Diyarbakır'ın Kulp ilçesi Alaca köyünde 1993 yılında Bolu Jandarma Dağ Komando Taburu askerleri tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan ve 2004 yılında bir toplu mezarda kemikleri bulunan 11 köylünün öldürülmesine ilişkin dosyada şüpheli olarak ifadesi alınan dönemin Tugay Komutanı Yavuz Ertürk, hakkındaki iddiaları kabul etmedi.
Ertürk ifadesinde, "Biz kimseyi gözaltına almadık, yakaladığımız kişileri de en yakın ilçe jandarma komutanlığına teslim ederdik" dedi.
Ertürk, Kulp ilçesinin Alaca köyündeki operasyonla ilgili ifadesinde o dönemde Şenyayla bölgesinde operasyonda olduğunu ve bahsedilen köye birliğinin ve kendisinin hiç gitmediğini söyledi. Sözkonusu bölgenin operasyon bölgesinin dışında olduğunu anlatan Ertürk, 100 erkeği köy meydanına toplayıp içinden 11 kişiyi aldıktan sonra helikopterle köyden ayrıldığı iddiasına karşılık,şunları belirtti:
"UH1 helikopteri 6 personel alır. Ben 4 koruma ile gezerdim. Yanımda emir astsubayım da bulunur. Bundan dolayı 4 sefer yapmam gerekir. Uçuşların manifestosu vardır. Bu helikopterler benim emrimde değildir. Ankara'dan gelirler. O zaman helikopterlerin manifestosuna bakılmasını istemiştim. O köyde beni kimse görmüş olamaz. Benim birliğimde kimse o köye gitmedi. Orada adı geçen kimseyi de tanımam. Biz Kara Kuvvetleri Komutanlığı birlikleriyiz. Bizim kolluk kuvveti olarak hiçbir suretle sorgulama, tutuklama ve nezarete alma gibi durumumuz söz konusu olamaz. Operasyon planı Asayiş Komutanlığı'nda mevcuttur. Bu planın dışında hareket edilmesi mümkün değildir. Çünkü o bölgede operasyon yapılan birliklere haber verdiğimizden bizim başka bölgelere sapmamız mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
Görev yaptığı sürede sivil vatandaşın ve silahlı örgüt elamanlarının öldürülmesi yönünde talimat vermediğini iddia eden Ertürk şöyle dedi:
"Ben emir vermediğim gibi yönlendirmedim. Hiçbir sivil şahıs da bana birilerini aramak için gelmedi. Sadece yakalanması ve ikna edilmesi talimatı verdim. Ateş edilmemesi gereken yere ateş edilmemesi talimatı vermişimdir. İlk şehidi biz verdik. İsnat edilen olayların bizim operasyon yaptığımız tarihlere ait olup olmadığı konusunu askeri makamların kayıtlarında mevcuttur. Operasyonların raporlarını veriyorduk. Yazılı operasyon emri alıp gün gün yazılı olarak sonuçları üst makamım olan Asayiş Komutanlığına veriyorduk. O tarihlerde bizim orada olduğumuzu bilmiyorum. Çünkü oranın sadece sorumlusu biz değildik. Başka birlikler de orada operasyon yapıyordu."
Bu arada Ertürk'ün ifade esnasından bir ara ağlamaklı hale geldiği ve "ifadeye ara verebilir miyiz" dediği kayıtlara geçti.