Aslında, "açılım"; muhtevasını, -söyleyenlerden başka- kimsenin bilemediği, sözde "demokrasi" talebinin dillenmesiydi. 'Açılımın açılımı'nın ne olduğunu bilemediğim, daha doğrusu, bizlere bildirilmediği için, hakkında fazla bir şey demem de doğru olmaz.
Ancak; Türk Milleti'ni ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni alâkadar eden bir mes'elenin, niçin açıklanmadığını / açıklanamadığını sormam ve talep etmem, en tabiî hukukî, millî ve insanî hakkımdır.
Teröre "lütfen" den(e)meyeceğini, denmemesi gerektiğini de, hem hukukî, hem millî ve hem de insanî bir tavır olarak söylemek mecbûriyetim vardır.
Gözün, gördüğünü inkârla, bugüne gelindi. İdrâkler ötelendi. Zihinler örselendi. Gönüller törpülendi. Vicdânlar itelendi. Söz, düğümlendi. Ehh!..
Ve; başlanılan yere dönüldü!..Nerede kalmıştık'ın tam orta yerindeyiz!.. Nerede kalmıştık, söyleyebilir misiniz?
Veya nereden başlamıştık?
Şanlıurfa'mızın Suruç ilçesinde meydana gelen patlamada hayatını kaybeden 32 vatandaşımızın ardından söylenenleri toplu olarak nakledip hiçbir yorum yapmayacağım, görüş beyan etmeyeceğim. Sâdece, mes'ul ve salâhiyetlilerin söz ve bu sözlerden çıkarılması gereken tavırlarının iyi tahlil edilmesini ricâ edeceğim.
Tabiî ki, tâlî derecedeki ilgililerden kimisinin samimî, kimisinin de pusudaki hâlleri...iyi düşünülmelidir!..
Başlıyorum:
11. Cumhurbaşkanı (Eski Dışişleri Bakanı- Eski Başbakan) Abdullah Gül: "Çok üzücü bir olay. Tabii aslını bilmiyoruz. Ama çok üzücü. Daha önce dikkat çektiğimiz konular bunlar."
Cumhurbaşkanı (Eski Başbakan) Recep Tayyip Erdoğan: "Suruç'ta maalesef bir terör eylemi sonucunda 28 vatandaşımızın ölümü ve bunun yanında ciddi sayıda yaralıların oluşu bileri teessüre boğmuştur. Bu vahşeti işleyenleri ben de şahsım olarak, milletim adına lânetliyorum, kınıyorum.
Bakan arkadaşlarımız Urfa'ya hareket ettiler, başbakanımız süreci Ankara'dan takip ediyor. Bizler de takibe devam edeceğiz. Terör nereden gelirse gelsin lânetlenmelidir. Terörün, dini yoktur, ırkı yoktur, milleti milliyeti, vatanı yoktur. Ve teröre karşı uluslararası bir işbirliği içersinde bu mücadelenin verilmesi gereği ortadadır. Ve bunu yıllardır hep söylüyoruz, ama söylemekle kalmayıp, artık icraata geçmenin zamanı geldiğini de özellikle ifade etmek istiyorum."
Başbakan (Eski Dışişleri Bakanı) Ahmet Davutoğlu: "Bu saldırının hedefi Türkiye'dir, Türk demokrasisidir diyorsak, şimdi dört genel başkanın da bir araya gelerek ortak deklarasyona imza atmamız lâzım. Ben bunu yapmaya hazırım. Gün bugündür."
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: "Suruç'taki hain saldırı yüreklerimizi yaktı. Gencecik evlatlarımızı kaybetmenin acısı tarifsiz. Terörü ve onu besleyenleri lânetliyorum."
Eski İçişleri Bakanı Açılım Koordinatörü) Beşir Atalay: "Bu, Türkiye'ye karşı yapılmış bir hain saldırıdır, biz böyle görüyoruz. Hükümetimiz en hızlı şekilde hareket ediyor, üç bakanımız hemen bölgeye gidiyor. İçişleri bakanlığı teknik ekiplerini hemen olay yerine gönderdi. Başbakanlıkta kriz merkezi kuruldu."
Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük: "Derin üzüntü içersindeyim. Bu terörü lanetle kınıyorum....Her türlü tedbiri aldık. Devletimiz bütün unsurlarıyla, kuvvetleriyle bölgededir. "
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli: "IŞİD ve PYD arasındaki çatışmayı Türkiye'ye taşımak isteyenlere koz verircesine, dört siyasi partinin genel başkanının bir araya gelerek teröre karşı ortak bir deklarasyona imza çağrısı samimiyet ve gerçeklerden uzaktır. Milliyetçi Hareket Partisi'nin şiddet ve teröre karşı nerede durduğu bellidir. Bu konuda hiç kimseye ispat yükümlülüğü yoktur. Başbakan önce gitsin PKK uzantısı HDP ile anlaşsın.
