Milliy Eğitim Bakanlığının Yeniden Müdür atamaları ülke genelinde tepkilere neden oldu. Valiye Bir mektup yazan Hasan Suiçmez durumu ap-açık ortaya koyuyor.Haksız ve mesnetsiz bu uygulamanın öğretmenlerimizi ve yöneticileri ne kadar küçük düşürdüğünü anlatmaya yetiyor.
mektubu bir de biz yayımlıyoruz.
İşte O Mektup:
SAYIN VALİMİZE AÇIK MEKTUBUMDUR
Hasan SUİÇMEZ
SAYIN VALİMİZE AÇIK MEKTUBUMDUR
Hasan SUİÇMEZ
88.Yıl Cumhuriyet Anadolu Lisesi Müdürü olarak görev yapmaktayım. Şahsen tanımadığınız ancak okul müdürü olarak çalışmalarımızdan dolayı “Başarı Belgesi-Takdirname” ile ödüllendirme nezaketini gösterdiğiniz 22 yıllık okul müdürü, 35 yıllık tarih öğretmeniyim. Değerli şahsınızdan önceki; Vali, Milli Eğitim Müdürü ve Kaymakamlarımız ile Bakanlık yetkililerimizden 12 Takdirname, 2 Maaşla Ödül, 24 Teşekkür alan ve bu değerli büyüklerimizin takdirine mazhar olmayı başaran okul yöneticilerinden biriyim. Başta “Araklı Tarihi” eserimiz olmak üzere tarihi ve sosyal konularda yarım dizine kitap neşrettim. Trabzon Merkez 88.yıl Cumhuriyet Anadolu Lisesine atanmadan önce görev yaptığım Araklı Anadolu Öğretmen Lisesin de değerli mesai arkadaşlarım ile birlikte çok büyük başarılara imza atmamız nasip oldu. Bakanlığımızın Türkiye de ilan ettiği 17 Model Okuldan biri olmayı başardığımız gibi; Bakanlığımızca Türkiye’nin en çok kitap okuyan okulu olarak ilan edildik. Bununla da kalmayarak kitap okuma projemizi hayata geçirerek öğrencilerimize yılda ortalama on bin sayfa kitap okutarak son on yılın Trabzon da Üniversitelere %90 yerleştirme oranıyla en fazla öğrenci yerleştiren okulu olduk. Ayrıca İspanya da bir okulun bir buçuk milyon sayfa ile dünyanın en çok kitap okuyan okulu olma özelliği ile girdiği Guinness Rekorlar Kitabına iki milyon sekizyüzkırksekizbin okuma sayfası ile müracaat ettik ve projemiz kabul edildi. 3. Sınıf bir ilçede faaliyet yapan bir okulun dünya çapında projeler üretmesi belki alışılmış bir durum değildi ama biz kendimizi bu milletin evlatlarının başarılarına adamış insanlar olarak Allah rızası için gece-gündüz çalışmayı ibadet sayıyorduk. Kabına sığmayan heyecanlarımız vardı. Başarılarımızı bu heyecanlarımızın meyveleri olarak görüyorduk. Okulumuzdan mezun ettiğimiz 800 öğrencimizin 765’i dört yıllık ve üzeri okulları kazandılar. Hâkim oldular, kaymakam oldular, akademisyen oldular ve onlarcası ile devam eden hukukumuz ile hayata tutunduk görevimizi aşkla ve şevkle yaparak bu günlere geldik.
Yoğun mesai çalışmalarınızdan dolayı okulumuzda yaptığımız önemli eğitim ve öğretim faaliyetlerimizi yakından takip etmemiş olabilirsiniz. Daha geçen yıl ünlü Türk-İslam şairimiz Fuzuli’nin 500 yıllık vasiyetini gerçekleştiren çalışmayı yaptık ve Trabzon da faaliyet gösteren bir okul olarak tarihe geçtik. Magandaların hakim olduğu ve varoş kültürünün etkisi ile tehdit altında kalmış bir okulu yeni idareci, öğretmen, veli okul aile birliği yöneticileri ve sevgili öğrencilerim ile iki yılda yeniden kurduk ve “Genel Lise” dalında vilayetimizin en başarılı okullarından biri olduk. Bu da yetmedi Trabzon da ki bütün değerli okul müdürlerinin ve çok değerli Trabzonluların çocuklarını göndermek için gayret gösterdikleri güvenilir bir okul olduk. Çok şükür görev yaptığımız okulda sağladığımız adaletli ve disiplinli yönetim anlayışı ile de örnek bir aile ortamı oluşturduk. Şu anda Valiliğini yaptığınız ilimizin en fazla tercih edilen okullarından biriyiz. Bütün bunları anlatmamın sebebi nefsimi ödüllendirmek değil, belki de bir şekilde bildiğiniz gerçekleri tekrar etmek içindir. Çünkü Peygamberimiz buyurmaktadır ki; “Tekrar edin, tekrarda fayda vardır.
