Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nı (PISA) değerlendirdi.
Çelik, “Kaliteye geldiğimizde, değerlendirmeleri uluslararası kıyaslama ölçütü olarak PISA’yı alabiliriz. Ama çok da önemsemek durumunda değiliz. PISA’daki sorular ölçme yaklaşımı olarak bizim eğitim sistemimizin çok yaklaşık olmadığı yapıda sorulardır. İngilizce öğrenip Fransızca sorulması gibi çok basitçe söylersem.” dedi.
‘Uluslararası Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Sempozyumu’ Ankara Movenpick Otel’de başladı. Yunus Emre Enstitüsü ve Türk Dil Kurumu ortaklığında gerçekleştirilen sempozyum 2 gün sürecek. Açılış konuşmasını yapan Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Hayati Develi, “En önemli sorun Türkçe’yi öğretecek eğitim görmüş eleman eksikliği. Bizim üniversitelerimizde Türkçe’nin yabancı dil olarak Türkçe’nin öğretimi bir alan olarak henüz teşekkül etmiş değil. Türkçe’yi bildiği gibi Türkçe’yi nasıl öğreteceğini bilerek mezun olmuş elemanımız da yeterli sayıda değil. Biz Türk Dili ve Edebiyatı, Türkçenin öğretimi, Çağdaş Türk lehçeleri mezunu arkadaşlardan bir aylık yoğun bir sertifika programıyla okutmanlarımızı yetiştirip yurt dışına gönderiyoruz. Bugüne kadar 25 bine yakın insana yüz yüze Türkçe öğretmek mümkün oldu. Elbette hepsini C1 seviyesine ulaştıramadık. Ama ortalama olarak B1 seviyesine kadar birçoğu ulaşmıştır. Bu işi yaparken bir Türkçe eğitim kitabının yazılması; ders kitabı, öğretmen kitabı, çalışma kitabının yazılması. Yanında yardımcı okuma materyallerinin bulunması, öğrencinin istediği zaman internet ortamından ulaşabileceği ders materyallerinin olması, daha birçok ders malzemesinin olması gerektiği açıktır. Bunların önemli bir kısmı yoktur. Biz de Avrupa Birliği Dil portföyüne, müfredatına uygun olarak kendi ders kitaplarımızı yazdık. A1 seviyesinden C’ye kadar derecelendirilmiş okuma kitaplarının olması lazım. Bunların CD kayıtlarının olması lazım. Uzaktan dil öğretim programlarımızın olması lazım. Toefl benzeri bir sınav sistemimizin olması lazım.” diye konuştu.
İnternet üzerinde Türkçe eğitim amaçlı bir radyo yayıncılığına başlayacaklarını ifade eden Develi, “Bu radyo yayınları belli saatlerde, belli derecelerde Türkiye ve dünya ile ilgili haberleri verecek. Türkçe eğitim amaçlı radyo tiyatroları bulunacak.” şeklinde konuştu.
“ÖĞRETMEN BAŞINA DÜŞEN ÖĞRENCİ SAYISI 24”
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik de genç bir öğretmen ordusuna sahip olduklarını kaydederek, “Öğretmen başına düşen öğrenci sayısını da üye olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği kriterleriyle karşılaştırdığımızda, Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkede öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 18 ile 22 olarak değişmektedir. Bizde de öğretmen başına düşen öğrenci sayımız 24. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 31’e indirilmiş.” ifadelerini kullandı.
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) hakkında değerlendirmede bulunan Çelik, şunları söyledi: “Kaliteye geldiğimizde, değerlendirmeleri uluslararası kıyaslama ölçütü olarak PISA’yı alabiliriz. Ama çok da önemsemek durumunda değiliz. PISA’daki sorular ölçme yaklaşımı olarak bizim eğitim sistemimizin çok yaklaşık olmadığı yapıda sorulardır. İngilizce öğrenip Fransızca sorulması gibi çok basitçe söylersem.”