(...) Türkiye'nin canlı veya ansız bomba kazanına çevrilmesinde hiç şüphe yok ki hükümet her yönüyle mesuldür."
ABD Başkanı Barack Obama: "Türk halkı ve hükümetiyle dayanışma içinde olduğumuzu ifade etmek istiyoruz ve terör tehdidine karşı ortak mücadele kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz."
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin: "Bu acımasız saldırı teröre karşı mücadelede, tüm uluslararası toplulukların aktif bir işbirliği içinde olmasını gerektiğini bir kez daha bizlere göstermiştir."
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan: "Terörün her bir türünü şiddetle kınıyoruz. "
İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond: "Suruç'taki saldırıyı güçlü bir şekilde kınıyoruz."
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier: "Bu çirkin saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Suruç'taki saldırı, teröre karşı mücadelemizde gevşeklik göstermememizi gözler önüne serdi. Türkiye, bu konuda önemli bir ortaktır."
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius: "Suruç'ta meydana gelen, çok sayıda insanın ölümüne ve yaralanmasına yol açan intihar saldırısını şiddetle kınıyorum."
Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Yu Hongyang: "Büyük üzüntü duyduk...Terörle mücadele konusu, her iki ülkenin ortak konusudur."
Hulâsa olarak diyorlar ki: "Çok üzücü bir olay"; "lânetliyorum"; "kınıyorum"; "hükümetimiz hızlı bir şekilde hareket ediyor"; "şiddetle kınıyorum"; "Derin üzüntü içindeyim"; "terörü lânetle kınıyorum"; "saldırıyı güçlü bir şekilde kınıyoruz"; "teröre karşı ortak mücadelemizi vurguluyoruz."; "icraata geçmenin zamanı geldiğini de ifade etmek istiyorum."; "Kriz merkezi kuruldu..."
Güzel mi? Güzel de ne demek; şahane(!)..
İyi mi? İyi!..İyi de ne demek; mükemmel(!)..
İnandınız mı?..Bilemem!..
Niyet okuma huyum ve kaabiliyetim hiç yoktur!..
Ammâ; bildiğim bir şey var ki, o da, bu söylenenlerin hemen hemen hiçbirine inanmadığımdır!..Çünkü...
Bu kaçıncı 'kınama', bu kaçıncı 'lânetleme', bu kaçıncı 'ortak mücâdele talebi', bu kaçıncı 'icraata geçmenin zamanıdır', bu kaçıncı "çok üzücü bir olay", bu kaçıncı 'kriz merkezi kuruldu"; bu kaçıncı, "daha önce dikkat çekiğimiz konular" deyiştir?..
Unuttunuz mu?
M.Halistin Kukul
Ancak; Türk Milleti'ni ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni alâkadar eden bir mes'elenin, niçin açıklanmadığını / açıklanamadığını sormam ve talep etmem, en tabiî hukukî, millî ve insanî hakkımdır.
Teröre "lütfen" den(e)meyeceğini, denmemesi gerektiğini de, hem hukukî, hem millî ve hem de insanî bir tavır olarak söylemek mecbûriyetim vardır.
Gözün, gördüğünü inkârla, bugüne gelindi. İdrâkler ötelendi. Zihinler örselendi. Gönüller törpülendi. Vicdânlar itelendi. Söz, düğümlendi. Ehh!..
Ve; başlanılan yere dönüldü!..Nerede kalmıştık'ın tam orta yerindeyiz!.. Nerede kalmıştık, söyleyebilir misiniz?
Veya nereden başlamıştık?
Şanlıurfa'mızın Suruç ilçesinde meydana gelen patlamada hayatını kaybeden 32 vatandaşımızın ardından söylenenleri toplu olarak nakledip hiçbir yorum yapmayacağım, görüş beyan etmeyeceğim. Sâdece, mes'ul ve salâhiyetlilerin söz ve bu sözlerden çıkarılması gereken tavırlarının iyi tahlil edilmesini ricâ edeceğim.
Tabiî ki, tâlî derecedeki ilgililerden kimisinin samimî, kimisinin de pusudaki hâlleri...iyi düşünülmelidir!..
Başlıyorum:
11. Cumhurbaşkanı (Eski Dışişleri Bakanı- Eski Başbakan) Abdullah Gül: "Çok üzücü bir olay. Tabii aslını bilmiyoruz. Ama çok üzücü. Daha önce dikkat çektiğimiz konular bunlar."
Cumhurbaşkanı (Eski Başbakan) Recep Tayyip Erdoğan: "Suruç'ta maalesef bir terör eylemi sonucunda 28 vatandaşımızın ölümü ve bunun yanında ciddi sayıda yaralıların oluşu bileri teessüre boğmuştur. Bu vahşeti işleyenleri ben de şahsım olarak, milletim adına lânetliyorum, kınıyorum.
