Ortadoğu Gazetesi yazarı Orhan Karataş 'AKP'nin yalan, talan ve ihanet'lerini yazdı.
Cumhurbaşkanından, başbakana, bakanlardan parti sözcülerine varıncaya kadar AKP adına konuşanlar, ülkenin 13 yıldır nasıl perişan edildiğini ortaya koymaktan ve ibret veren itiraflarda bulunmaktan ileri gidemiyorlar. O kadar ki, parti reklamları bile, AKP'nin yalan, talan ve ihanet düzeninin bir yansıması oluyor.
ONLAR KİM?
"Onlar konuşur, AKP yapar" diyorlar. "Onlar" dedikleri, bizim gibi AKP düzenine onay vermeyen, katkı yapmayanlar. Sadece bu kadarı bile ayrıştırmanın, çatıştırmanın ve kendilerinden olmayana neredeyse hayat hakkı bile tanımamanın ilanıdır. Milleti, "onlar" ve "bizimkiler" diye ayrıştırıyor, sonra da çıkıp pişkin bir şekilde, birlikten, bütünlükten, kardeşlikten ve huzurdan bahsediyorlar. Biz de "onlar" takımından olduğumuza göre, bizim konuştuğumuz, ancak AKP'nin yaptığı çok şeye elbette şahidiz. Akılımıza gelenleri bir çırpıda sayalım:
BİZ İHANET DEDİK, ONLAR YAPTI
Daha ilk dönemde AKP'ye iktidar vermenin çok büyük bir risk olduğunu ve ülkenin bölünme tehdit ve tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söyledik. Onlar bizi haksız çıkarmadı, yaptılar ve ülkeyi ciddi ve yoğun bir bölünme tehdidiyle karşı karşıya bıraktılar. Biz bir talan düzeni kurulduğunu söyledik, onlar sadece Türk tarihinin değil, dünya tarihinin gördüğü en büyük yolsuzluk ve rüşvet iddialarının muhatabı oldu. Biz, "bunlar bu gidişle, İmralı'daki bebek katiliyle bir araya gelir ve millet iradesini bu caniye teslim ederler" dedik, onlar bebek katilinin ininin beş yıldızlı otele dönüştürüp şeref masaları kurdular. Dolmabahçe Sarayı'nda gösterişli törenlerle Sevr anlaşmaları imzaladı ve İmralı canisine teşekkür ettiler.
ERMENİ İFTİRALARIN PATLATTILAR
Biz, "BOP Eşbaşkanı olmayın, bu yolun sonu Müslüman kanının akmasına, bölgenin bataklığa dönüşmesine gider" dedik. Onlar BOP Eşbaşkanlığı ile övündü, Irak'ı, Libya'yı, Suriye'yi yerle bir eden Haçlı koalisyonunun içinde yer aldı, sonra da 2,5 milyon Müslümanın canına mal olan operasyonları yapan ABD askerlerinin sağ-salim ülkelerine dönmeleri için dua ettiler. Biz, "Ermeni'yi azdırmayın, tarihimizde kimseden özür dilememizi gerektiren bir şaibe yok" dedik, onlar taziye mesajları yayınlayıp, Ermeni'ye şirin görünerek iftiraları kabul eden ülke sayısını patlattılar. En büyük iftiracı Papa'yı, "kutsiyetpenahları" yani "sığınılacak yer" olarak gösterdi, sarayda ağırladılar.
VAN MİNÜT !
Biz, "van minüt" tiyatrosunun bir hazmettirmeden ileri anlamı olmadığını, boynunda Yahudi cesaret madalyasıyla dolaşanların İsrail'e kafa tutamayacağını söyledik. Onlar mavi Marmara gemisiyle yaptıkları şovun altında kaldı, 9 Türk vatandaşını canından ettiler. Bu da yetemedi, Malatya'ya İsrail'i İslam ülkeleri ve özellikle İran'dan gelecek tehditlere karşı koruyacak radar sistemi yerleştirdiler. Biz, "komşularımızın iç işlerine karışmayalım. Bölgedeki bataklığı büyütmeyelim. Sonra yüzüne bakacak komşumuz kalmaz" dedik. Onlar ülkeyi tarihin en büyük yalnız ve itibarsız dönemini yaşamaya mahkum ettiler. Kavga etmediğimiz, sorunlu olmadığımız bir tek komşumuz kalmadı.
