Tank Palet Fabrikası, ille de Tank Palet Fabrikası… Aylardan beri o kadar çok tekrarlandı ki ben bile böyle bir fabrika var zannettim.
Yokmuş.
Adı geçen birimin adı şu: MSB 1. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü.
İşlevi, tankların bakımı ile zırhlı araçların paletlerinin yapılması.
Nazi propaganda bakanı Joseph Goebbels’i hatırlatan tekrarlarla şartlandırıldık resmen. Kahvede çay içmeyi bile beceremeyen tipler bile “Tank Palet Fabrikası” diyor aynı ses tonuyla.
Bu mızmızımsı tiplerin ağzına sakız veren ustalar kadar mahirdir bu sakızı patlatarak çiğneyen sempatizanlar.
Neyse…
Sayıları çok az olsaydı, üfür gitsin. Söz etmeye değmezdi.
O kadar çoklar ki ve üstelik bu grubun yanardöner yandaşları da oluyor zaman zaman.
Yaşımız yetmiş olsa da bu çürük akıllılara aklımız yetmedi ömür boyu.
Bizim nesil Boğaziçi Köprüsü ile ilgili tartışmaları dinleyerek beslenip büyüdük ama cıscıvık çamur üretme merkezlerini algılayamadık, kavrayamadık bir türlü…
“İstanbul Boğazına asma köprü yapılacağına Zapsuyu’na köprü yapsınlar” diye ağız gevşettiğimiz bile olmuştur belki…
O yıllarda Milliyet Gazetesinin İTÜ öğrencileriyle birlikte açtığı “Zapsuyu’na Köprü” kampanyanın öğrencisi olduğum Akpınar Öğretmen Okulundaki öncülerinden biriydim.
Tesadüfe bakın ki ilk görev yerim Hakkâri YBO oldu.
O kampanyada toplanan paranın tutarı 220 bin TL’ydi.
Bu para o zamana göre çok paraydı.
O yapılacak köprünün benzerini YSE müdürlüğü 60 bin TL’ye yapabiliyordu. Bunu zamanın il müdürü Mustafa Araz’dan dinlemiştim.
Ekibin önderleriyle görüşülerek daha elverişli üç yere üç tane köprü yapılması teklif edilmiş ama kabul edilmemişti.
Şemsi Belli’nin ANAYASO adlı şu meşhur şiiri gençlerin dilindeydi:
ANAYASO
Gul, gurban olduğum Hökümet Baba!
Baa bir alfabe veremez miydin?
Gara dağlar gar altında galanda
Ben gülmezem
Dil bilmezem
Şavata'dan Hakkari'ye yol bilmezem
Gurban olam, çaresi ne, hooy babooov ?
Bebek yanir, bebek hasda, bebek ataş içinde
Ben fakiro,
Ben hakiro
Dohdor ilaç, çarşı bazar tam - takiro
Gurban olam bu ne işdir hooy babooov !
Çonçiğ ağliir, çonçiğ öliir, geçit vermiy Zap suyu
Parasizo,
Çaresizo
Ben halsizo, ben dilsizo, şeher uzah, yolsizo
Bu ne hâldır, bu ne iştir hooy babooov !
(…)
Şavata Köyü’nü Van-Hakkâri Karayolu’na BELKİ bağlayabilecek tek köprüyü kurulan çadır kampında ve Van’da 220 bin TL’yi çerez ederek yapıp gittiler.
Köprünün Şavata bağlantısının ulaşıma elverişli olmadığını gördüm.
Girişine “DEVRİMCİ GENÇLİK KÖPRÜSÜ” yazılmıştı. Emeğimin ve verdiğim paranın karşılığı olarak bu yazıyı taşla kırdığımı itiraf ediyorum.
"Boğaziçi Köprüsü sağcıların köprüsüdür. Kel başa şimşir tarak" diyen Gazeteci Nadir Nadi'nin ruhu da o köprüden geçiyor.
“Bu köprüyle ne biz övünebiliriz ne de çocuklarımız" diye yırtınan İlhan Selçuk da rahmetli oldu ama köprü İstanbul Boğazının ilk gerdanlığı olarak hizmet veriyor.
Köprü, her geçen gün toplum bünyesinde korkunç tahribat açacağı bilimsel olarak tespit edilmiş bir projedir.” Demirtaş Ceyhun, Yazar ve MMO Başkanıdır.
Prof. Dr. Besim Üstünel (milletvekili) ise “Köprü akıl ve hesap işi değildir” diye aydınlatıyor toplumu…
Milletvekili Metin Cizreli “Boğaziçi Köprüsü lüks ve gösteriş yatırımıdır.”
Şiar Yalçın denen muhterem “Boğaz Köprüsü’nden utanç duyuyoruz.”
Yazar Ali Gevgilli “Köprü müthiş kazık bir yatırım olacak” buyurmuşlar.
İşte bilimsel bir kuruluş, “Mimarlar Odası” çoook ilmiSEL rapor sunuyor:
“Boğaziçi Köprüsü Türkiye ve İstanbul’un başına gelen en büyük felâkettir” ve “Çevre yolu ve asma köprü fantastik ve politik tasavvurlardır.”
İSTEMEZÜK KOROSU 14 Mayıs 1950'den beriye boyut değiştirerek devam ediyor.
Basında en çok konuşulan konular bir şeyleri kapatmak için örtüdür her zaman. Doğu Akdeniz'deki muhtemel doğal gaz rezervi dünyanın bir yıllık ihtiyacıdır ama bu konuda gaz kaçırmayan yok...
Niçin Akdeniz’de kıyısı olmayan, Doğu Akdeniz’e en uzakta bulunan bazı ülkeler orada var olma yarışı yaparken biz, burnumuzun dibindeki uluslararası bu alana seyirci mi kalsaydık?
Suriye’den sınır köylerimizin bombalanmasına sesini çıkarmayan akıl sahipleri askerimizin Suriye’ye girmesinden rahatsız oluyor.
Akiller kervanı düzüldüğü zaman sesi çıkmayanlar, hendekler kazılırken gözünü yumanlar, kahramanlarımız hendeklere dalınca küçük dilini yutanlar aynı zihniyetin yavrularıydı.
Kanal İstanbul için yırtınanların da o mızmızımsı tayfadan olmaları dikkat çekicidir.
Boğaz köprüsü için şunu söylüyor:
“Köprü, her geçen gün toplum bünyesinde korkunç tahribat açacağı bilimsel olarak tespit edilmiş bir projedir.” diyen ve aynı zamanda MMO Başkanı olan yazar Demirtaş Ceyhun’un derneğinin o zamanlardaki bildirisi…
“Boğaziçi Köprüsü Türkiye ve İstanbul’un başına gelen en büyük felâkettir” ve “Çevre yolu, asma köprü fantastik ve politik tasavvurlardır.” şeklindedir.
Pek çok işimde karşı çıkanlara bakmışımdır hep. İçlerinde emeğinin ekmeğini yiyen, toplum için iyi şeyler diyen yoksa eleştiriciler içinde, daha azimle sarılmışımdır.
Mızmızımsı tipler bileği taşımızdır her zaman.