Sayın Valim, bütün bu çalışmaları kurum çalışanları, velilerimizin desteği, mahalle muhtarı, cami imamımız, mahalle bakkalımız ile birlikte başardık. Ancak son idareci değerlendirme sürecinde; Ortahisar Milli Eğitim müdürlüğünün yetkilileri şahsımı tanımadıkları halde, benimde onlarla yeni oldukları için biri hariç tanışma fırsatım olmadığı halde bu insanlar beni değerlendirdi ve bana altmış puan üzerinden 20 puan verebildiler. Okul kurullarından aldığım 40 tam puanla toplam puanım 60 oldu. Sayın Valim Araklı ya yolunuz düşerse sokakta rastgele durdurup herhangi bir vatandaşımıza bu sonucu söylerseniz size vereceği cevabı merak etmenizi isterdim. Okulumuzun velilerine, öğrencilerine, mahalle imamına, muhtarına, esnafına soracağınız aynı soruya alacağınız cevabı bilmek isterdim. Beni değerlendiren Ortahisar Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri kendi vicdanlarına göre mi değerlendirmişler? bunu bilmek isterdim, bilmenizi beklerdim. Çünkü değerli şahsınızın bir yıl önce; görevini çok muntazam yaptığı için Takdirname ile ödüllendirdiği bir okul müdürünü, henüz göreve yeni başlayan İlçe Milli Eğitim yetkilileri yeterli bulmamışlardır. Bu bir adalet cellâtlığıdır, buna kullarda, Allah da razı olmaz inanıyorum. Ben de şerefli Türk milletinin evlatlarına yedi gün 24 saat yaptığım hizmeti helal ediyorum. Ama bu değerlendirmeyi yapan sorumlulara, bakmakla yükümlü olduğum, sizlerinde değerli bildiğiniz çocuklarınız gibi evlatlarımın hakkını yedikleri için hakkımı helal etmiyorum.35 yıllık tarih öğretmeni Hasan Suiçmez’in hakkını yemişlerdir. Eğer bir tutam imanları varsa mahşere kadar vicdanları sızlayacaktır.
Sayın Valim bir öğretmene yapılabilecek en büyük hakaret ile karşılaştım. Bu kararı verenler neye ve hangi ölçülere göre böyle bir sonuca varabilmişlerdir? Trabzon kamuoyu mutlaka bu gelişmeyi değerlendirecektir. Sizler varken, Sayın Başbakanımızın en yakınında bulunan en güvendiği insanlardan aile yakınlarım ve çocukluk arkadaşlarım olduğu halde ki “bunu dünya âlem bilir” hiç birinden, “aman beni almasınlar” gibi zayıf ve nayıf insanlara yakışacak bir istemde bulunmadım. Çünkü böyle bir şeyin olması aklın ve mantığın ürünü olamazdı! Siz değerli Valimizin de bu haksızlığa rıza göstereceğinize inanmadığım için bu yazıyı samimiyetinize inanarak yazıyorum.
Sayın Valim, yazımı tarihi bir menkıbe anlatarak sonlandırmak istiyorum: Bir gün Hz. Ömer zamanında fakir bir köylünün evi soyulur. Kalabalık bir ailenin bütün sermayesi olan bir çuval unu çalınır. Köylü kadın hemen halife Ömer’e koşar. Ya halife der, evimin tek sermayesi bir çuval unum vardı, hırsızlar çaldı. Ya Ömer çok zordayım der. Hz. Ömer hışımla sorar; sen nerdeydin be kadın der. Köylü kadın ben uyuyordum der ya Ömer. Sen nasıl uyursun, sen uyursan ununda çalınır evinde soyulur diye azarlayınca; kadın cevabında gecikmez. Ya Ömer, “ben Müslümanların halifesi uyumaz diye uyumuştum” deyince Ömer hatasını anlar ve kadından özür dileyerek Bey tül maldan ona ihtiyaçlarını verdirir.
En derin saygı ve sevgilerimle, kalbi kırık halimle sizlere başarılar diliyorum.
kapsamhaber
kapsamhaber