EKONOMİ
Biz, "Yatırıma ve üretime dayanmayan bir ekonomi ayakta kalamaz. Borç alarak, satarak, sıcak paraya yol vererek ekonomi yönetilmez. Milleti kömür makarna ile kandırmak, zenginleşme göstergesi olamaz. Ülkeyi namerde mahkum edersiniz" dedik. Onlar borcu büyüttüler, olanı sattılar. Ekonomi her tarafından imdat sinyalleri veriyor. Devletin açıkladığı rakamlar büyük ve derin bir krizin tam ortasında olduğumuzu söylüyor.
TOPLUMSAL ÇÜRÜME
Biz, "hukuku, demokrasiyi işletin. Yargıya dokunmayın, Orduyla ve Camiye siyaseti sokmayın. Toplumun dengeleri ile oynamayın, milleti ayrıştırmayın" dedik. Onlar yargıyı arka bahçeye dönüştürdü, Ordunun kahraman subaylarını hapishanelere doldurdular. Ellerine mübarek kitabımız Kuran'ı alıp seçim meydanlarına çıktılar. Ayrımcılığı, kayırmayı en ileri noktaya taşıyıp, kadın cinayetlerini, mafyalaşmayı, adi suçları, hırsızlıkları patlattı, bütün dengelerini yerle bir ettiler. Büyük ve tehlikeli bir toplumsal çürümeyle karşı karşıya kaldık.
YAPACAKLARINI YAPTILAR
MHP lideri sayın Bahçeli'de partisinin seçim beyannamesini açıklarken AKP'nin reklamlarını hatırlattı. MHP'nin konuştuklarından, AKP'nin yaptıklarından örnekler verdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Bartın'da kendisine hitaben söylediği, "Orhun Anıtları'ndan bahseder, ama Orhun Anıtlarının yolunu kim yapar? Onlar konuşur, onlar milliyetçilikten bahseder ama Murat Hüdavendigar'ın türbesini Kosova'da kim yapar?" sözlerini değerlendirerek, aynen şunları söyledi:
"Davutoğlu diyor ki, biz konuşuyor, onlar yapıyormuş. Doğrudur, hakkı vardır: Biz hırsızlığın kötülüğünü konuşuyoruz, onlar yapıyorlar. Biz rezillikleri konuşuyoruz, onlar tatbik ediyorlar. Biz ihaneti konuşuyoruz, onlar rekor kırıyorlar. Biz teröre teslimiyeti konuşuyoruz, onlar uyguluyorlar. Biz rüşveti, hukuksuzluğu, kanunsuzluğu, asayişsizliği konuşuyoruz, onlar en ince ayrıntısına kadar icra ediyorlar. Biz şu anda konuşurken bile, emin olun onlar yapacağını yapmakta, götüreceğini götürmektedir."
BU KARANLIK BİTECEK
Yaptıkları yapacaklarının ispatıdır. Nitekim, her dönem bir öncekini aratmış ve sonunda ülkeyi istisnasız her alanda çökertmiş, yalnızlaştırmış ve bölmüşlerdir. Millet, ümitsiz, çaresiz ve perişandır. (Yandaşlar, yanaşmalar, beslemeler, akrabalar hariç.) Şimdi de çaresiz biçimde çırpınıyorlar. Biz, bu karanlığın daim olamayacağını, yalan, talan ve ihanet düzeninin ayakta kalamayacağını hep söyledik. Çok şükür, Türk milleti, artık daha fazlasının yapılmasına izin vermeyecek ve bu karanlığı 7 Haziran'da bitirecektir.
