Aşağıda okuyacağınız yazıyı İlkadım Belediye Başkanı’na 2015 yılında yanlış hatırlamıyorsam Temmuz, Ağustos içinde posta ile göndermiştim. Amacım Sayın Belediye Başkanı’nın Cumhuriyet Meydanı’nda bir edebiyat ürünü olabilecek ama bir ibadet ürünü olamayacak değeri olan Sakalı Şerif uygulamasını Kadir Gecelerinde sürdürmekte olmasının İslam dini ibadet ilkeleri ile uyuşmazlığını vurgulamaktır. Mezkur uygulama teravih namazınında Sakalı Şerif ziyareti olarak Samsun caddelerine panolar asılarak duyurulmaktadır. Uygulama 2016 yılı Kadir Gecesi’nde de sürdürüldüğünden makaleyi köşemizde yayınlayarak uygulamaya muhalif olduğumuzu ısrarla vurgulamak isteriz. Mezkur mektup şöyledir:
Sayın Samsun İlkadım İlçesi Belediye Başkanı Erdoğan Tok;
30 sene öncesinden koptuğum doğduğum memleketim Samsunda iki yıldır (2014 Şubat) yaşamaya başladım. İki yıldır gözlemlediğim Belediye önderliğinde “Ramazan Ayı Mübarek Kadir Gecesi Seccadeni Al da Gel Sakalı Şerifi Ziyaret Edelim, Cumhuriyet Meydanında teravih namazı kılalım” şeklinde yapılan uygulamadan rahatsız olan bir Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu olarak görüşlerimi yazılı olarak size bildirmek istedim. Yazılı olarak bildirmek istememin nedeni konunun önemine binaen yazmakta olduğum kitaplarda kullanmak içindir. Ayrıca Hazreti Zekeriya, Hazreti İsa’nın geleceğine yakın tapınağa girip de üç gün ibadet ettikten sonra dışarı çıkınca kendisine soru soranlara cevap vermeyip ‘susma orucu’ yapacağım diye yazılı cevap vererek önemli konuların yazılarak ifade edilmesine işaret etmesi gibi bir geleneğe de saygımız olduğundandır. Burada amacımızın siyaseten size muhalefet etmek olmadığını özellikle vurgulamak isterim. Bu ülkede siyaset karşısındakini yaşatmamak için yapılır, ülkeye hizmet etmek için değil. Eski bir Milliyetçi Hareket Partili olarak bunu yaşayıp tecrübe ettiğimden muhalefet etmek için muhalefet etmek değil yapmakta olduğunuz bir hataya sizi ikna etmek ve bir daha bu hatalı uygulamayı yapmamanız için sizi ikna etmektir. Ben bir vatandaş olarak yaptığınız olumlu hizmetlere karşı da önyargılı olmayacağımı bu noktada özellikle belirtmek ve çalışma şevkiniz var ise bunu kırmamak aksine teşvik edip artırmaya neden olmak isterim. Eğer bu yazı yukarıda belirtilen esaslara hizmet edecekse çok mutlu olacağım. Gelelim neden muhalifiz Samsun Cumhuriyet Meydanındaki Sakalı Şerif ile karışık teravih namazı uygulamasına:
Sakalı Şerif konusu İslam Dünyasına Arap zihniyetinden kaynaklanan bir hurafe olarak yayılmıştır. Araplarda ölen ve sevdikleri kişinin veya şeyh veya emirin sakalından bir tutam kesip hatıra saklamak bir adet idi. Kaldıki Peygamberimizin kendi sakalından sağ iken kesip saklanmasına müsaade etmeyeceği aklın bir emri olarak berrak olduğu da su götürmez. Kendi mübarek sözlerini sağ iken yazmaya müsaade etmeyen bir dehanın aynı şekilde kendi vefat ettikten sonra da mübarek sakallarının ne türlü cehaletlere sebebiyet vereceğini düşünmemiş olacağına aklım ermiyor. Hazreti Muhammed’in sakallarındaki tüyler, ayak izi, dişleri İslam dünyasında bir hurafe ve cehaletten öteye gitmeyen etkinliklere alet olmaktadır. Yine Hazreti Muhammed’in soyundan geldiğini söyleyen Endonezya’da sayılarının bir milyon civarında olduğu iddia edilen çoğu faizcilik ve yalancılık uzmanı habibler, Türkiye’de seyitler, İran’da çoğu petrol mafyası olan Ayetullah denen dokunulmazlar, Pakistan’da khan denen burjuvaların çoğu ve İslam dünyasına bela olan İngiliz vatandaşı ünlü playboy İsmaili hanedanı reisi türdeşleri ki her yıl bedeni ağırlığınca yıllık geliri 3-5 yüz dolar civarındaki müslümanlar altını zekat olarak toplamak zorunda olduğu şahıstır. İşte bunlar İslam dünyasında İslam dinini bir arazi hükmündeki topraklarda yaşayan cahil müslümanların sömürülmek için kullanıldığı ülkesi, milleti olmayan topluluklara alet etmektedir. Bunların hepsinin hemen hemen Ebu Lehep hükmünde olduğunu öğrenmek için ünlü fıkıh ulamasına soru sormaya da gerek yoktur. Zaten onlara soru sorarsanız yapacakları ilk iş kafanızı karıştırmak olacaktr. Allah’a şükürler olsunki boynumun üstünde kafam var. İçinde de beyin. Allah’ın verdiği en büyük nimete sahibim.
