesi (Office for
the Coordination of Humanitarian Affairs/OCHA)
2008’deki Dökme Kurşun Operasyonu’nun hemen
öncesinde Gazzeli balıkçılara yönelik kısıtlamaların
daha da genişletildiğini açıklamıştır. Kısıtlama
uygulanan bölgeye giren Filistinli balıkçılar İsrail
Donanma Kuvvetleri’nin açtığı uyarı ateşlerine maruz
kalırken bazı durumlarda da doğrudan saldırılara hedef
olmaktadır. İsrail askerleri balıkçı teknelerine yaptıkları
müdahaleler sonrasında teknelere el koymaktadır.
● Bölgeyi işgal ettiği günden bu yana keyfî olarak
insanların üzerine tank sürme, ateş açma, bilinçli
yaralama, hanelere zarar verme, tarım alanlarını tahrip
etme gibi saldırılar düzenleyen İsrail, sadece 27 Aralık
2008-17 Ocak 2009 tarihleri arasında gerçekleştirdiği
Dökme Kurşun Operasyonu’nda 1.400 sivili katletmiş,
bu rakam ağır yaralı olup daha sonra hayatını
kaybedenlerle birlikte 1.500’ü aşmıştır.
● Gazze’de 28 Eylül 2000’den Ocak 2011’e kadar Yahudi
yerleşimcilerin saldırıları, İsrail’in bombalamaları ve
geçiş noktalarında İsrail’in Filistinli hastaların tedavilerini
engellemesi sonucu 5.081 kişi hayatını kaybetmiştir.
G. İnsani yardım çalışmalarına yönelik
engelleme ve saldırılar
● 2009 yılında Gazze’ye yardım götürmek için
“Filistin’e Yol Açık” isimli bir kara yolu konvoyu
oluşturulmuştur. Konvoyda 200 araç, sağlık
malzemeleri ve insani yardım malzemeleri yer
almıştır. Mısır üzerinden Gazze’ye giriş yapacak
olan konvoy Mısır’ın engellemesiyle karşılaşmış,
uzun bir bekleyişin ardından Refah Sınır
Kapısı’ndan Gazze’ye giriş yapmıştır. Konvoy,
araçları ve insani yardım malzemelerini bölge
halkına bağışlamıştır.
● 31 Mayıs 2010’da uluslararası sulardan Gazze’ye
insani yardım götüren Özgürlük Filosu’na saldıran
İsrail, 9 insani yardım gönüllüsünü katletmiş, 56’sını
yaralamıştır. Saldırının ardından BM Güvenlik
Konseyi, Gazze’deki duruma atıfta bulunarak
ambargoyu “sürdürülemez” olarak nitelemiştir.
H. İnsani durum
● 2007 yılından bu yana Gazze’de uygulanan
ambargonun sebep olduğu insani durum endişe
verici boyutlara ulaşmıştır. Uluslararası kamuoyu ve
BM Güvenlik Konseyi konu ile ilgili kaygılarını çeşitli
raporlarla karar alıcı mercilere duyurmuş ve çözüm
için ivedilikle harekete geçilmesini istemiştir.
● Ambargo nedeniyle genel bir fakirliğin söz konusu
olduğu Gazze’de insani yardımlara zaruri bağımlılık
oranı %80’lere ulaşmıştır.
● Gazze’de yaşayanların %54’ü gıdaya ulaşamazken
%12’si sınırlı oranda ulaşabilmektedir.
● Ambargonun uygulamaya konduğu tarihte mülteciler
arasında “aşırı yoksulluk” çekenlerin sayısı 100.000
iken bu rakam bugün üç katına çıkarak 300.000’e
ulaşmıştır.
● Gazze’de yaşayanların %61’i açlık tehlikesiyle karşı
karşıyadır.
● Beslenme alışkanlıklarında meydana gelen zorunlu
değişiklik nedeniyle özellikle çocuklarda vitamin ve
mineral eksikliğine bağlı sorunlar yaşanmaktadır.
● İsrail’in saldırı ve yıkımları sonucu Gazze’de 86.000
evin yeniden inşası gerekmektedir.
● Gazze’de 25.000 yetim çocuk bulunmaktadır.
● Gazze’nin bugün 1.657.155 olan nüfusunun 1.105.000’i
mülteci kamplarında yaşamaktadır.
Çözüm önerileri
Gazze’de yaşanan insani krizin çözülmesi için bölgeye uygulanan ambargonun tamamen kaldırılması gerekmektedir.
Bu çerçevede Gazze için çözüme yönelik yapılması gerekenleri şu şekilde sıralayabiliriz:
● Gazze’ye uygulanan ambargo bir an
öce kayıtsız şartsız son bulmalıdır.
● Bölgedeki insanların gıda güvenliği
garanti altına alınmalıdır.
● Yardımların bölgeye ulaştırılması önündeki
siyasi ve askerî engeller kaldırılmalı ve Gazze’ye
yönelik yardımlar sistemli biçimde arttırılmalıdır.
● Gazze’ye giriş-çıkışların önündeki
keyfî engeller kaldırılmalıdır.
● İsrail saldırılarının son bulması için İslam İşbirliği
Teşkilatı, Arap Birliği ve BM’nin yanı sıra tüm İslam
ülkeleri birlikte hareket etme kararı almalıdır.
● Gazze’de ekonomik hayatın canlandırılabilmesi
için insanlara iş imkânı sağlanmalı, bunun için
de İsrail’in engellemeleri sona erdirilmelidir.
● Filistin ürünlerinin bölge dışına çıkışı
uluslararası güvence altına alınmalı, ülkeler
Filistin ürünlerini ithal etme konusunda
belirli teşvik kotaları oluşturmalıdır.
● Filistin’in enerji ihtiyacı konusunda İsrail’e
bağımlılığını sona erdirecek yatırımlar teşvik
edilmeli, yatırımların ve yatırımcıların korunması
için uluslararası bir mekanizma kurulmalıdır.
● Bağımsız Filistin Devleti’nin kuruluşu
çalışmaları hızlandırılmalıdır.
● İsrail’in geri adım atmaması durumunda Gazze’deki
Filistinli memur ve işçilere iş başı yaptırılmalı,
Filistin Devleti kurulana kadar uluslararası bir fon
oluşturularak maaşlar bu fondan ödenmelidir.
● İnsani yardımların bölgeye ulaşabilmesi için
güvenli bir yardım koridoru açılmalıdır.