“GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK”
Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın, Türk İstiklâl Harbi başkomutanı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk hakkındaki 476 sayfalık inceleme eseri.
Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını, “İmparatorluğu Dirilten Nesil “ olarak görerek, “Ortada bir imparatorluğun yıkılışı, belki de daha doğrusu dağılışı, vardır. Devleti yaşatan kadrolar devam etmiş ve Cumhuriyeti kurmuşlardır...(...) İmparatorluk yönetimi ve ordusu Türkleşme gibi baskın bir niteliğe sahiptir ki, Kavalalı Mehmet Paşa’nın Mısır’ında bu hususiyet görülmez. Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ve Enver Paşa işte bu zümredendir. Bu insanlar bu dünyayı 30 yaşında öğrendiler...” der.
Eserin anlatımında/üslûbunda, diğer tarihçilerden farklı bir tavır vardır. Hâdiseleri birebir yaşamışcasına tahlil eder. Her zaman yanlış bulduğum ‘rakam târihçiliği’nden uzak durur.
Bir hâdiseyi, dünyanın o zamanki hâlini muhakeme ederek ele alır, inceler. Tarihî şahsiyetleri, itinâyla, onlar hakkındaki müşâhedelerinden ve hâdiselerle irtibatındaki faaliyetlerinden emin olduktan sonra değerlendirir.
Sözün özü olarak, Ortaylı: “Tarihi kendi şartları içinde ele almak gerekir.” diyor ve ‘ibret alma mes’elesi’ sonraya kalmak şartıyla öyle olmalıdır.
“İNCİR KUŞLARI”
Sinan Akyüz’ün, tamamen gerçeklere dayanarak yazdığı romanıdır İncir Kuşları...Eser; “Cefâkâr Boşnak kadınlarına ithâf edilmiştir...” cümlesiyle başlıyor.
Aslında, 328 sayfalık bu hârika romanın ne demek istediği, bu cümlede saklıdır. 1992-1995 yılları arasında, Avrupa’nın içinde ve dünyanın gözü önünde, Sırp cânilerin Bosnalılara yaptıkları akıl almaz zulüm ve tecâvüzü, belki de zamanların en “şerefsizliği” olarak kayda alan romandır İncir Kuşları...
Sürgünler, ihbarlar, cinâyetler, katliamların yanında, Boşnak kadınlarına ve kızlarına yapılan alçakça tecâvüzlerin kör Avrupalı ve iğrenç medenî (!) dünyanın suskunluğu karşısında çektiklerinin romanıdır İncir Kuşları...
Herkesin, tek başına, insanlık muhasebesi yapa yapa okuması gereken bir romandır!..Herkesin diyorum..Elbette ki, çocuklar hâriç...Yalnız başına diyorum. Çünkü, burada yaşananları, bir insanın en yakınına bile anlatmasını/anlatabilmesini mümkün görmüyorum/göremiyorum.
Bu romanı okuduktan bonra, bilhassa kendisini medenî diye takdîm eden millet veya devletlerin ar damarlarının ne kadar zayıf hatta hiç olduklarını göreceksiniz. Bir daha değil; onlardan milyonlarca defa iğrendiğinizi tekrar hissedeceksiniz...
TAŞHÂNEDEN AŞHâNEYE: PİLEKİ
OMÜ Öğretim üyeleri Prof. Dr. Ali Uzun ve Prof. Dr. Sebahat Uzun tarafından hazırlanan 112 sayfalık eser, T.C. İyidere (Rize) Kaymakamlığı Kültür Yayınları arasında çıktı. Türk kültüründe, bilhassa Karadeniz Bölgesi’nde, önemli bir yere sahip olan “pileki”, Karadeniz’in bâzı yörelerinde de şive farklılığıyla “bileki” olarak adlandırılır.
Yazarlar, eserin Önsöz’ünde, Pileki’yi şu şekilde takdîm ederler: “Orta Asya’dan gelerek Anadolu ve çevresine yerleşen Türkler kendi ekmek pişirme tekniklerini de beraberlerinde getirmişler; yakın çevreden temin ettikleri taş ve toprak malzemeyle pileki ve tandır gibi gömme ekmek pişirme araçları yaparak günümüze kadar kullana gelmişlerdir. Teknoloji ve alışkanlıklardaki gelişme ve değişmeler, yapımı zor ve hüner isteyen bu tip geleneksel araçların yerlerini aynı işi gören ve daha kolay elde edilebilen ürünlere bırakmaya zorlamaktadır..
Bu kitap pileki ve tandır gibi geleneksel ekmek pişirme araçlarının yapım teknikleri, çeşitleri ve kullanımlarıyla igili bilglerin kayda geçirilmesi ve geleceğe taşınması amacıya hazırlanmıştır.”
Pileki; taştandır. Çanak biçimindedir. Toprağa yerleştirilip iiçinde ateş yakılarak kızdırıldıktan sonra, külü boşaltılır ve hangi tür ekmek pişirilmek istenecekse hamuru içine konur. Üzerine sac konduktan sonra, sacının da üzeri pilekinin içinden çırkarılan közle örtülür. Bir süre pişmeye bırakılır. Mısır ekmeği, otlu ekmek veya hamsili ekmek, tadına doyum olmaz bir lezzete ulaşır.
Prof. Dr. Ali ve Sebahat Uzun çifti, bu güzel eserle, Türk kültürünün bir kıymetini daha ortaya çıkarmışlardır.
Eser; “Türklerde Ekmek Pişirme Kültürü ve Pileki Ekmeği; Pileki Mağrası (Rize’nin İyidere ilçesinde), Taşhaneden Aşhaneye Taş Pilekiler; İyidere Yöresinde Pileki Yapımı; Gömme Ekmek Kültürü ve Toprak Pilekiler; Tandır Yapımı ve Tandır Ekmeği” başlıklarından meydana gelmektedir.