Acıma ve merhamet etme anlamına gelen şefkat, ahlak kavramı olarak Yüce Allah’ın yarattığı canlılara karşı, insanda var olan merhamet etme duygusu, demektir. Şefkat ve Merhamet Dinimizin üzerinde durduğu en önemli konularından biridir. Yeryüzündeki tüm canlılar Yüce Rabbimizin, onlara bahşettiği rahmet ve şefkatiyle varlıklarını devam ettirmektedirler. Kur’an da, “Rahmetim her şeyi kuşatmıştır,” buyrulması bu gerçeği ifade etmektedir. Sevgili Peygamberimiz bu konuyla ilgil, “Allah, rahmeti yüz parçaya ayırdı doksan dokuzunu kendi katında tuttu, birini dünyaya indirdi. Bütün canlılar bu bir parçadan istifade ederek hemcinslerine şefkat- merhametle davranır,”buyurarak, Merhamet duygusunun tüm canlıları kapsadığı ve bu duygunun kaynağının Allah’ın bir rahmeti olduğunu, haber vermektedir. (Araf, 156. Buhari, Edeb.)
İslam Dini her konuda olduğu gibi, şefkat ve merhamet konusunda da inananları, şefkat ve merhameli davranmaya teşvik etmiş, katı yürekli olmaktan, zulüm ve merhametsizlikten sakınmalarını emretmiştir. Çünkü Müslüman ancak merhameti derecesinde Allah’a yakındır. Nitekim Kur’an’da,“Şüphesiz Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir,”buyrulurken, Müslümanlara ise, kendi aralarında çok merhametli oldukları haber verilir. (Nahıl 7. Fetih, 29) Ayrıca, “İnananlara karşı pek şefkatli ve merhametli,” (Ali İmran, 159)olarak takdim edilen Sevgili Peygamberimiz, bu vasfıyla yaşlılara, çocuklara, yetimlere, yoksullara, hayvanlara karşı derin bir şefkat ve merhamet göstererek, insanlığa en güzel örnekler sunmuştur. “Yeryüzündekilere merhamet ve şefkat gösteriniz ki, göktekilerde size merhamet göstersin… Merhamet etmeyene merhamet edilmez,”(Buhari,)buyurarak insanlar ve diğer canlılara merhamet gösterilmesini tavsiye etmiştir.
Görüldüğü gibi, Allah ve Peygamberi, Müslüman’dan başta aile fertleri, din kardeşleri, ayrımsız tüm insan ve hayvanlara karşı, şefkat ve merhametli olunması istenmektedir. Toplumda huzur ve güven ortamını sağlayan merhamet anlayışının insanlar arasında yayılması, ancak İslam ahlakınnın kalplere yerleşmesi ve yaygınlaşması ile gerçekleşir. Kalplere yerleşen merhamet duygusuyla, iyiliği emreden ve kötülüğe güzel bir tavırla karşılık verecek, toplum içinde şiddet, kavga, kargaşa ve ahlaksızlık yaşanmaz. İnsanlar baktığı her şeyde bir güzellik, bir mutluluk ve huzurun yaşandığına şahit olur. Çünkü onlar kendilerinden önce, ihtiyaç içindeki insanların gereksinimlerini düşünür, insanlara, canlılara şefkat ve merhametle muamele etmelerinden, toplumda da kardeşliğin yayılmasına öncülük ederler.
Şefkat ve merhametin yaşanmadığı toplumda, kendinden başkasını düşünmeyen katı, ruhsuz ve merhametsiz bir insan modeli ortaya çıkar. Onlar, masum canlara kıymaktan, zulüm ve yakıp yıkmaktan, çeşitli yöntemlere başvurarak insanların malını haksız yere yemekten, başkalarının haklarını sömürerek para kazanmaktan çekinmezler. Haksızlık ve adaletsizliklere karşı mücadele etmez, mazlumun yanında yer almaz, onları istedikleri gibi ezmeye çalışırlar. Kısaca, merhametten uzak bir toplumda her tarafta huzursuzluk ve şiddet hâkim olur. Allah’ın kendisine bir emaneti olan ailesini, çoluk çocuğunu zalimce katletmeden çekinmez, merhametsiz bir varlık halindedir. Kısaca, tüm bu kargaşa ortamının ana sebebi inanç zayıflığının getirdiği, zalim ve merhametsizliğin faturasıdır. İslam dini’nin parolası, yaratılanı yaratandan ötürü sevmektir. Hiçbir dinde bu yönlü bir şefkat ve merhamet anlayışı yoktur. Merhamet duygusu taşımayanın kalbinde, Allah korukusu da yoktur.
Kısaca sevgili kardeşlerim, içinde bulunduğumuz bu karışık ortamda, birbirinize saygı gösterelim, merhametli ve şefkatli olalım. Birbirinizi kötülemeyelim, sert v e kırıcı konuşmayalım. Birbirinize karşı iyi davranalım, birbirinizin kusur ve ayıplarını ortaya dökmeyelim, bağışlayıcı ve hoş görülü olalım. Bir birimize iyiliği emredip, kötülüklerden de alıkoyalım, bir olalım birlikte hareket edelim. Allah’a emanet olunuz.