Cumhurbaşkanından, başbakana, bakanlardan parti sözcülerine varıncaya kadar AKP adına konuşanlar, ülkenin 13 yıldır nasıl perişan edildiğini ortaya koymaktan ve ibret veren itiraflarda bulunmaktan ileri gidemiyorlar. O kadar ki, parti reklamları bile, AKP'nin yalan, talan ve ihanet düzeninin bir yansıması oluyor.
ONLAR KİM?
"Onlar konuşur, AKP yapar" diyorlar. "Onlar" dedikleri, bizim gibi AKP düzenine onay vermeyen, katkı yapmayanlar. Sadece bu kadarı bile ayrıştırmanın, çatıştırmanın ve kendilerinden olmayana neredeyse hayat hakkı bile tanımamanın ilanıdır. Milleti, "onlar" ve "bizimkiler" diye ayrıştırıyor, sonra da çıkıp pişkin bir şekilde, birlikten, bütünlükten, kardeşlikten ve huzurdan bahsediyorlar. Biz de "onlar" takımından olduğumuza göre, bizim konuştuğumuz, ancak AKP'nin yaptığı çok şeye elbette şahidiz. Akılımıza gelenleri bir çırpıda sayalım:
BİZ İHANET DEDİK, ONLAR YAPTI
Daha ilk dönemde AKP'ye iktidar vermenin çok büyük bir risk olduğunu ve ülkenin bölünme tehdit ve tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söyledik. Onlar bizi haksız çıkarmadı, yaptılar ve ülkeyi ciddi ve yoğun bir bölünme tehdidiyle karşı karşıya bıraktılar. Biz bir talan düzeni kurulduğunu söyledik, onlar sadece Türk tarihinin değil, dünya tarihinin gördüğü en büyük yolsuzluk ve rüşvet iddialarının muhatabı oldu. Biz, "bunlar bu gidişle, İmralı'daki bebek katiliyle bir araya gelir ve millet iradesini bu caniye teslim ederler" dedik, onlar bebek katilinin ininin beş yıldızlı otele dönüştürüp şeref masaları kurdular. Dolmabahçe Sarayı'nda gösterişli törenlerle Sevr anlaşmaları imzaladı ve İmralı canisine teşekkür ettiler.
ERMENİ İFTİRALARIN PATLATTILAR
Biz, "BOP Eşbaşkanı olmayın, bu yolun sonu Müslüman kanının akmasına, bölgenin bataklığa dönüşmesine gider" dedik. Onlar BOP Eşbaşkanlığı ile övündü, Irak'ı, Libya'yı, Suriye'yi yerle bir eden Haçlı koalisyonunun içinde yer aldı, sonra da 2,5 milyon Müslümanın canına mal olan operasyonları yapan ABD askerlerinin sağ-salim ülkelerine dönmeleri için dua ettiler. Biz, "Ermeni'yi azdırmayın, tarihimizde kimseden özür dilememizi gerektiren bir şaibe yok" dedik, onlar taziye mesajları yayınlayıp, Ermeni'ye şirin görünerek iftiraları kabul eden ülke sayısını patlattılar. En büyük iftiracı Papa'yı, "kutsiyetpenahları" yani "sığınılacak yer" olarak gösterdi, sarayda ağırladılar.
VAN MİNÜT !
Biz, "van minüt" tiyatrosunun bir hazmettirmeden ileri anlamı olmadığını, boynunda Yahudi cesaret madalyasıyla dolaşanların İsrail'e kafa tutamayacağını söyledik. Onlar mavi Marmara gemisiyle yaptıkları şovun altında kaldı, 9 Türk vatandaşını canından ettiler. Bu da yetemedi, Malatya'ya İsrail'i İslam ülkeleri ve özellikle İran'dan gelecek tehditlere karşı koruyacak radar sistemi yerleştirdiler. Biz, "komşularımızın iç işlerine karışmayalım. Bölgedeki bataklığı büyütmeyelim. Sonra yüzüne bakacak komşumuz kalmaz" dedik. Onlar ülkeyi tarihin en büyük yalnız ve itibarsız dönemini yaşamaya mahkum ettiler. Kavga etmediğimiz, sorunlu olmadığımız bir tek komşumuz kalmadı.
