Her ülkenin münevverleri vardır. İslâm ülkelerinde bir kısım okumuşlar ısrarla ayrıcalık yaparak “İslâm münevverleri” derler, kendilerine. Onlar hakikatın sözcüsüdürler.
Alın bir İslâm münevveri:
İmam Hatip okulu sıralarında iken “Minyeli Aptullah’ı okuyarak büyüdük. Müteaahit Ömer Okçu yazmıştı.
Ağlıyorduk. Ne zulümdü diye.
Nerden bilirdikki İslâm mücahidi yazarının bizim satın aldığımız “dava” için çalıştığı paralarla “inşaatçılığa” başlayacağını.
Saftık, çocuktuk. İslâm, İslâm diye yüreğimiz atıyordu. Adam bizden romanında İslâm adına her şeyimizi istiyor, bu dünyada neyimiz varsa istiyor, öbür taraftan da araziler bahşediyordu. Ama bize bu dünyada esirgediği cenneti kendisi burada bizim paralarla inşa ediyordu.
Sizin anlayacağınız tam bir züppeydi.
Örnekler çok. Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek de aynı kategorinin içindedir.
İbret verici bir hayatı vardır. İslâm da İslâm diyerek 30 yaşından sonra ömrünü çürüttüğü için adeta bir idoldür. Bir insan olaran 30 yaşına kadar olan hayatını “Babıali” adlı otobiyografi eserinde bir solukta okuduğumda 20 lerindeydim.
Ağlamıştım. 30 yaşına kadar olan bohem hayatını anlatıyordu. 30 yaşından sonrası yoktu. Rahmetli oldu gitti. Allah gani gani rahmet etsin. Ama hikayenin tamama ermesi lâzım. Nerden bilirdim 30 yaşından sonra da kumarla meşgul olduğunu? Kemal Kaçar’ın satın alıp kendisine İslâm davası için kullan dediği matbaayı kumarda kaybederken gündüzleri İslâm davası, akşamları da kumar davası ile meşgul olduğunu. Nereden bilebilirdimki?
Neyse olan sadece bizim saf duygularımıza olmuyor. İflas eden İslâm paradigması nereye gidiyor diye düşünmekten edemiyoruz.
Türkiye’de hal böyle de Endonezya’da nasıl: Daha kötüdür:
Üçüncü devlet başkanı Yusuf Habibi ailesi böyledir. Çocukları Alman vatandaşıdır.
Derebeyi soyundan gelen bir İslâm davası öncülerindendir. Adam İslâm, İslâm Endonezya, diye deli oluyor ifadelerine göre. Ama devlet başkanı olunca 5 milyar doları götürüyor. Konuyu Endonezya’da Özerklik adlı eserimizin 2. cildinde gündeme getirdik. Helâl- haram deyince de İslâm İslâm diye deli olan bu münevver mücahit efendi Singapur piyasası domuz üretiminin %60 ını sahibi olduğu şirketlerle kontrol ediyor.
Neyse devam etmeyelimonun gibi harama bulaşmamış Habibi’nin rahmetli arkadaşı Necmettin Erbakan’ın bu konudaki asaletini de teslimedelim. O harama bulaşmamıştı. Bir İslâm münevveri idi. Bu ülkeye şunu öğretti: “Biz adam oluruz. Ağır sanayiyi biz üretebiliriz. Yaparız, başarırız falan gibi.”
Allah rahmet etsin sadece bu bile milletimizin psikolojisini ve kendine güvenini artırması bakımından çok önemliydi. Bunun için uğraştı durdu. Harika bir şeydi bu. Bu konuda kendisine minnet borçlu olmamız gerekir.
Ancak kazın ayağı öyle değil; İslâm saplantısı rahmetlinin ufkunu daraltıyordu. İktidara geldiğinde bu söylediklerini gerçekleştirecek bilgi, yetenek ve örgütü olmadığını da anladıydı. Yani sizin anlayacağınız lâf vardı icraat yoktu. Nasıl anladı? Endonezya uçak yapmış, araba yapmış diye duymuş; nereden duyduysa.Toplamış üst düzey bürokratları bu modeli Türkiye’ye getirelim diye.
Ama gerçeği öğrenince o da şaşırmıştı: Bir ülkede kanalizsyon, içme suyu dağıtım şebekesi yok iken nasıl uçak, nükleer teknoloji bulunurduki. Bu basit gerçeği öğrendiğinde o da salavat getirmiş ve “kalbinin ufkunun geniş, aklının ufkunun ise kısa menzilli” olduğunu geç de olsa idrak etmiş olmalıydı.
Çünkü Endonezya’nın Türkiye’ye verecek bir teknik mahareti yoktu. Ha, olsa verecek miydi? Adım gibi eminim ki vermeyecekti.
Evet İslâm münevverleri böyledir dostlar. Size öbür tarafta cennet vadederler ama kendileri burada satın alırlar. Pensilvanya’daki hain gibi.
Halkına İslâm da İslâm der, çocukları Alman vatandaşı olur. Yusuf Habibi gibi. “Habibi Center” diye bir ucubeyi kurdu bu mücahit, münevver kişi. Ne de olsa bunların inandığı İslâm’da “sılayı rahim” vardır da ne hikmettense “sılayı millet” yoktur.
Tacirlerin kontrol ettiği İslâm dinine yapılan hakaretleri görmeden gelirler, bizim gibi yazanlara da “zındık” derler.
Kısacası akraba ve sülaleye helal olan, millete haramdır. İslâm ufku budur şu İslâm münevverlerinin.