Yedikıta dergisi, Birinci Dünya Savaşı’nda dört bir cephede çok ağır şartlar altında savaşan ve esir düşen yüzbinlerce Mehmetçiğin götürüldükleri, ölümün kol gezdiği, esir kamplarındaki dramını yazdı.
Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi aralık sayısında Birinci Dünya Savaşı’nda esir edilen yüzbinlerce Mehmetçik için dünyanın dört bir yanında kurulan kamplar hakkında dikkat çekici dosya yayınladı. Tarihçi yazar Dr. Ahmet Uçar’ın kaleme aldığı 'Savaş’tan Ağır Olanı Esaret' başlıklı yazıda Mehmetçik için kurulan ölüm kampları, çekilen çileler, askerlerimizin hayatta kalma mücadeleleri, daha da acısı Mısır’daki İngiliz kamplarında kör edilmeleri gibi dehşet dolu bilgilere yer veriliyor.
Dr. Ahmet Uçar, makalesinde esaret ve ölümün Birinci Cihan Harbi'nin en önemli iki kavramı olduğunu belirterek, “Çoğu 15 ila 25 yaşları arasında 2 milyona yakın insan hayatlarını, vatanları ve kendilerini yönetenlerin idealleri uğruna feda etmiş, 1 milyon kadarı da esaret kamplarında çile çekmişti.” diyor.
“Esaret tarihi sadece genç Mehmetçiklerin ve onları yöneten yiğit subayların Mısır çöllerinde, Hindistan’ın bunaltıcı ikliminde, Burma bataklıklarında, Sibirya’nın buz kaplı dağlarında, Korsika ve Guyan zindanlarında çektikleri çileden ibaret değildir.” diye yazan tarihçi yazar Dr. Ahmet Uçar, esaret tarihinin bize anlattıklarını makalesinde şöyle özetliyor:
“Bu tarih bizlere, esirlerimizin gittikleri bölgelerde elle yazıp, karbon kağıdı ile teksir ettikleri gazeteleri, hayatını kaybedenlerin medfun olduğu şehitlikleri, kaldıkları bölgelerdeki Müslümanların her yolu kullanarak onlara yaptıkları maddi yardımları, hatta hayatlarını tehlikeye atarak onların vatanlarına dönebilmeleri için hazırladıkları sahte pasaportları, esir Mehmetçiklerin dönüşlerinde Türkiye’ye getirdikleri malullükleri ve şehid olduğuna inanıp arkasından dua eden anasının karşısına bir anda çıkıp onu hıçkırıkla karışık sevince boğan vuslat sahnelerini, kısacası destansı bir yaşanmışlığı, benzeri tarihte çok az görünen en az 202 bin 152 kişinin rol aldığı bir trajediyi de anlatmaktadır.”
Yedikıta’da ayrıca, Ömer Faruk Salar’ın 'Tarihi Zeka ve Strateji Oyunumuz Mangala', Soner Demirsoy’un 'Ulakların Nal Seslerinden Telgrafın Tellerine', İsmail Kahraman’ın 'Horosan Eyaleti’nin Yönetim Merkezi Meşhed', Suat Kaymak’ın 'Abbasi Sarayı’nın İlk Selçuklu Gelini Hatice Arslan Hatun' ve Harun Tuncer’in 'Sultan Abdülhamid’den Siyaset Dersi' Yasin Özkan’ın 'Salgın Hastalıklara Karşı Tedbirler Alınsın' başlıklı yazısı dikkat çekiyor.
'Tecrübe Konuşuyor' köşesinde bu ay Prof. Dr. Orhan Okay’la yapılan röportaj 'Tarihçiler Edebî Eserlere İltifat Etmiyor' başlığıyla sunuluyor.
Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi aralık sayısında Birinci Dünya Savaşı’nda esir edilen yüzbinlerce Mehmetçik için dünyanın dört bir yanında kurulan kamplar hakkında dikkat çekici dosya yayınladı. Tarihçi yazar Dr. Ahmet Uçar’ın kaleme aldığı 'Savaş’tan Ağır Olanı Esaret' başlıklı yazıda Mehmetçik için kurulan ölüm kampları, çekilen çileler, askerlerimizin hayatta kalma mücadeleleri, daha da acısı Mısır’daki İngiliz kamplarında kör edilmeleri gibi dehşet dolu bilgilere yer veriliyor.
Dr. Ahmet Uçar, makalesinde esaret ve ölümün Birinci Cihan Harbi'nin en önemli iki kavramı olduğunu belirterek, “Çoğu 15 ila 25 yaşları arasında 2 milyona yakın insan hayatlarını, vatanları ve kendilerini yönetenlerin idealleri uğruna feda etmiş, 1 milyon kadarı da esaret kamplarında çile çekmişti.” diyor.
“Esaret tarihi sadece genç Mehmetçiklerin ve onları yöneten yiğit subayların Mısır çöllerinde, Hindistan’ın bunaltıcı ikliminde, Burma bataklıklarında, Sibirya’nın buz kaplı dağlarında, Korsika ve Guyan zindanlarında çektikleri çileden ibaret değildir.” diye yazan tarihçi yazar Dr. Ahmet Uçar, esaret tarihinin bize anlattıklarını makalesinde şöyle özetliyor:
“Bu tarih bizlere, esirlerimizin gittikleri bölgelerde elle yazıp, karbon kağıdı ile teksir ettikleri gazeteleri, hayatını kaybedenlerin medfun olduğu şehitlikleri, kaldıkları bölgelerdeki Müslümanların her yolu kullanarak onlara yaptıkları maddi yardımları, hatta hayatlarını tehlikeye atarak onların vatanlarına dönebilmeleri için hazırladıkları sahte pasaportları, esir Mehmetçiklerin dönüşlerinde Türkiye’ye getirdikleri malullükleri ve şehid olduğuna inanıp arkasından dua eden anasının karşısına bir anda çıkıp onu hıçkırıkla karışık sevince boğan vuslat sahnelerini, kısacası destansı bir yaşanmışlığı, benzeri tarihte çok az görünen en az 202 bin 152 kişinin rol aldığı bir trajediyi de anlatmaktadır.”
Yedikıta’da ayrıca, Ömer Faruk Salar’ın 'Tarihi Zeka ve Strateji Oyunumuz Mangala', Soner Demirsoy’un 'Ulakların Nal Seslerinden Telgrafın Tellerine', İsmail Kahraman’ın 'Horosan Eyaleti’nin Yönetim Merkezi Meşhed', Suat Kaymak’ın 'Abbasi Sarayı’nın İlk Selçuklu Gelini Hatice Arslan Hatun' ve Harun Tuncer’in 'Sultan Abdülhamid’den Siyaset Dersi' Yasin Özkan’ın 'Salgın Hastalıklara Karşı Tedbirler Alınsın' başlıklı yazısı dikkat çekiyor.
'Tecrübe Konuşuyor' köşesinde bu ay Prof. Dr. Orhan Okay’la yapılan röportaj 'Tarihçiler Edebî Eserlere İltifat Etmiyor' başlığıyla sunuluyor.