Özel Dershaneler ve Özel Öğretim Kurumları Birliği Derneği (ÖZ-DE-BİR) Ankara İl Temsilcisi Abdullah Yüksel, Anayasa Mahkemesi’nin dershanelerin kapatılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yargıçlara seslenen Yüksel, “Biz sizden vicdanı olan, objektif ve adil kararlar bekliyoruz. Temel hak ve özgürlüklere; insan emeğine, çabasına ve terine sahip çıkan kararlar istiyoruz. Devletin vicdanını, siyasi ve ideolojik vesayet odaklarının işgal etmesine izin vermeyiniz.” dedi.
ÖZ-DE-BİR Ankara İl Temsilciliği, Alba Ankara Otel’de ‘dershane’ gündemi ile ilgili basın toplantısı düzenledi. ÖZ-DE-BİR üyelerinin de katıldığı toplantıda konuşan Yüksel, Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak dershanelerin kapatılması ile ilgili itiraza ilişkin kararı beklediklerini belirterek, bu bekleyişin kendilerini kaygılandırdığını ve yorduğunu ifade etti. Vicdanı hür, aklı hür 16 yargıcın kararına kaldıklarını kaydeden Yüksel, “Kolay değil bir vicdan taşımak, kolay değil demokrat olmak, kolay değil evrensel düşünmek. Biz sizlerin gerçekten muktedirin baskısı altında olduğunuzun farkındayız. Muktedir olmak, yüzbinlerce insanın hak ve özgürlüğünü kısıtlayıp onlara hükmetmesi değildir. Bizlerin vicdanını yaralayan muktedirlerin zulmü değil, yüzbinlerce insanın sessizliğidir. Ama her şeye rağmen sizlerin vicdanları hak ve özgürlükten yana olacaktır. Buna inanıyoruz. Ortalama 100 bin dershane çalışanı ve onların 300 bine yakın ailesi sizlerden hak ve özgürlüklerden yana bir karar beklemektedir.” diye konuştu.
15 yılda değişen milli eğitim bakanı sayısının 7, değişen sınav sistemi sayısının 20’yi bulduğunu hatırlatan Yüksel, “Ben böyle istiyorum, böyle olacak’ denmemeli. Akademisyenler, öğretmenler, öğrenciler ve eğitmenler tarafından ortak bir karar alınarak sonuca ulaşılmalıdır.” şeklinde konuştu.
Yüksel, teşebbüs hürriyetinin anayasa ile güvence altında alındığını söyleyerek, yargıçlara seslendi: ”Dershaneleri kapatmak, bir çocuğun beslenmesine rağmen, vitamin eksikliği fark edildiğinde ‘eczaneden paranla vitamin ilacı alamazsınız’ demekle eş değerdir. Dershaneler zorunlu değildir. Hiçbir öğrenci de zorla bu kurumlara getirilmiyor. İhtiyaç duyulduğu için tercih edilmekte ve ABD, Japonya, İngiltere gibi gelişmiş dünya ülkelerinde de bulunmaktadır. Atanamayan öğretmenler bu oluşumda mağdur edilecektir. Çalışan diğer 20 bin personel ise işsiz kalacaktır. Ayrıca, bu kurumların 1 milyar liralık yatırımı devlet tarafından yok sayılmaktadır. Bunların yanında dershaneler, ülke ekonomisine vergileri ve istihdam ettiği çalışanlarıyla katkıda bulunmaktadır. Biz sizden vicdanı olan, objektif ve adil kararlar bekliyoruz. Temel hak ve özgürlüklere; insan emeğine, çabasına ve terine sahip çıkan kararlar istiyoruz. Devletin vicdanını siyasi ve ideolojik vesayet odaklarının işgal etmesine izin vermeyiniz. Dershanelerin kapatılması özel teşebbüse aykırı, hak ve özgürlüklerin ihlalidir. Bu haksızlığa ve ihlale karşı çıkmak evrensel hukukun gereğidir. Biz öğretmenler olarak korku ve endişenin hakim olduğu bir iklimde yaşamak istemiyoruz. Çocuklarımızı asla böyle bir ortamda yetiştirmek istemiyoruz.”
