Milliyetçi-Ülkücü Hareketin geldiği noktaya baktığımız zaman artık eskiden olduğu gibi Ülkücü insan yetiştiremediğini görüyoruz. Dolayısıyla eskiden olduğu gibi ruh ve heyecan veren, bize insanlığımızı ve kim olduğumuzu hatırlatan ve öğreten kitapların da yazılmadığını görüyoruz. İster istemez kendimize soruyoruz:
‘Biz nereye gidiyoruz?
"Bizler Dava'yı Ağrı Dağının zirvesine çıkaracaktık. Yola koyulduk. Bin zahmet ve emekle, acılar çekerek dağa tırmandık. Zirveye vardıǧımızda sevincimiz sonsuzdu, ama küçük bir noksanımız olduǧunu fark ettik. Dava'yı dağın eteklerinde unutmuştuk. Meğer biz Dava'yı değil, kendimizi zirveye çıkartmışız."Galip Erdem Ağabeyimiz sanki bugünleri görmüştü. Geldiğimiz noktada çok açık ve seçik olarak ne kadar haklı olduğunu anlıyoruz.Ülkücü Hareketin özünde varlığıyla gurur duyduğumuz, iman, azim ve aşkımızı tetikleyen duygu ve fikirlerin yerine siyasetteki yalan ve palavraların bizi nasıl parçalara bölmeye çalıştığını hep birlikte görüyor ve şahit oluyoruz.Ülkücü Hareket aslına dönmelidir. Aynı fikirlere, aynı hedeflere filhakika aynı davaya inananlar haklı davalarında bir adım daha ileriye nasıl gidilirin hesaplarını yaparak gelecekte kuracak oldukları nizamın ve düzenin nüveleri olabilecek her alanda kahramanlar yetiştirmeyi ihmal etmemelidir.‘Milliyetçiliği zararlı sayan ve millet birliklerinin ortadan kaldırılmasını isteyen ideolojiler bile; kitaptan hayata, nazariyeden uygulamaya geçilince, başarısız kalmış; millet sevgisinin büyük gücüne yenilmişlerdir.’ Ülkücü Hareketin temel enstrümanlarından olmazsa olmazlarından birisinin de millet sevgisi olduğunu kabul edersek, Türk Milliyetçiliği fikrinin millet düşmanlarına karşı çok güçlü bir silah olduğunu da anlamış oluruz.
‘Biz nereye gidiyoruz?
"Bizler Dava'yı Ağrı Dağının zirvesine çıkaracaktık. Yola koyulduk. Bin zahmet ve emekle, acılar çekerek dağa tırmandık. Zirveye vardıǧımızda sevincimiz sonsuzdu, ama küçük bir noksanımız olduǧunu fark ettik. Dava'yı dağın eteklerinde unutmuştuk. Meğer biz Dava'yı değil, kendimizi zirveye çıkartmışız."Galip Erdem Ağabeyimiz sanki bugünleri görmüştü. Geldiğimiz noktada çok açık ve seçik olarak ne kadar haklı olduğunu anlıyoruz.Ülkücü Hareketin özünde varlığıyla gurur duyduğumuz, iman, azim ve aşkımızı tetikleyen duygu ve fikirlerin yerine siyasetteki yalan ve palavraların bizi nasıl parçalara bölmeye çalıştığını hep birlikte görüyor ve şahit oluyoruz.Ülkücü Hareket aslına dönmelidir. Aynı fikirlere, aynı hedeflere filhakika aynı davaya inananlar haklı davalarında bir adım daha ileriye nasıl gidilirin hesaplarını yaparak gelecekte kuracak oldukları nizamın ve düzenin nüveleri olabilecek her alanda kahramanlar yetiştirmeyi ihmal etmemelidir.‘Milliyetçiliği zararlı sayan ve millet birliklerinin ortadan kaldırılmasını isteyen ideolojiler bile; kitaptan hayata, nazariyeden uygulamaya geçilince, başarısız kalmış; millet sevgisinin büyük gücüne yenilmişlerdir.’ Ülkücü Hareketin temel enstrümanlarından olmazsa olmazlarından birisinin de millet sevgisi olduğunu kabul edersek, Türk Milliyetçiliği fikrinin millet düşmanlarına karşı çok güçlü bir silah olduğunu da anlamış oluruz.