Günlerdir azap içerisindeyiz. “Güle güle İslâm” diye mübarek Kabe’yi gördükten ve Cebeli Nur'a tırmandıktan sonra yazmak gerçekten çok azap veriyor.
O zaman Hazreti Muhammed’in Cebeli Nur’a 5 yıla yakın tırmandığı yokuştaki o haleti ruhiyesini yakalamak için ne yapalım?
Nasıl hoş geldin İslâm diyelim?Soruyu böyle soralım.
Bir kere İslâm adına konuşanlar hür beyinli ve haysiyetli olmalıdır. Yıllar sonra “katılım bankacılığı “ pek doğru değilmiş gibi geliyor” bana diye yazan İslâm münevverleri kaybettikleri vicdanlarına şu soruyu sormalıdır.
Japonya’da İslâm şeriatı yok ama faiz de yok. Böyle size en az 20 ülke sayabilirim. Neden? Demekki sorun “yaptığı işi adam gibi yapmak/yapmamak “tan kaynaklanıyor.
İdeoloji üretip İslâmi değerleri çöpe atmakta değil.
Çok mu zor adam kayırmanın yasal mecburiyet olduğu İslâm ülkelerinde Bilali Habeşi’yi komutan yapan Hazreti Muhammed’i hatırlamak.
Ülkemizde bu yol açılmıştı, Maalesef son yıllarda bu da yok oldu gitti.Suudi Arabistan’da, Endonezya’da, Fas’ta yoktur. Aile kayırma, insan dışlama, adam kayırma esaslı imanla yatan imanla kalkan ülkelerdir.
Ülkemizde İslam bayraktarlığı yapanlar da böyledir. İmanla insanları ülkelerine düşman ederler. İman etmişlerdirki Türkiye “darul harp” ülkesidir. Müritlerine de böyle öğretirler.
“Hoş geldin İslâm”demek için milletsel ardından da evrensel ölçekte düşünmek zorundayız.
Bu da kafamızdaki din kökenli önyargıları terketmekle olur.
Hoş geldin İslâm demek için şu üç şeyi gerçekleştirmek zorundayız..
CCN (Corruption, collusion,nepotism) Yolsuzluk, baştan savma iş yapma, adam kayırma.
Bu üçünü çözdüğümüzde Hoş geldin İslâm diyeceğiz. Bu da hür kafalı, bağımsız beyinlerle olacaktır vesselam.
Yoksa uzun sokak yolumuzdur. 100 sene sonra aynı makaleleri yazmaya devam edeceğiz.
Hoş geldin İslâm dememiz için iki mühim zihniyete ihtiyacımız vardır. Bir kere herşeyimizi yöneten din zihniyetimiz bize sorumluluk duygusu vermemektedir. Bırakınızı sorumluluk duygusunu; vatan, ülke, bayrak gibi değer de aşılamamaktadır.
Bir çiviyi tam çakamadım deyip harakiri yapan Japon’daki sorumluluk alanı belirli birçevreyi kuşatıyorsa bizde daha fazlası olmalıydı.Tam tersine bizde “Tanrı cezanı verecek” ilkesi altından kalkamayacak kadar sonsuz bir alanı kuşattığından sorumsuzluk olarak tecelli eder.
İkinci olarak da bizde hiyerarşi ve protokol yokttur. Çünkü bizimdin zihniyetimiz bize kadın diye bir insanı öğretmez. Dişi olan bir varlığı öğretir. Haliyle böyle oluncaadabı muaşeret ve hiyerarşi tam olarak tecelli etmez. Saygı ve hitap tam olarak gerçekleşmez.Bu ikisini topyekün halk ve millet eğitimi ile çözdüğümüzde “hoş geldin İslâm” diyeceğiz./p>