Sabahın çiseli havası, öğlene doğru yerini güneşe bıraktı. Yazacağım o kadar şey var ki, bir türlü tek mevzûya teksîf olamıyorum. Bir de, kitap işi var üzerimde.. .Yâni, eski makalelerimi mevzûlarına göre ayırıp, kitap hâline getirme işim!.. Bu da apayrı bir şey!..Zamanında bilgisayar denilen şu muhteşem âletin bulunmayışı, belki de bulunup da benim geç kalışım, başıma bir sürü sıkıntı açtı.
Aslında, demek istediklerimin hiçbiri bunlar değil...Fakat, bugün, bunların hepsi, benim mes'elem oldular. Ya sıkıntıdan kafam çatlayacak ya da onları kafamdan çıkarıp atacağım...Başka yolu yok!..
Öğleden sonra hava değişti. Belki de ben, bu havayı yeni teneffüs ettim.
Yine şehit haberleri!..
Şüphesiz ki, şehitlik yüce bir mertebe!..Ancak...ben, şehitliğe değil, 'ihmâl'e takıldım!..İşimi bıraktım, televizyon kanallarını dolaşmaya çıktım! Nasıl iştir bu ki, koskocaman Türk devleti, üç-beş çapulcuyla uğraşamıyor da, ikide bir şunu bunu suçluyor?
Aslında, demek istediklerimin hiçbiri bunlar değil...Fakat, bugün, bunların hepsi, benim mes'elem oldular. Ya sıkıntıdan kafam çatlayacak ya da onları kafamdan çıkarıp atacağım...Başka yolu yok!..
Öğleden sonra hava değişti. Belki de ben, bu havayı yeni teneffüs ettim.
Yine şehit haberleri!..
Şüphesiz ki, şehitlik yüce bir mertebe!..Ancak...ben, şehitliğe değil, 'ihmâl'e takıldım!..İşimi bıraktım, televizyon kanallarını dolaşmaya çıktım! Nasıl iştir bu ki, koskocaman Türk devleti, üç-beş çapulcuyla uğraşamıyor da, ikide bir şunu bunu suçluyor?