Türkiye’de Türk Milliyetçiliği, Osmanlı’nın modernleşme sürecinin son halkası olarak teşkilatlanmaya başlamış ve neticede devletin asli unsuru olan Türklere göre şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Ancak yeni kurulan devletin eskiye yönelik acımasız eleştirileri, Kemalizm, çok partili siyasi teşebbüslerin beklenen mecrada gelişmemesi, dünyadaki siyasi gelişmelere göre otorite ve tek parti rejimlerinin moda haline gelmesi Türkiye’deki konjonktürü de önemli ölçüde belirlemiştir.
1917 yılında Ziya Gökalp, yazılarından dolayı Malta Adası’na sürgüne gönderilmişti. Gönderildiği dönemde, Osmanlı Devleti ayakta ancak kendisinin de dönemin şartlarında mikrop olarak tarif ettiği milliyetçiliğin bütün toplumu sardığının farkındaydı. Buna göre de Osmanlı’yı ayakta tutacak kuvvet olarak Türk Milliyetçilerini görmekteydi. Ancak devleti idare edenler, Ziya Gökalp’i, daha doğru bir ifade ile Türk Milliyetçiliği fikrini sürgüne göndermiştir. Ancak Osmanlı’nın yıkılması ve yeni devletin kurulmasıyla birlikte devletin kurucu unsurunun Türkler, kurucu fikri olarak da Türk Milliyetçiliğinin esas alındığı görülmekteydi. Ziya Gökalp’de bu yeni kurulan devletin katibiydi. Ortaya koyduğu fikirleri de yeni bir anlayışın ürünü olarak, yeni bir devlete göre yeniden ele almıştı. Türkçülüğün Esasları olarak kaleme aldığı, 1924 basımlı kitabının ana teması, yeni kurulan devleti eskiden ayırmak ve yeni anlayış etrafında yeniden ele alıp geliştirmek fikrine dayanmaktaydı. Bu fikirler de ulus-devlet anlayışı içerisinde kendini gösteriyordu.
1917 yılında Ziya Gökalp, yazılarından dolayı Malta Adası’na sürgüne gönderilmişti. Gönderildiği dönemde, Osmanlı Devleti ayakta ancak kendisinin de dönemin şartlarında mikrop olarak tarif ettiği milliyetçiliğin bütün toplumu sardığının farkındaydı. Buna göre de Osmanlı’yı ayakta tutacak kuvvet olarak Türk Milliyetçilerini görmekteydi. Ancak devleti idare edenler, Ziya Gökalp’i, daha doğru bir ifade ile Türk Milliyetçiliği fikrini sürgüne göndermiştir. Ancak Osmanlı’nın yıkılması ve yeni devletin kurulmasıyla birlikte devletin kurucu unsurunun Türkler, kurucu fikri olarak da Türk Milliyetçiliğinin esas alındığı görülmekteydi. Ziya Gökalp’de bu yeni kurulan devletin katibiydi. Ortaya koyduğu fikirleri de yeni bir anlayışın ürünü olarak, yeni bir devlete göre yeniden ele almıştı. Türkçülüğün Esasları olarak kaleme aldığı, 1924 basımlı kitabının ana teması, yeni kurulan devleti eskiden ayırmak ve yeni anlayış etrafında yeniden ele alıp geliştirmek fikrine dayanmaktaydı. Bu fikirler de ulus-devlet anlayışı içerisinde kendini gösteriyordu.