Sayın başkan; bir defacık düşününüz; o şişenin içindeki tüy Hazreti Muhammed’in mübarek sakalından olabilir mi? Bir defacık sorunuz. Hemen oradan da Trabzon’a gidiniz. Orta Hisar Camisi avlusunda evliya diye asırlarca ziyaret edilip adaklar yakılan papaz efendiyi hatırlayınız. 1916? larda Doğu Karadeniz’i işgal edip Harşit çayına kadar gelen ezeli düşmanımız Ruslar mezkur Ortahisar Camisinde mezarı açıp bakmışlar içinde koynunda koca haç olan bir hiristiyan azizi çıktı. İslam dünyası cehalet ve hurafeden çekmektedir, ne çekiyorsa.
Siz de Türkiye’de Samsun’da İlkadım Belediye Başkanı olarak en azından bir üniversite mezunu olarak böylesi bir hurafeye kendinizi alet etmektesiniz. Çok yazık oluyor. Siz bir önder ve halkın sevdiği bir kişi olmalısınız. Ben sizi bir insan olarak severim, ama politikacı olarak ise sevemedim. Size böyle uygulama yaptığınız müddetçe muhalefet edeceğim. Oy vermeyeceğim. Şu laikliği öğreniniz lütfen. Bu ülkenin nefes borusudur da ondan. Hazreti Muhammed’in her şeyi mübarek sakalı, dişi, ayağının izi ve ardından gelenler yani Türkiye’de Seyit, Endonezya’da Habib, İran’da Ayetullah gibi isimlerle adlandırılanlar ciddi bir dini, siyasi ve sosyal problem olarak halen yaşanmakta olan sorunların en önemli kaynaklarıdır. Biz burada sadece sizin uygulamasına önderlik ettiğiniz Sakalı Şerif uygulamasına bakarak en başta sizi ikna etmek isteriz. En azından şaibeli bir konudur. Riya kokan bir uygulamadır. İhlas yoktur içinde.
Aynı ve benzeri konular Hristiyanlık dünyasında Hazreti İsa’nın pipisinden akan kan nereye gitti, Hazreti İsa’nın asıldığı direk Ayasofya üst güney galeride mi değil mi? Hazreti İsa’nın çarmıha gerilmeden önce giydiği pelerin ne oldu? Böylesi konular asırlarca tartışıldı. Ama onlar bu işleri 12-15. asır sürecinde çözüp rafa kaldırdılar. Biz ise müslüman olarak Hazreti Muhammed’in Allah’ın katına çıkışının ardından başlayıp 21. asra şu günlere kadar çözemedik. Sakalı Şerif (Lihyei Saadet) konusu da bu hususlardan birisi olup tatlı ve hoş bir edebiyat ürünü olarak İslam Dünyasında yer alması gerekirken maalesef günlük hayatta keramet ve mucizeler beklenen bir şişe içinde ve Hazreti Muhammed’e ait olup olmadığı hiç de düşünülmeyen bir ürün ola geldi. Avrupa’nın asırlarca birbirlerini boğazlaya boğazlaya, birbirlerini kazanlarda yaka yaka çözdüğü hurafeleri biz çözemedik. Şeyhlerin rüyalarından Hazreti Muhammed’e iliştirilen bir sürü uyduruk öykülerle bugünlere geldik. Lütfen İran’a bakınız hurafe ile yatar, hurafe ile kalkar bu ülke. Daha dünlere kadar çıfıt (Yahudiden dönme) olduğu iddia edilen İran Devlet Başkanı olan şahsın gelecek “mehdi” olduğunu büyükelçisi “vallahi de billahi de kafasının üzerinde Bireşmiş Milletlerde konuşurken nur gördüm nur” dediği kişidir. Benzeri öyküleri ülkemizde de türdeşi olan kubbeli, çantalı sıfatlı şeyh taslakları da anlatır dururlar. Yaptığınız uygulamanın bu tür işlemlerle aynı işlevi üslendiğini görmüyor musunuz? Ne farkı var? Sizin meydanda millete sakalı şerif getirdim ziyaret ediniz demekle, kerametini gördüm diyenler arasında? Lütfen tekrar düşününüz bu işi bırakınız. Önümüzdeki sene uygulamayınız. Kadir gecesi daha hoş bir uygulama yapınız. İslam dinine bir şey katmıyorsunuz. İslam dininden bir şeyler alıyorsunuz ve götürüyorsunuz. Daha hoş bir uygulama ne olabilirki diye ben bir vatandaş olarak; ödülü Kadir gecesinde verilmek üzere eğitim öğretim yılı boyunca Kadir gecesine kadar 5-10 yaş arası çocuklara yönelik dini musiki, resim, kitap okuma yarışması gibi gelenekselleştirilmiş bir takım etkinlikler olabilir. Bir anda aklıma gelen bir fikirdir. Düşünün daha hoş bir şey bulursunuz. Allah rızası için şu sakal uygulamasını bırakınız. Gülünç oluyor. Saygılar sunar, başarılar dilerim.