Bıçağı, mutfak aracı, neşter, yerine göre cinayet aletine çeviren onu tutan eldir.
Kanunları, kuralları insanlar yapar ama onu işlemez hâle getirenler de insanlardır.
Son günlerde meclisi karıştıran “Güvenlik Soruşturması Kanunu” oylamasından kopan fırtına ile bu yüzden hiç ilgilenmiyorum.
Şu, kaldırılması gündeme oturan Öğrenci Andında “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım, ilkem, büyüklerimi saymak, küçüklerimi korumak…” diye ezberlenmiş metnin gereğini yapabildik mi? Hele “Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir” sözü bize ne katmıştır?
Geçmişte yaşadığım iki güvenlik soruşturmasını anlatayım, gerisi size kalmış.
Efendim, çocuğumuz Merkez Bankası Samsun Şubesine alınacak iki kişi için son dörde kalmıştı. Kapımızı çalan bir hanım kendisini tanıttı ve bizi soruşturmaya geldiğini bildirdi.
Buyur ettik misafir odasına. Daha hoş peş edemeden duvardan duvara, yerden tavana kütüphanemizi inceden taramaya başladı. Soruşturma kütüphanemizden başlamıştı ama iş başvurusu yapan ben değildim ve çocuğumuz evde misafir gibiydi, o an evde değildi zaten.
Gerildim ama çok belli etmedim.
-Hangi TV kanalarını seyrediyorsunuz ve hangi aralıklarla diye sordu hanımefendi, yutkunarak verdim cevabı.
-Hangi gazeteleri okuyorsunuz, diye sorunca yine nezaketimi korumaya gayret ederek “ne bulursak onu okuruz”, dedim.
-Şöyle evi dolaşayım, deyince uzunca koridor boyu, mutfağımızı, tuvalet ve banyomuzu, yatak odamızı tek tek inceledi.
“Sanki oğlumuzu kızına alacak” diye düşünürken yakın akraba misafirimizi gördü oturma odasında. Namazını kılmış, seccadesi elinde:
-Bu hanım da sizinle mi yaşıyor, diye sorunca antenlerim yayından çıktı. Hanım gerekenleri söyledi, yavaş yavaş dış kapıya gelmiştik. Dedim ki:
-Bacım, hanımla ikimiz öğretmeniz, iki oğlumuz var. İkisi de ülkenin en iyi okullarında okudular, dereceyle mezun oldular. Hiç tanımadığımız insanların kızlarına talip oldular. Gittik, istedik. Şu anda ikisi de nişanlı. Dünürlerimiz daha evimizi görmediler. Siz tuvaletlerimizi bile incelediniz. Hassasiyetiniz için teşekkür ederim.
Giderken mahalle bakkalına ve fırıncıya da sormuş…
Merak mı ettiniz sonucu, söyleyeyim. O dört kişiden biri mülakata gelmemiş, bizimki elendi…
Yine başka bir iş başvurusu için gelen soruşturmacı, içeri girerken çok kısa göz attı etrafa. Misafir odasındaki kitaplığı süzdü bir ara. Yine çocuğumuz evde değil. Ne iş yaptığımızı sordu eşimle bana, söyledik:
-İki tane öğretmenin çocuğu olmak ayrıcalıklı bir durumdur, dedi sadece. Kısa sorulardan sonra teşekkür edip gitti. Çocuğumuz şimdi o işi yapıyor…
İşittiğimiz öyle garip güvenlik soruşturmaları var ki, anlatsam roman olur…
Günümüzde insanlar burunlarından kıl koparsa kayıt altında zaten. Okul hayatı yanında sosyal hayatı kayıt altında olan biri için güvenlik soruşturması çok mu gerekli?
Yedi sülalesi kayıt altında olmayan mı var? Mahallenin bakkalı soruşturulan kişi için ne kadar doğru bilgi verebilir?
Soruşturmayı yapan ne kadar iyi niyetlidir, bu konuda yeterli midir? Aynı iş için dört adayı ayrı ayrı soruşturanların ölçütleri arasında fark varsa ne olacak? Söz gelimi birisi ya tuvaletleri kontrol etmediyse, ev hâli, ya habersiz gelindiği için ufak tefek olumsuzluklar olursa…
Güvensizlik soruşturması da olabilir bu soruşturma.
Meslek okullarını bitirenlerin staj yaptıkları kurumlar kişi için en doğru bilgiyi verebilecek durumda olmalıdır. Elbet herkes bitirdiği meslek okuluyla ilgili kurumlarda istihdam edilecekse...
Güvenilir olmayanların güvenlik soruşturmasının güvenirliği sorgulanmamalı mı? Geçmişte bunun çok aksaklığını gördük.
Bu zamana kadar “güvenlik soruşturmalarından geçirerek aldığımız devlet memurlarının ne kadarı güvenilir elemanlardır” sorusunun cevabıdır asıl önemli olan.