Bakan arkadaşlarımız Urfa'ya hareket ettiler, başbakanımız süreci Ankara'dan takip ediyor. Bizler de takibe devam edeceğiz. Terör nereden gelirse gelsin lânetlenmelidir. Terörün, dini yoktur, ırkı yoktur, milleti milliyeti, vatanı yoktur. Ve teröre karşı uluslararası bir işbirliği içersinde bu mücadelenin verilmesi gereği ortadadır. Ve bunu yıllardır hep söylüyoruz, ama söylemekle kalmayıp, artık icraata geçmenin zamanı geldiğini de özellikle ifade etmek istiyorum."
Başbakan (Eski Dışişleri Bakanı) Ahmet Davutoğlu: "Bu saldırının hedefi Türkiye'dir, Türk demokrasisidir diyorsak, şimdi dört genel başkanın da bir araya gelerek ortak deklarasyona imza atmamız lâzım. Ben bunu yapmaya hazırım. Gün bugündür."
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: "Suruç'taki hain saldırı yüreklerimizi yaktı. Gencecik evlatlarımızı kaybetmenin acısı tarifsiz. Terörü ve onu besleyenleri lânetliyorum."
Eski İçişleri Bakanı Açılım Koordinatörü) Beşir Atalay: "Bu, Türkiye'ye karşı yapılmış bir hain saldırıdır, biz böyle görüyoruz. Hükümetimiz en hızlı şekilde hareket ediyor, üç bakanımız hemen bölgeye gidiyor. İçişleri bakanlığı teknik ekiplerini hemen olay yerine gönderdi. Başbakanlıkta kriz merkezi kuruldu."
Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük: "Derin üzüntü içersindeyim. Bu terörü lanetle kınıyorum....Her türlü tedbiri aldık. Devletimiz bütün unsurlarıyla, kuvvetleriyle bölgededir. "
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli: "IŞİD ve PYD arasındaki çatışmayı Türkiye'ye taşımak isteyenlere koz verircesine, dört siyasi partinin genel başkanının bir araya gelerek teröre karşı ortak bir deklarasyona imza çağrısı samimiyet ve gerçeklerden uzaktır. Milliyetçi Hareket Partisi'nin şiddet ve teröre karşı nerede durduğu bellidir. Bu konuda hiç kimseye ispat yükümlülüğü yoktur. Başbakan önce gitsin PKK uzantısı HDP ile anlaşsın.
(...) Türkiye'nin canlı veya ansız bomba kazanına çevrilmesinde hiç şüphe yok ki hükümet her yönüyle mesuldür."
ABD Başkanı Barack Obama: "Türk halkı ve hükümetiyle dayanışma içinde olduğumuzu ifade etmek istiyoruz ve terör tehdidine karşı ortak mücadele kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz."
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin: "Bu acımasız saldırı teröre karşı mücadelede, tüm uluslararası toplulukların aktif bir işbirliği içinde olmasını gerektiğini bir kez daha bizlere göstermiştir."
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan: "Terörün her bir türünü şiddetle kınıyoruz. "
İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond: "Suruç'taki saldırıyı güçlü bir şekilde kınıyoruz."
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier: "Bu çirkin saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Suruç'taki saldırı, teröre karşı mücadelemizde gevşeklik göstermememizi gözler önüne serdi. Türkiye, bu konuda önemli bir ortaktır."
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius: "Suruç'ta meydana gelen, çok sayıda insanın ölümüne ve yaralanmasına yol açan intihar saldırısını şiddetle kınıyorum."
Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Yu Hongyang: "Büyük üzüntü duyduk...Terörle mücadele konusu, her iki ülkenin ortak konusudur."
Hulâsa olarak diyorlar ki: "Çok üzücü bir olay"; "lânetliyorum"; "kınıyorum"; "hükümetimiz hızlı bir şekilde hareket ediyor"; "şiddetle kınıyorum"; "Derin üzüntü içindeyim"; "terörü lânetle kınıyorum"; "saldırıyı güçlü bir şekilde kınıyoruz"; "teröre karşı ortak mücadelemizi vurguluyoruz."; "icraata geçmenin zamanı geldiğini de ifade etmek istiyorum."; "Kriz merkezi kuruldu..."
Güzel mi? Güzel de ne demek; şahane(!)..
İyi mi? İyi!..İyi de ne demek; mükemmel(!)..
İnandınız mı?..Bilemem!..
Niyet okuma huyum ve kaabiliyetim hiç yoktur!..
Ammâ; bildiğim bir şey var ki, o da, bu söylenenlerin hemen hemen hiçbirine inanmadığımdır!..Çünkü...
Bu kaçıncı 'kınama', bu kaçıncı 'lânetleme', bu kaçıncı 'ortak mücâdele talebi', bu kaçıncı 'icraata geçmenin zamanıdır', bu kaçıncı "çok üzücü bir olay", bu kaçıncı 'kriz merkezi kuruldu"; bu kaçıncı, "daha önce dikkat çekiğimiz konular" deyiştir?..
Unuttunuz mu?
M.Halistin Kukul