Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), kadın girişimciliğinin güncel durumunu mercek altına alan **“Türkiye Kadın Girişimciliği İzleme Raporu”**nun sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Rapor, yalnızca sayısal verilerle değil; girişimcilik yolculuğunun toplumsal, ekonomik ve duygusal boyutlarıyla da dikkat çekti.
Araştırma, KAGİDER desteğiyle Akademetre tarafından gerçekleştirilirken, veriler; kadın girişimcilerin karşılaştığı engeller, erişim imkanları, motivasyon kaynakları ve performans göstergeleri açısından detaylı bir analiz sundu.
Kadın Girişimciliği Her Zamankinden Daha Güçlü
KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu, kadın girişimciliğinin sadece ekonomik kalkınmaya değil, toplumsal dönüşüme de öncülük ettiğini vurguladı:
“Kadın girişimciler; iş yaratıyor, istihdam sağlıyor, toplumu dönüştürüyor. Ancak hâlâ daha fazla ispat yüküyle karşı karşıyalar. Gerçek destek, olağanüstü olmalarına gerek kalmadan eşit şartlarda rekabet edebilmelerini sağlamaktan geçiyor.”
Bezircioğlu, McKinsey'nin 2030 tahminlerine de değinerek, kadınlara eşit girişimcilik fırsatlarının küresel ekonomiye 13 trilyon dolarlık katkı potansiyeli taşıdığını aktardı.
Girişimcilik Artık Zorunluluk Değil, Fırsat
KAGİDER Yönetim Kurulu Üyesi Neşecan Çekici’nin sunduğu veriler, kadınların girişimciliğe bakış açısında da radikal bir değişim olduğunu gösterdi. 2019’da 44,0 olan Kadın Girişimcilik Endeksi, 2025’te 63,4’e yükseldi. En büyük sıçrama ise “geleceğe güven skoru”nda yaşandı: %86,8’lik artışla kadın girişimciler artık daha umutlu ve kararlı.
“Zorunluluktan değil, fırsat gördüğü için girişimcilik yoluna çıkan kadınların oranı %53,6’ya ulaştı. Bu, ekosistemin dönüşmeye başladığını gösteriyor.”
Çekici ayrıca; kadın girişimcilerin dijital ve finansal okuryazarlık, yapay zeka okuryazarlığı ve rehberlik gibi konularda daha fazla desteklenmesi gerektiğini ifade etti.
Başarı Sadece Kârla Ölçülmüyor
Raporda yer alan değerlendirmelerde, kadın girişimciliğinin başarı kriterlerinin yalnızca kârlılık değil; etki, ilham ve özgüven gibi soyut kazanımlarla da ölçülmesi gerektiği vurgulandı. Bezircioğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bir kadının emeğinin bir başkası tarafından değerli bulunması, hikâyesinin birine cesaret vermesi; bazen bilanço kalemlerinden çok daha değerlidir.”
Bu yönüyle rapor, girişimciliği yalnızca bir iş modeli değil, toplumsal değişim ve kişisel güçlenme aracı olarak ele alıyor.
Politika Geliştiricilere Net Mesaj: Eşitlik Yeterli Değil, Adalet Gerekli
Raporda yer alan tespitlere göre kadın girişimciler hâlâ erkek meslektaşlarına göre daha fazla sorgulanıyor, daha az görünür oluyor ve daha çok dayanıklılık sergilemek zorunda bırakılıyor. KAGİDER, bu tablo karşısında politika yapıcılara şu çağrıda bulundu:
“Kadın girişimcilik ekosisteminin güçlenmesi için sadece nicelik değil, nitelik de önemli. Sosyal destek mekanizmaları, görünürlük politikaları, finansmana erişim yolları artırılmalı. Kadınların olağanüstü olmak zorunda kalmadığı bir iş dünyası inşa etmeliyiz.”
Kadın Girişimcilik İzleme Raporu, yalnızca bir araştırma verisi değil; Türkiye’de kadın emeğinin, cesaretinin ve potansiyelinin bir yansıması niteliğinde. Geleceğe daha umutla bakan, daha güçlü adımlar atan kadın girişimciler için bu rapor hem bir yol haritası hem de bir ilham kaynağı olacak.