Çelik, “Kaliteye geldiğimizde, değerlendirmeleri uluslararası kıyaslama ölçütü olarak PISA’yı alabiliriz. Ama çok da önemsemek durumunda değiliz. PISA’daki sorular ölçme yaklaşımı olarak bizim eğitim sistemimizin çok yaklaşık olmadığı yapıda sorulardır. İngilizce öğrenip Fransızca sorulması gibi çok basitçe söylersem.” dedi.
‘Uluslararası Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Sempozyumu’ Ankara Movenpick Otel’de başladı. Yunus Emre Enstitüsü ve Türk Dil Kurumu ortaklığında gerçekleştirilen sempozyum 2 gün sürecek. Açılış konuşmasını yapan Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Hayati Develi, “En önemli sorun Türkçe’yi öğretecek eğitim görmüş eleman eksikliği. Bizim üniversitelerimizde Türkçe’nin yabancı dil olarak Türkçe’nin öğretimi bir alan olarak henüz teşekkül etmiş değil. Türkçe’yi bildiği gibi Türkçe’yi nasıl öğreteceğini bilerek mezun olmuş elemanımız da yeterli sayıda değil. Biz Türk Dili ve Edebiyatı, Türkçenin öğretimi, Çağdaş Türk lehçeleri mezunu arkadaşlardan bir aylık yoğun bir sertifika programıyla okutmanlarımızı yetiştirip yurt dışına gönderiyoruz. Bugüne kadar 25 bine yakın insana yüz yüze Türkçe öğretmek mümkün oldu. Elbette hepsini C1 seviyesine ulaştıramadık. Ama ortalama olarak B1 seviyesine kadar birçoğu ulaşmıştır. Bu işi yaparken bir Türkçe eğitim kitabının yazılması; ders kitabı, öğretmen kitabı, çalışma kitabının yazılması. Yanında yardımcı okuma materyallerinin bulunması, öğrencinin istediği zaman internet ortamından ulaşabileceği ders materyallerinin olması, daha birçok ders malzemesinin olması gerektiği açıktır. Bunların önemli bir kısmı yoktur. Biz de Avrupa Birliği Dil portföyüne, müfredatına uygun olarak kendi ders kitaplarımızı yazdık. A1 seviyesinden C’ye kadar derecelendirilmiş okuma kitaplarının olması lazım. Bunların CD kayıtlarının olması lazım. Uzaktan dil öğretim programlarımızın olması lazım. Toefl benzeri bir sınav sistemimizin olması lazım.” diye konuştu.
İnternet üzerinde Türkçe eğitim amaçlı bir radyo yayıncılığına başlayacaklarını ifade eden Develi, “Bu radyo yayınları belli saatlerde, belli derecelerde Türkiye ve dünya ile ilgili haberleri verecek. Türkçe eğitim amaçlı radyo tiyatroları bulunacak.” şeklinde konuştu.
“ÖĞRETMEN BAŞINA DÜŞEN ÖĞRENCİ SAYISI 24”
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik de genç bir öğretmen ordusuna sahip olduklarını kaydederek, “Öğretmen başına düşen öğrenci sayısını da üye olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği kriterleriyle karşılaştırdığımızda, Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkede öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 18 ile 22 olarak değişmektedir. Bizde de öğretmen başına düşen öğrenci sayımız 24. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 31’e indirilmiş.” ifadelerini kullandı.
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) hakkında değerlendirmede bulunan Çelik, şunları söyledi: “Kaliteye geldiğimizde, değerlendirmeleri uluslararası kıyaslama ölçütü olarak PISA’yı alabiliriz. Ama çok da önemsemek durumunda değiliz. PISA’daki sorular ölçme yaklaşımı olarak bizim eğitim sistemimizin çok yaklaşık olmadığı yapıda sorulardır. İngilizce öğrenip Fransızca sorulması gibi çok basitçe söylersem.”