Kapitalist, komünist/sosyalist veya emperyalizme uşaklık yapan sistemler, insanı, bir araç/âlet/vasıta/maşa olarak görürler.
‘İnsan için yatırım’ değil de, yatırım için insan, onlar için ön p(i)lândadır. Ne yazık ki, dünyânın gidişi böyle!..
‘İnsana yatırım’; yapılacak her faaliyetin, insanın/insanlığın saadetinin, refahının, huzurunun ve emniyetinin sağlanmasını istemek, demektir.
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bir süre önce, bir beyanda bulundu ve şöyle dedi: “Bakanlığın bütçesine bakarsanız, yatırım bütçesinin çok çok küçük olduğunu görürsünüz. Bu, tüm okullar için böyledir. Eğitimde asıl büyük yük öğretmenlerin maaşıyla ilgilidir. Maaşlardan dolayı yatırıma fırsat kalmıyor.”
Böylece; “Asıl büyük yük”ün ne olduğunu anlamış (!) olduk!..Böyle bir ortamda bilgi nasıl gelişir ve ilimde, başkalarıyla nasıl yarışabiliriz?
Bu ifadelerden anlaşılan o ki, hedef ‘öğretmen maaşıdır. Peki, yeri ‘öğrenciler’ neresidir? Bu ikisi olmasa, zâten ‘maârif’ olmaz!..”Bunlar olmasaydı ne iyi olurdu” MU denilmek isteniyor?!
Anlaşılan, hepsi, birer ticâret metaı!!!..
Biliyoruz ki, millî eğitimin en önemli ve aslî unsuru öğretmendir. Parasını vereceksin, işini de yaptıracaksın!..Çocuğunu ve gençliğini en mükemmel bir şekilde yetiştireceksin, bu işin, başka yolu yoktur!..
Bu aslî unsur, üniversiteler için öğretim üyesi’dir. Bir orduda ‘subay’ ne ise, bu kuruluşlarda da “öğretmen” ve “öğretim üyesi” odur.
Söylenenler; ‘ticârî bir anlayış’ın tezâhürü olarak görünüyor.
‘Yatırım’ denilince, akla hemen, bina/beton/ kereste/arsa vs gelmiş olmalı!.. Yanılmak isterim!..Mes’ele burada çapraşıyor ve idrâklerin ayrılış noktası burası oluyor!..
Mukaddes kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de, “Biz, insanı en güzel biçimde yarattık” (Et-Tîn, 4) buyurulmaktadır. Bu ‘insan’, yine Kur’ân hükmünce: “Biz, emâneti, göklere, yere ve dağlara sunduk da, onlar, yüklenmekten çekindiler, endîşeye düştüler. İnsan (ise) bunu yüklendi” (El-Ahzâb, 72) diye zikredilen ve “Gerçekten biz, insanı, (dîğer varlıklara) üstün kıldık” (El-İsrâ, 70)“ buyurulmaktadır.
Kâinatın bütün nimetleri, bütün hizmetler, bütün gayretler...sâdece ve sâdece insanın sağlığı, eğitimi ve huzuru içindir.
Devlet; dünyâya gelen, her varlıktan, bu “güzel ve üstün yaratılmış varlığı’ müreffeh yaşatmayı taahhüt etmiş en geniş muhtevâlı müessesedir. O hâlde, vazîfesini yapmalıdır.
İstiklâl Marşı Şâirimiz Mehmet Âkif, kendinin ne olduğunu anlayıp kavraması için “insana” hitaben şöyle der::
"Haberdâr olmamışsın kendi zâtında da hâlâ sen,
"Muhakkar bir vücûdum!" dersin ey insan, fakat bilsen...
Senin mâhiyyetin hattâ meleklerden de ulvîdir:
Avâlim sende pinhandır, cihanlar sende matvîdir:"
"Yâni: Ey insan, sen hâlâ kendini tanımıyorsun da "ben hakîr bir varlıktan ibaretim" diyorsun. Fakat mahiyetinin meleklerden yüksek bulunduğunu, âlemlerin sende gizlenmiş, cihanların sende dürülüp bükülmüş olduğunu bilsen.."
Çünkü “insan, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’de ifade buyurduğu gibidir. Süleyman Çelebi şöyle der:
"Hak Teâlâ çün yaratdı Âdem'i
Kıldı Âdem'le müzeyyen âlemi”
Demek ki; bu âlem, yaratıldığından beri, ancak “Âdem” ile, yâni insanoğluyla değer bulmuştur.
Şeyh Galib, bu durumu, bir Tercî-i Bend'inde şöyle ifade eder:
"Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.
"Yâni: kendine bir hoşça bak; âlemlerin özüsün sen; varlıkların gözbebeği olan insansın sen."
“Meleklerden üstün”; Allah’ın, onunla “âlemi müzeyyen kıldığı” yegâne varlık ve “varlıkların gözbebeği” olan insan, en mükemmel bir şekilde yetiştirilmeye lâyıktır. Bu sebeple; ilk önce, onu yetiştireceklerin iyi yetiştirilmesi ve onlara ihtimam gösterilmesi gerekir.
Zîra; en erdemli yatırım; ‘ahlâklı ve bilgili insan yetiştirmek için yapılan yatırım’dır.
Millî Eğitim Bakanlığı, maalesef, yaptığımız tekliflerin hiçbirine rağbet etmemekte, kulak tıkamakta, “Ah şu öğrenciler olmasaydı” mantığıyla yoluna devam etmekte ve sanmaktadır ki, ‘tabletlerle’ yapılan eğitimden fayda edilmiş veya edilecektir.
Beyhûdedir ve oyalamaktan başka hiçbir mânâ ifade etmemektedir.
Yazıktır!..Günahtır!..
Bin defa değil, milyonlarca-milyarlarca defa da değil, tirilyonlarca -çarpı-tirilyon defa yazıktır ve günahtır!..