Kapsamhaber Yazarı Şair ve Yazar M.Halistin Kukul Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in uzun yıllar önce söyledikleriyle Türkiye gündemini ilgilendiren bir takım olaylarlar arasında ilişki kurarak değerlendirdi.
M.Halistin Kukul'un yazısı şöyle:
Tabiîdir ki, buhranlarımızın sebepleri pek çoktur ve târihî derinliği de eskilere dayanır. Biz, burada, Necip Fâzıl'ın ifadesiyle, günümüzü de ilgilendiren bâzı tespitlerini sunacağız.Necip Fâzıl'ın, 1940'lı yıllarda, Büyük Doğu Mecmuası'nda tefrika edilerek, ilk baskısı 1968 ve 4. baskısı 1976 yılında yapılan İdeolocya Örgüsü adlı eserindeki "Bizde Buhran" başlıklı bölümden kısa bir nakille söze başlayacağız:
"Bizim buhranımızın iki büyük devresi var: Tanzimattan evvel, Tanzimattan sonra...Bu devrelerden ilki, Tanzimattan evvel 3 asır, ikincisi de Tanzimattan sonra 1 asır ve küsur sene boyunda...
İki büyük devrelerden her birini de kendi içinde üç hususî dilime ayırabiliriz: Kanunî Süleyman'dan Dördüncü Mehmed'e, Dördüncü Mehmed'den Üçüncü Selim'e, Üçüncü Selim'den Abdülmecid'e, 3 dilimli ilk devre...Ve Tanzimat'tan Meşrutiyet'e, Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e ve Cumhuriyet'ten bu güne, 3 dilimli ikinci devre...
(...) Buhranlarımızın ilk büyük devresinde baş illetimiz ham ve kaba softalık...İkinci büyük devresinde de körkütük hayranlık, şaşkınlık ve şahsiyetsizlik... "
Bugün, Türkiye'mizde cereyân eden hâdiseler iyi tahlil edildiğine görülebilir ki, Necip Fâzıl'ın tespit ederek ortaya koyduğu hususların, hem "birinci devre"si ve hem de "ikinci devre"si, ne yazık ki, 'birleşerek' devam etmektedir.
Belki gözlerden kaçabilir diye tekrar ediyorum. Necip Fâzıl; buhranlarımızın, her iki devresine de târih veriyor ve ikincisini, Tanzimattan başlatıyor.
Halbuki; gelinen noktada, 'sâdece', ikinci devredeki "körkütük hayranlık, şaşkınlık ve şahsiyetsizlik..." değil, aynı zamanda, birinci devredeki "ham ve kaba softalık" da bütünüyle büyük hızla devam etmektedir.
Medenîliğin ilk ve en mühim adımı, berâber yaşama kültüründen başlar. Bu, aynı zamanda, demokrasinin de ilk merhalesidir. Demokrasi kültürünün bulunmadığı yerde, türlü türlü buhranların , türlü türlü safhalarda meydana çıkması kaçınılmazdır.
Hak gaspı, adam kayırma, fırsat eşitsizliği, yalancılık...gibi gayrı meşrû faaliyetler, Devlet'te ve Millet'te zemin bulmuşlarsa; yâni, "ham ve kaba softalık" ile, "körkütük hayranlık, şaşkınlık ve şahsiyetsizlik" alenen kendini ifşâ ediyorsa, burada, hangi ' zamanda' ve hangi 'mekân'da yaşadığımızın hiçbir önemi yoktur. Ve bunlar, Necip Fâzıl'ın deyişiyle , "baş illetimiz" olmaya devam edeceklerdir. YAZININ DEVAMI