EKONOMİ
Biz, "Yatırıma ve üretime dayanmayan bir ekonomi ayakta kalamaz. Borç alarak, satarak, sıcak paraya yol vererek ekonomi yönetilmez. Milleti kömür makarna ile kandırmak, zenginleşme göstergesi olamaz. Ülkeyi namerde mahkum edersiniz" dedik. Onlar borcu büyüttüler, olanı sattılar. Ekonomi her tarafından imdat sinyalleri veriyor. Devletin açıkladığı rakamlar büyük ve derin bir krizin tam ortasında olduğumuzu söylüyor.
TOPLUMSAL ÇÜRÜME
Biz, "hukuku, demokrasiyi işletin. Yargıya dokunmayın, Orduyla ve Camiye siyaseti sokmayın. Toplumun dengeleri ile oynamayın, milleti ayrıştırmayın" dedik. Onlar yargıyı arka bahçeye dönüştürdü, Ordunun kahraman subaylarını hapishanelere doldurdular. Ellerine mübarek kitabımız Kuran'ı alıp seçim meydanlarına çıktılar. Ayrımcılığı, kayırmayı en ileri noktaya taşıyıp, kadın cinayetlerini, mafyalaşmayı, adi suçları, hırsızlıkları patlattı, bütün dengelerini yerle bir ettiler. Büyük ve tehlikeli bir toplumsal çürümeyle karşı karşıya kaldık.
YAPACAKLARINI YAPTILAR
MHP lideri sayın Bahçeli'de partisinin seçim beyannamesini açıklarken AKP'nin reklamlarını hatırlattı. MHP'nin konuştuklarından, AKP'nin yaptıklarından örnekler verdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Bartın'da kendisine hitaben söylediği, "Orhun Anıtları'ndan bahseder, ama Orhun Anıtlarının yolunu kim yapar? Onlar konuşur, onlar milliyetçilikten bahseder ama Murat Hüdavendigar'ın türbesini Kosova'da kim yapar?" sözlerini değerlendirerek, aynen şunları söyledi:
"Davutoğlu diyor ki, biz konuşuyor, onlar yapıyormuş. Doğrudur, hakkı vardır: Biz hırsızlığın kötülüğünü konuşuyoruz, onlar yapıyorlar. Biz rezillikleri konuşuyoruz, onlar tatbik ediyorlar. Biz ihaneti konuşuyoruz, onlar rekor kırıyorlar. Biz teröre teslimiyeti konuşuyoruz, onlar uyguluyorlar. Biz rüşveti, hukuksuzluğu, kanunsuzluğu, asayişsizliği konuşuyoruz, onlar en ince ayrıntısına kadar icra ediyorlar. Biz şu anda konuşurken bile, emin olun onlar yapacağını yapmakta, götüreceğini götürmektedir."
BU KARANLIK BİTECEK
Yaptıkları yapacaklarının ispatıdır. Nitekim, her dönem bir öncekini aratmış ve sonunda ülkeyi istisnasız her alanda çökertmiş, yalnızlaştırmış ve bölmüşlerdir. Millet, ümitsiz, çaresiz ve perişandır. (Yandaşlar, yanaşmalar, beslemeler, akrabalar hariç.) Şimdi de çaresiz biçimde çırpınıyorlar. Biz, bu karanlığın daim olamayacağını, yalan, talan ve ihanet düzeninin ayakta kalamayacağını hep söyledik. Çok şükür, Türk milleti, artık daha fazlasının yapılmasına izin vermeyecek ve bu karanlığı 7 Haziran'da bitirecektir.