Yargıçlara seslenen Yüksel, “Biz sizden vicdanı olan, objektif ve adil kararlar bekliyoruz. Temel hak ve özgürlüklere; insan emeğine, çabasına ve terine sahip çıkan kararlar istiyoruz. Devletin vicdanını, siyasi ve ideolojik vesayet odaklarının işgal etmesine izin vermeyiniz.” dedi.
ÖZ-DE-BİR Ankara İl Temsilciliği, Alba Ankara Otel’de ‘dershane’ gündemi ile ilgili basın toplantısı düzenledi. ÖZ-DE-BİR üyelerinin de katıldığı toplantıda konuşan Yüksel, Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak dershanelerin kapatılması ile ilgili itiraza ilişkin kararı beklediklerini belirterek, bu bekleyişin kendilerini kaygılandırdığını ve yorduğunu ifade etti. Vicdanı hür, aklı hür 16 yargıcın kararına kaldıklarını kaydeden Yüksel, “Kolay değil bir vicdan taşımak, kolay değil demokrat olmak, kolay değil evrensel düşünmek. Biz sizlerin gerçekten muktedirin baskısı altında olduğunuzun farkındayız. Muktedir olmak, yüzbinlerce insanın hak ve özgürlüğünü kısıtlayıp onlara hükmetmesi değildir. Bizlerin vicdanını yaralayan muktedirlerin zulmü değil, yüzbinlerce insanın sessizliğidir. Ama her şeye rağmen sizlerin vicdanları hak ve özgürlükten yana olacaktır. Buna inanıyoruz. Ortalama 100 bin dershane çalışanı ve onların 300 bine yakın ailesi sizlerden hak ve özgürlüklerden yana bir karar beklemektedir.” diye konuştu.
15 yılda değişen milli eğitim bakanı sayısının 7, değişen sınav sistemi sayısının 20’yi bulduğunu hatırlatan Yüksel, “Ben böyle istiyorum, böyle olacak’ denmemeli. Akademisyenler, öğretmenler, öğrenciler ve eğitmenler tarafından ortak bir karar alınarak sonuca ulaşılmalıdır.” şeklinde konuştu.
Yüksel, teşebbüs hürriyetinin anayasa ile güvence altında alındığını söyleyerek, yargıçlara seslendi: ”Dershaneleri kapatmak, bir çocuğun beslenmesine rağmen, vitamin eksikliği fark edildiğinde ‘eczaneden paranla vitamin ilacı alamazsınız’ demekle eş değerdir. Dershaneler zorunlu değildir. Hiçbir öğrenci de zorla bu kurumlara getirilmiyor. İhtiyaç duyulduğu için tercih edilmekte ve ABD, Japonya, İngiltere gibi gelişmiş dünya ülkelerinde de bulunmaktadır. Atanamayan öğretmenler bu oluşumda mağdur edilecektir. Çalışan diğer 20 bin personel ise işsiz kalacaktır. Ayrıca, bu kurumların 1 milyar liralık yatırımı devlet tarafından yok sayılmaktadır. Bunların yanında dershaneler, ülke ekonomisine vergileri ve istihdam ettiği çalışanlarıyla katkıda bulunmaktadır. Biz sizden vicdanı olan, objektif ve adil kararlar bekliyoruz. Temel hak ve özgürlüklere; insan emeğine, çabasına ve terine sahip çıkan kararlar istiyoruz. Devletin vicdanını siyasi ve ideolojik vesayet odaklarının işgal etmesine izin vermeyiniz. Dershanelerin kapatılması özel teşebbüse aykırı, hak ve özgürlüklerin ihlalidir. Bu haksızlığa ve ihlale karşı çıkmak evrensel hukukun gereğidir. Biz öğretmenler olarak korku ve endişenin hakim olduğu bir iklimde yaşamak istemiyoruz. Çocuklarımızı asla böyle bir ortamda yetiştirmek istemiyoruz.”